Yunus'tan alıntı aşağıdaki öğüt demetini okuduktan sonra, insanın yaratılış gayesini kavrama noktasında bir öz eleştiri yapması gerektiği hissi uyanır. Bu his ile insanlığa mal olmuş değerlerin ucuna ilişen varlık olmayı hedefleyen bir dimağın ehli olmayı ne denli arzulandığını birey olarak daha iyi anlayacağımızı düşünürüm.
"GÖNLÜM DÜŞTÜ BU SEVDAYA,
GEL GÖR BENİ, AŞK NEYLEDİ...
BAŞIM VERDİM KAVGAYA,
GEL GÖR BENİ, AŞK NEYLEDİ...
***
GAH ESERİM YILLAR GİBİ,
GAH TOZARIM YOLLAR GİBİ,
GAH AKARIM SELLER GİBİ,
GEL GÖR BENİ, AŞK NEYLEDİ"" (YE)
***
İlahi aşkı varlığındaki sırda aramış ve ona tabi olmuş bir eren kişidir Yunus...
Yunus felsefesini kavrayamadığımız için, toplum, sosyal hastalıklardan kurtulamıyor.
Halbuki Horasan'dan yola çıkıp Anadolu'ya gelen "Erenler" kafilesi, Anadolu'yu manevi ruhla yoğurmayı sağladılar.
İşte Hünkar Hacı Bektaş, işte Tapduk Emre, işte Yunus Emre, işte Mevlana, işte Edeb Ali, işte Abdal Musa....
Ve bunlardan geri kalanlar...
Ne yazık ki bu felsefe terk edilip, "Arapçılık" bağnazlığı ile Peygamberden 300 yıl sonra ortaya çıkmış bazı şarlatanların uydurdukları rivayet ve hurafeler, Ülkemin din tüccarları tarafından renkli ekranlarda ve boyalı basında halka pazarlanıyor.
İlginç olan ise, örgütlü cehaletin sevk ve idare ettiği kalabalıklar da bunlara inanıyor...
Tanrımdan dileğim, bunların ıslah olmaları...
Yoksa felakete sürüklenen bir toplum olacağız...