Müfredat’ta boğulmak

Muhabir, Türkiye’deki beyin göçünün nedenini sordu. Genç adam başladı anlatmaya; “Bey’in göçü eşleriyle anlaşamayan beylerin evini terk ederek il dışına ya da başka arkadaşlarının yanına yerleşmesidir.”...

Kadın televizyoncunun mutluluğun formülünü sorduğu adam sinirlendi, “Onu benimlen benim garı bilir, saha ne?”

Erdoğan, 2011 yılını Mehmet Akif Ersoy yılı ilan ettiklerini açıkladı. Televizyoncular sokağa fırladılar: Ortalama eğitim düzeyi 6. Sınıf olan halkımıza, milli marşımızın sözlerini kimin yazdığını sordular. Cevaplardan bazıları şöyle: “Mustafa Kemal Paşa”; “Fatih Sultan Mehmet”; “Arif diye bir şeydi”; “Unuttum”; “Hiç aklıma gelmiyor”... Röportajı yapan muhabir sıkıldı, soruyu değiştirdi, İstiklal marşımızın ilk dizesini sordu; Bir sürü vatandaş, yalan yanlış, eksik, muhabirin yardımıyla kem küm bir şeyler geveledi...

Televizyondaki genel kültür yarışmasında; ÖSS Türkiye yirmi ikincisi ilk soruda elendi. İki üniversite mezunu yarışmacı ilk soruda elendi. LYS Türkiye beşincisi ikinci soruda elendi. Tıp Öğrencisi ilk soruda iki joker hakkını kullandı. Üniversite Profesörü üçüncü soruda elendi...

Genç adam, “Mısır Piramitlerinin, Türkiye’den deniz yoluyla kaçırıldığını” ballandıra ballandıra anlatıyordu; Ne iş yaptığını sordular, “Tarih öğretmeniyim” dedi!.. Müzik öğretmeni, Polonya’da gezdiği kilisenin orgunda “Angaranın Bağları”nı çaldı... Profesör unvanlı birini haftada en az bir kere televizyonlara çıkarıyorlar, bize “Adelet”in ne olduğunu falan anlatıyor!

***

Şimdi diyorlar ki, yeni ders kitaplarında; “Kocaya itaat ibadettir”; “Ateistlerle evlenmeyin”; “Ülkemizde genç yaşlarda evlenmek örfe dayalıdır”; “Evlenmeyecekseniz flört etmeyin”; “Örtünmek kadının şeref ve haysiyetini korur” yazıyor; Kundaktaki bebekler bile türbanlı gösteriliyor; Fıkıh ve Cihat kavramları müfredata dahil edilirken Evrim Teorisi ve Atatürk çıkartılıyor...

***

Deveye boynun eğri demişler, nerem doğru ki demiş!

Bu ülkede, 90 yıldır ilköğretimden üniversiteye kadar okullarımızda, Atatürk ve ilkelerinden bahsediliyor; Yine de ortalık Atatürk düşmanından geçilmiyor!

Sorsanız, etrafımız “ateist”in “ataist” olarak yazılıp söylendiğini ve “ata” ekinin “Atatürk”ten geldiğini sananlarla dolu!

Okullarda, maçlarda, bayramlarda, televizyonlarda, radyolarda yıllardır milli marşımızı dinleyip, söyleyenler, hala ilk kelimelerinin “KorkmaZ, sönmez...” olduğunu sanıyorlar!

On asır önce İslamiyet’i kabul etmekle övünenler, orucu neyin bozduğunu hala tam çözemediler; Yüz bin kelimelik Türkçenin sadece 300-400’ünü kullanarak konuşanlar, Arapça dua eden hocanın ne dediğini hiç anlayamıyorlar; İslam’ın şartlarını doğru sayamıyorlar!

Dünya ülkeleri okuduğunu anlama sıralamasında öğrencilerimiz, sonlarda nal topluyorlar!

***

Ülkesinin kurucusunu, milli marşını, dinini tam olarak öğrenemeyenlere, Evrim teorisi anlatsanız, ülke birden bire çağdaş ülkeler seviyesine mi fırlayacak?

Bugün devleti yöneten iktidarın da zaten halkına kaliteli ve çağdaş bir eğitim vermek, bilgili, bilinçli, çağdaş, düşünen bireyler yetiştirmek yönünde bir isteği görünmediğine göre... Kimi kime şikayet ediyorsunuz?

Diğer taraftan; Sanki Akepe iktidarından önce eğitim sistemimiz süperdi de, Akepe iktidara geldikten sonra birden bire bozuldu!

Altmış üç yıl önce kapatılmış Köy Enstitülerine bir taraftan güzellemeler yapıp, ağıtlar düzerken, diğer taraftan hala kapatılmamışlar gibi kuruluş yıldönümlerini törenle kutlama komikliği, bizlerin değil mi?

Doksan yıllık Cumhuriyette, 10. Yıl Marşı güzelliğinde bir başka marş besteleyebildik mi?

“Atatürk’ün izinde” olduğumuzu söylerken, onun hedeflerine ancak “Atam biz seni geçtik diyebildiğimizde” ulaşmış olacağımızı, hiç düşündük mü? Onun yolunda, gericilerin kendi yollarında giderken davrandıkları kadar cesur, planlı ve programlı davranabildik mi?

Atatürk öldükten sonra, Kemalizm ilkelerini önce parti tüzüğünden, sonra devletin hedeflerinden çıkartan, onun partisi değil miydi?

Atatürk’ün vasiyeti, Atatürkçü olduklarını iddia eden darbeci askerler tarafından çiğnenmedi mi?

Onun bize kazandırdığı seçme ve seçilme hakkını, kadın haklarını layıkıyla kullanabildik mi? Yoksa kurduğu ülkeyi yolundan saptıran politikacılara oy yağdırıp iktidara taşıyarak; Seçimlerde sandığa gitmek yerine, tatil bölgelerinde yan gelip yatarak; Kadın milletvekilleri, Atatürk sayesinde seçildikleri mecliste kafalarını örtüp oturarak, boşa mı harcandı gitti?

Bırakalım artık söylenmeyi... Bırakalım artık kabahati başkasında görmeyi... Bırakalım artık müfredatta (ayrıntılarda) boğulmayı... Türk eğitim sistemi çoktan beri batıktı!

Sizler Atatürk’ü anlıyor musunuz? Çocuklarınıza Atatürk’ü gerektiği gibi anlatabiliyor musunuz? Onları Atatürk’ün istediği şekilde yetiştirebiliyor musunuz? Buna bakın siz!

***

Anneler, babalar, teyzeler, amcalar...

Çocuklarımız devletin okullarında çağdaş eğitim alamayacaklarsa, onları evde sizler yetiştirmelisiniz...

Onlara, Atatürk’ümüzü, özgür düşünceyi, çağdaş dünyayı, Cumhuriyetimizin kuruluş öyküsü ve güzelliklerini, Osmanlının hatalarını, yobazlığın ve bağnazlığın zararlarını, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşlarını, demokrasinin anlamını anlatın... Okuma alışkanlığı kazanmalarını; Müzik aleti çalmalarını; Sporla uğraşmalarını; En az bir yabancı dili ana dilleri gibi konuşmalarını sağlayın... Beyin uyuşturan televizyon programlarını izlettirmeyin. Konserlere, tiyatroya, operaya, baleye gitmelerini destekleyin...

Lafı uzatmaya gerek yok; Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür çocuklar yetiştirin...

Kaybedecek vakit de yok...

Muhtaç olduğunuz kaynaklar: Atatürk’ün kaleme aldığı notları derleyerek, 1930 yılında Prof. Dr. Afet İnan tarafından yazılmış olan, “Medeni Bilgiler” kitabı ve “Nutuk”tur!

Yayın Tarihi
13.09.2017
Bu makale 2432 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!