ANKARA'DAN

Oturup Düşünsek mi?

Dünyanın döndüğünü, bu gün için bilmeyen yok gibidir ama, dünyanın döndüğünü anlatmak için boynu giyotine giden bir Galileo'dan çoğu kimsenin ya haberi yok, ya da umurunda değildir.

--Osmanlı İmparatorluğu o ya da bu sebepten yıkılıp yok olmaya başlamış; Ya da Parçalamaya, yok edilmeye karar verildiği günlerde sorun, kim nereyi alacak, nere kimin elinde kalacak idi.

--Ha burada yaşayanlar mı, onların çoğunun derdiğin ne olduğunu bilemiyorum ama, derdi olanların boyunlarında Parçalanmaya, yok edilemeye karar verilmiş İmparatorluğun Padişah'ının ve Şeh-ül İslam'ının verdiği İdam Fermanları, alınlarına vurulmaya çalışılan "hain" damgaları vardı.

--İnanmışlık ve adanmışlık bambaşka bir şeydir.

--Bir çok iş yapma yönetmi vardır.

--İşin sahibi gibi yapacaksan, dört elle sarılacaksın.

--Yok öyle "mış gibi yapacaksan" da, yapıyormuş gibi asılacaksın ama yapamdığını ya da yapmayacağını da çaktırmayacaksın.

--Hele bir de işin yapılmasını istemiyor isen o zaman da rengini, ne zaman ve nerede belli edeceksin bileceksin. Çünkü zamansız renk verir isen, o zaman da bir çuval inciri berbat edersin.

--Atatürk ve o dönemin yurtseverleri her türlü tahrik, suçlama ve ihanete karşı Ülkelerini, topraklarını (Misak-ı Milli Sınırlı) kurtarmaya karar vermişler ve bunun içinde her türlü çaba ve girişimi ölümü de göze alarak sarf etmişler, savaşmışlardır.

--Günümüze gelene kadar bir çok aydın, yurtsever insan da, maalesef her gün foyaları ortaya dökülen, hain, ülkenin imkanlarını yabancılara peşkeş çekmeye kalkanların adamlarınca suçlanmışlar, eza-cefa çekmişler, işkence görmüşler, idam sehpalarında sandalyelerini kendileri itmişlerdir

--O acıları çeken neslin son kalanlarını da Av Şekibe Çelenk, Yazar-Düşün Adamı Muzaffer İlhan Erdost gibi birer birer sonsuzluğa uğurladık.

--Kim ne derse desin, bu ülke gerçekten çok şanssız bir Ülke. Her ülkenin bir hain ve ihanet kotası vardır elbet. Ancak bu topraklarda neden ise biraz fazla gibi.

--Oysa ne güzel başlamıştı rüya gibi bir Çağdaş Cumhuriyet, Toplumsallaşma ve Ulusallaşma projesi. Birlik ve bütünlük projesi. Maalesef, bu birlerinin işine gelmedi. Birileri rahatsız oldu, dini inancı kullanlanarak, etnik yapıyı kullanlarak, ideolojiyi kullanarak her şeyi param parça, yerle bir ettiler.

--Bu gün yurtdışında bile her gün bir öncesinden daha az kişi bu ülkenin yurttaşı, T.C Vatandaşı Türk olduğunu söylüyor. Bunun ile daha az kişi gurur duyuyor.

--Artık bu toprakları yurt yapmak isteyenlerin İslamiyeti ile bu günün yaşanan ya da yaşatılmaya çalışılan İslamiyeti aynı değil. Her geçen gün bir şeyler değişiyor, dönüşüyor.

--Siyaset artık, halkın, ülkenin çıkarları olmaktan uzaklaşmış, kişisel çıkarları sürdürmenin yolu-yönetemi olmuş.

--İktidar partileri, iktidarlarını sürdürmek için taraftarlarına kendi ellerinde ki olanaklarını sunarken, buna öykünen muhalefet partileri benzer yollara düşmek üzerelerdir.

--Dünya, sanılan askine dünden daha güvensiz ve geniş halk kitleleri için daha sağlıksız ve olumsuz.

--Bir avuç aydın insan çıkarsız-beklentisiz çığrınıyor, kendini parçalıyor ama, kimin umurunda ki!.. Herkes "bal tutup, parmağını yalama" derdine düşmüş.

--Yok artık o eskisi gibi, "kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiç birmiz" fikri, düşüncesi. Gerçek bu olmuş.

--"Gemisini kurtaran, kaptan", "atı alıp, Üsküdarı geçmek", "gözünü açmak" gibi düşünce, davranış biçimleri artık bir yaşam biçimi olmuş

--Korona Virüsü, Afrika ve Asya'da çekirge sürüleri. Kan gölüne dönmüş bir ortadoğu.

--Eğer neler oluyor diye oturup düşünmezsek, daha da doğrusu; doğru zamanda, doğru kişiler ve şekilde oturup düşünmezsek,

--Yurt dışında malikanesi, evi, arsası,

--Yabancı pasaportu, şirketi, ilişkileri, dostları

--Ya da kaçaçak-gidecek bir yeri OLMAYANLARI,

--pek da aydınlık bir gelecek beklediğini ben miyop olabilirim, görmeyebilirim ama, gören var ise söylesin.

--Artı, şıracının şahidi bozacı;

--Hık deyicinin, ıhhh deyicisi;

--Kralın dalkavuklarına eyvallah da, Dalkavukların dalkavukları olmayalım isterseniz.

--Bu gidiş pek hayra alamet değil. Yabancı eli kalem tutan, düşünceli, vicadanlı aydınlar, dünyanın yep yeni bir döneme girdiğini söylüyorlar.

--Batı ve medeni ülkeler orta çağ karanlığından(Rönesans-Reform) bedeller ödeyerek çıktılar. Onların iyi ve güzel gün umutları olabilir, bizim gibi "bedavacı" ülkerlerin ve "İt'in, İt'e kırıdılması"nın kolay olduğu orta doğulu ülker için durum hiç de parlak görünmüyor.

--Oturp kıçımızı sağlam bir kayaya koyup, ellerimizi de iki kere yıkayıp da başımızı iki elimizin arasına alıp düşünmenin zamanı gelemedi mi sizce.

--Bu gün bile geçken, yarın iyice geç olmadan.

 

Yayın Tarihi
27.02.2020
Bu makale 973 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!