TURİZM

TÜRSAB ile Bakan Ersoy’un Kavgası Savaşa döndü

- Son olarak Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, TÜRSAB Bünyesinde kurulan Turizm ve Seyahat Acenteleri Vakfı (TURSAV)'a kayyum atanması için Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne başvurdu.

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, TÜRSAB Bünyesinde kurulan Turizm ve Seyahat Acenteleri Vakfı (TURSAV)'a kayyum atanması için Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne başvurdu.

Kendisi de bir seyahat acentesi (ETS) sahibi olan ve  Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığ’na atanan Mehmet Ersoy’un göreve geldikten sonra  Türkiye Seyahat Acentaları Birliği ve bazı üyeleri ile sürtüşmeye girmesi, bugünlerde adeta operasyonlara dönüştü.

Operasyonun yeni örneği, TÜRSAB üyesi seyahat acentelerinin kurduğu Turizm ve Seyahat Acenteleri Vakfı (TURSAV) Yönetim Kurulu’nun görevden alınarak yerine kayyım atanması için vakıflar Genel Müdürlüğü’ne başvurması oldu.

Konuyla ilgili olarak TÜRSAB’tan yapılan açıklamada, Bakan Ersoy’un TÜRSAB’a yönelik on dönemdeki bazı uygulamalarından örnekler verilirken şöyle deniyor:

“Tüm sektörce izlenen Sayın Mehmet Nuri Ersoy’un olumsuz tutumu, Bakanlık gücünü kendi istekleri için kullanmak, TÜRSAB’a baskı yapmak gibi davranışlar olarak da yaşıyoruz.”

TÜRSAB’ın konuyla ilgili açıklaması şöyle:

Dayanışma, eğitim, araştırma çalışmaları, teknik destek temini ve benzeri teşebbüslerle Türkiye’deki Seyahat Acentalarının gelişmesine, büyümesine ve uluslararası rekabet gücü kazanmasına yardımcı olmak suretiyle ülke turizmine katkıda bulunmak, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği’nin (TÜRSAB) çalışma ve teşebbüslerine destek temin etmek amacıyla kurulmuş olan Turizm ve Seyahat Acentaları Vakfı (TURSAV), Vakıflar Genel Müdürlüğü (VGM) denetimine tabii bir tüzel kişilik olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde yer alan bir kurumdur.

Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 2019 yılının Aralık ayında TURSAV bünyesinde 3 müfettiş görevlendirilerek inceleme başlatılmış olup bu inceleme bugün itibarı ile halen devam etmektedir.

TURSAV’ın denetimi kapsamında müfettişler TURSAV hesaplarını, TURSAV’ın iştiraklerinin hesaplarını ve taraf oldukları davalar dahil olmak üzere yüzlerce klasörü incelemişler, incelemelerini 2013 yılından başlamak üzere tüm işlemler için devam ettirmektedirler. Kendilerine talep edilen tüm evrak teslim edilmiş ve edilmektedir.

17 Mart 2020 günü telefonla aktarılan ve akabinde mail ile tarafımıza iletilen yazıda “Sürmekte olan denetimde ön rapor verildiği, ön raporda Vakıf yönetiminin derhal görevden alınmasının ve kayyım atanmasının istendiği, 11 Mart 2020 tarihinde bu isteme Makam Oluru verildiği, görevden alma talebi doğrultusunda işlem yapılması için konunun Vakıflar Meclisi’ne sevk edildiği” ifade edilmektedir.

Vakıflar Meclisi’nin talebi uygun görmesi halinde Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından, TURSAV yönetiminin görevden alınması için İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine dava açılacak, talepten anlaşıldığı kadarıyla yönetim kurulunun derhal görevden alınması istenecektir.

Bütün bu olaylar gerçekleşirken TÜRSAB ve TURSAV’ın geçmiş yönetimler döneminde yapılmış işlemlerle ilgili Bağımsız Denetim Raporları ile tespit edilmiş suç oluşturan birçok hususla ilgili bugüne kadar Bakanlık tarafından bir inceleme yapılmamış olması bir yana, eski döneme ait işlemler C. Savcılıklarına intikal ettirilecek boyutta olmasına karşın “Ön Rapor’da” bunlara hiç değinilmeden, sadece Firuz B. Bağlıkaya dönemine yoğunlaşılmış olmasını da bir açıklaması olup olmadığı sorgulanmalıdır.

Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Mehmet Nuri Ersoy’un 11.03.2020 tarihinde onayladığı “TURSAV yönetiminin görevden alınması” talebine dayanak teşkil eden ön raporda herhangi bir suç, usulsüzlük, ihmal, kusur isnadı içeren belge, bulgu, kanıt ve hatta iddiadan söz edilmemektedir. İncelenen binlerce belge ve işlemde mevcut yönetim kuruluna atfedilecek suç, istismar vb. unsura rastlanmadığı açıktır. Ancak, ön raporda olsa olsa eleştiri konusu olabilecek 3 hususa ilişkin kusur isnadından söz edilmektedir. Bunlar:

1- Üyelerden ZORLA BAĞIŞ TOPLAMAK

2- Vakfın parasını BANKADA TUTMAK, harcamamak

3- Vakfın iştiraki şirketlere borç ödemek için sermaye aktarmak

olarak ön raporda yer bulmuştur. Bunlardan başka bir iddia ya da isnad söz konusu olmadığı halde, yukarıda sıralanan “eleştiri” niteliğindeki hususlar nedeniyle vakıf yönetiminin derhal görevden alınması talep edilmektedir.

Yukarıda sayılan ve ancak eleştiri konusu yapılabilecek hususlarla ilgili cevabi değerlendirmemiz ise şu şekildedir:

1)ZORLA BAĞIŞ

Tarafımıza iletilen 5 sayfalık Ön Raporun 3 sayfası “zorla bağış toplamak” ile ilgili olup, 3 bine yakın bağıştan 8 adedine ilişkin saptamadan söz edilmektedir. Bu konuyla ilgili hiçbir açıklama istenmemiş, tek taraflı bir inceleme yapılmış ve Vakıf yönetimi ve idarecilerine durumu ispatlayacak açıklamaya gerek bir belge sunulmamıştır.

TURSAV, vakıf olarak kimseye karşı bir yaptırım gücüne sahip değildir. Mesleki gelişme ve yardımlaşma amacı ile çalışan ve herhangi bir münhasırlık içeren yetkiye sahip olmayan bir vakfın “zorla bağış toplaması” mümkün değildir. Öte yandan, Ön Rapor’da yer alan iddiada vakfın zorlamasından değil, TÜRSAB’ın zorlamasından söz edilmektedir. Dolayısıyla, TURSAV Yönetim Kuruluna yöneltilmeyen bir suçlamayı içeren iddianın sorumlusunun vakıf yönetim kurulu olamayacağını ifade etmek isteriz.

2)BANKADA PARA TUTULMASI

Ön Rapor’da Vakfın parasının “vakfın amaçları için harcanması yerine bankada tutulması” da görevden alınmayı gerektiren bir husus olarak ileri sürülmektedir. Vakıfların paraları mevzuat gereği Vakıflar Bankası hesaplarında tutulur. TURSAV’ın da hesapları mevzuata uygun şekilde Vakıflar Bankası şubelerindedir. Vakfın, “yaşam evi/alanı oluşturmak” gibi önemli projeleri mevcut olup bunlar kamuoyu ile de paylaşılmıştır. Bunlarla ilgili çalışmalar sürmekte ve bu projeler yatırım ve zaman gerektirmektedir. Bu durum da kaynaklarının harcanmaması, biriktirilmesi gerekeceğini göstermektedir.

3)İŞTİRAKLERE KAYNAK AKTARIMI

Vakfın çoğunluk hisseye sahip olduğu 3 şirketi mevcuttur. Bu şirketlerden biri Ankara’da turizm meslek lisesi faaliyeti göstermekte ve aynı zamanda Mesleki Sertifikasyon hak ve yetkisine sahiptir. Diğer şirketlerinden biri Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nin en önemli hissedarı, bir diğeri de sigortacılık alanında iştirak sahibidir. Bu şirket faaliyetlerinde personel dahil çeşitli kişi ve kurumlara geçmiş dönemden gelen borçların ödenmesi amacıyla aktarılan para, vakıf alacağı olarak kayıt altındadır. Vakfın faaliyetlerini engellemeyen bir tutarı yasal yöntemlerle bu şirketlere resmi yolla aktarması hukuka da uygunluk arz etmektedir. Ayrıca bu uygulamalar Vakıf Denetim Kurulu ve Mütevelli heyet tarafından da denetlenmektedir.

Yukarıda anılan hususların hukuk muvacehesinde TURSAV Yönetim Kurulu’nun görevden alınmasına gerekçe teşkil edemeyeceği noktasından hareketle, ülkece zor bir süreçten geçtiğimiz bugünlerde seyahat acentalığı mesleğini icra eden bizlerin ve acentaları temsil eden kuruluşumuz Türkiye Seyahat Acentaları Birliği’nin mevcut koşullar ve süreçle mücadelesini sekteye uğratacağı aşikârdır. Ayrıca, konuyla ilgili inceleme henüz tamamlanmamış ve inceleme sonucu rapor düzenlenmemiş olduğu gibi suç teşkil edecek bulgu ya da kanıt da bulunmamaktadır.

TURSAV Yönetim Kurulu’nun görevden alınması, yönetim kurulu üyesi olan ve her biri ülke turizmi için büyük başarılar göstermiş, tecrübeli, saygın kişileri de rencide eden bir durumu beraberinde getirmektedir. Bir suç, kusur ya da ihmal söz konusu olmadığı halde böyle bir işleme maruz kalmak, bu seçkin kişileri, bilâ bedel ve fedakârlıkla ifa ettikleri görevleri nedeniyle hak etmedikleri suizan altında bırakacaktır.

Böylesine zor günlerde, ortaya atılan bu olayın yaratacağı durumun Kurumumuza, sektöre ve ülkemize vereceği zarar karşılığında elde edilecek menfaatin ne olduğunu anlamak mümkün olamamıştır.

Ön Rapor’da sözü edilen hususların hiçbirinin “yönetim kurulunun görevden alınması” gerekçesi olamayacağı ortadayken, müfettişlerden Ön Rapor istenerek ve bu Ön Rapor’a dayanarak “derhal görevden alma” talebinin gündeme getirilmesi hakkında bazı olayları aktarmak zorunluluğu hasıl olmuştur.

Maalesef Sayın Mehmet Nuri Ersoy uzun zamandır TURSAV Vakfının kurucusu TÜRSAB’ın Yönetim Kurulu Başkanı’na ve üyelerine karşı sistemli olduğu izlenimi veren şekilde itibarsızlaştırmaya yönelik davranışlar içindedir.

Sayın Mehmet Nuri Ersoy’un davranışları, verdiği mesajlarla her gün daha açık olarak ortaya konulan sektör kurumu ve yöneticileriyle çatışma süreci, TÜRSAB ve Bakanlık bürokratlarını uzun çalışmaları ile hazırlanan, sektörün yıllardır beklediği kanun tasarısının, çalışma sonuçlandıktan sonra kendi şirketi yöneticilerince istenen değişiklere karşı TÜRSAB’ın tüm sektörün menfaatlerini gözeterek ortaya koyduğu itirazlar sonrasında başlamıştır.

Tüm sektörce izlenen Sayın Mehmet Nuri Ersoy’un olumsuz tutumu, Bakanlık gücünü kendi istekleri için kullanmak, TÜRSAB’a baskı yapmak gibi davranışlar olarak da yaşıyoruz. Esasen uzun zamandır süregelen bu durum, Bakanlık Makamına ve Bakan olarak bağlı olduğu Makamlara saygı gereği sesli olarak dile getirilmeyen ama her geçen gün işbu örnek olayda olduğu gibi şiddetlenerek artmış, sonuç olarak süreç, nihayet Vakıf yönetimi aleyhine yapılmaya çalışılan bu haksız uygulamaya kadar varmıştır.

İnsanlığın keşfettiği en güzel dayanışma aracı olan vakıf anlayışı ile bağdaşmayan bu tutuma itirazımızı dile getirmeyi, vakfın yönetiminde bulunanlar olarak ödevimiz görüyor ve olaylar hakkında bu bilgilendirmeyi yapıyoruz.

Sayın Mehmet Nuri Ersoy’un son dönemde gerçekleştirdiği davranışların bazılarına yer vermek istiyoruz:

* Ankara daki Cer Modern Kültür Merkezi ile ilgili işletme hakkımızı iptal ederek, tesisi bize borçlu olan mevcut taşeron'a kiraya verdi.

* Topkapı Sarayı 1. avludaki alt kiracımız olan ve kira borçları yüzünden ihtilaflı olduğumuz, Karakol restoranın, sözleşmeye aykırı olarak inşaat yapmasına direk bakanlık olarak anıtlar kurulundaki iş ve işlemleri takip edilerek müsaade edildi.

*Uzun çalışmalarla ortaya çıkarılan, Bakanlık birimleri ile mutabık kalınan, Bakanlık Tasarısı olarak diğer Bakanlıklara gönderilen ve sektörce beklenen ve aslen sorunların başlama noktası olan yeni Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanunu Tasarısını, ilgili diğer bakanlıklardan görüş toplanma aşamasını da geçtiği halde şahsi tasarrufu ile kendi şirket çıkarları doğrultusunda değiştirmek istemekte, bu nedenle mevcut tasarıyı ilgili makamlara sevk etmemektedir.

*Sektörün yasayla kurulmuş en büyük meslek örgütü olan Türkiye Seyahat Acentaları Birliği kendisi tarafından muhatap alınmamakta, buna karşın geçmişi en eskisinin 2-3 yıl olan, üye sayıları onlarla ifade edilen ve ortak özellikleri mevcut TÜRSAB yönetimine muhalif olmak olan küçük derneklerle seyahat acentalarının sorunlarını görüşerek sektörün sorunları değerlendirilmekte, bu toplantılara TÜRSAB davet dahi edilmemektedir.

*TÜRSAB’ın 24. Genel Kurulu’nda Firuz B. Bağlıkaya ve ekibinin karşısındaki tüm adayları bir araya getirip, onlarla toplantılar düzenlemiş, tüm adayların Firuz B. Bağlıkaya’ya karşı birlikte seçime girmelerini sağlamış, tüm sektörün bileceği açıklıkla onları, Firuz B. Bağlıkaya’ya karşı desteklemiştir, . Seçimde Sayın Bakan’ın oluşturduğu, Türsab'ı milyonlarca lira zarara uğratmış, hakkında ceza davası açılma aşamasında olan eski başkanın da dahil olduğu koalisyon büyük bir farkla seçimi kaybetmiş, Bakan sıfatı ile yaşanan bu gelişmelere karşın hatadan dönülmesi için bir imkân yaratmak adına Firuz B. Bağlıkaya tarafından seçim salonunda yapıcı bir konuşma yapılarak gene de Sayın Bakana teşekkür edilmiştir.

*Seçimi takip eden ilk iş gününde hem TÜRSAB’ta hem de Başkan Firuz B. Bağlıkaya’nın şirketlerinde Bakanlık müfettişleri aracılığı denetimler başlatılmış olup, TÜRSAB’ta sayıları altıyı bulan müfettişler aylardır çalışmaktadır.

*Bakan talimatıyla başlayan denetimlerle ilgili süreçlerde özellikle Firuz B. Bağlıkaya şirketlerinde büyük tutarlı cezalar düzenlenmesi için gayret gösterilmektedir.

*Öte yandan sektör olarak kolayca çözümlenecek turist taşıma faaliyetleri, müze biletleri gibi konularda TÜRSAB’ın çözüm çabaları engellenmiş, geçmişten gelen borçlarla boğuşan kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütü TÜRSAB’ın gelir elde etmesini istemediği bizzat Sayın Mehmet Ersoy tarafından birçok kişi ve kesime açık açık ifade edilmiştir.

Yukarıda bazı örneklerle ortaya konulduğu gibi,  Vakıf ile ilgili Ön Rapor’da yer alan görevden alma talebinin de bu kişisel tavrın devamı olduğu aşikârdır. Sayın Mehmet Ersoy'un aylar önceden sektörde akil adamlar arayışı içinde olduğu, bu arayışın sebebinin Vakıf kayyım ataması için bir hazırlık olduğu da bilinmektedir.

Dünyanın ve ülkemizin Yeni Korona Virusü belasıyla uğraştığı, turizmcilerin hayatta kalma mücadelesi verdiği, Dünya Sağlık Örgütünün “pandemi” açıklaması yaptığı 11 Mart 2020 günü Makam Oluru ile görevde alma talebinin Vakıflar Meclisine sevk edilmesi işlemi kamu idaresinin gücünün kötüye kullanılmasıdır.

Burada TURSAV yönetim kurulunun görevden alınması ve kayyım atanmasının hukuk düzeni içinde mümkün olmayacağını konuyla ilgili herkes; görevde alma talep edenler dahi bilmektedir.

Ancak, tedbiren kayyım atanması ile oluşacak hava ile itibar cellatlığı yapılmış olacak ve Vakıf ve iştirakleri vakfedenlerin iradelerinden çıkmış olacaktır. Yargılamanın sonucu haktan yana olsa da yargılama süreci sonuna kadar geçecek sürede Vakfın kayyım idaresine geçmesinin hedeflendiği açıktır. Bu durum, özellikle iştiraklerin durumu açısından telafisi imkânsız sonuçlar doğmuş olacaktır. Bu itibarla, açıklanan durumun ortaya çıkaracağı aşağıdaki teknik sonuçları da gözden kaçırmamalıyız:

1- TURSAV kaynaklarının kullanımı konusunda TÜRSAB ile iş birliği imkânı ortadan kalkacaktır.

2- TURSAV iştiraklerinin yönetimleri kayyım tasarrufuna geçecektir.

3- UKTAŞ Yönetim kurulunda yer alan VAKIF ve TURPRESS temsilcilerini kayyım belirleyecektir.

4- UKTAŞ’ın genel kurulunda TURSAV ve TURPRES’in toplam %34 payını kayyım temsil edecektir. DÖSİMM’in %25 payı ile birlikte UKTAŞ genel kurulunda %59 hisse Bakanlık eliyle temsil edilecektir.

TURSAV’ın hayata geçirmeye çalıştığı “Yaşam Evi” projesi ile özellikle tekelleşmeye çalışan büyük tur operatörleri karşısında hayatta kalmaya çalışan küçük kapasiteli seyahat acentaları için çok önemli “TÜRSAB Rota” çalışması sekteye uğrayacak, kamuoyunda oluşacak güven kaybı nedeniyle yapılan yatırımlar da heba olacaktır.

Yüzlerce meslektaşımızın alın teri ve parasıyla bugüne getirdiği, yaşatmak için büyük çaba harcadığı Lütfü Kırdar Kongre Merkezi’nin geleceğine sahip çıkmak için TURSAV için yapılanlar tüm sektörce dikkatle izlenmelidir. TURSAV yönetim kurulunun dayanaksız, usulsüz, yanlışlarla dolu birkaç sayfalık bir ön rapor ile apar topar görevden alınarak kayyım atanması talebinin nedeni tüm turizm sektörce bilinmektedir. Sektörümüzün bildiği, konuştuğu bu hususların sizlerce de bilinmesi ve bu haksızlığın önüne geçilmesi için hazırladığımız bu bilgileri sunuyor, yukarıda yer alan her hususa ve çok daha fazlasına ait bilgi ve belgelerin talep edilmesi halinde sunulmaya hazır olduğunu beyan ederiz.

Yayın Tarihi
07.04.2020
Bu haber 1455 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu habere ilk yorumu yazan siz olun.

ÇOK OKUNAN

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!