BAKIŞ

Katılımcı enteraktif belediyelerin tam zamanı ...

Artık eski kafa belediyecilik ile kent sakinleri mutlu olamaz, huzur duyamaz..

Sözüm bütün partilere.

Adaylar belli oldu, seçim tarihi yaklaşıyor..

Gelecek sekiz hafta içersinde adayları belki biraz daha yakından tanıma fırsatı bulacağız .

Hepsine buradan başarılar dilerim .

Şimdi gelecek iki ay el öpmeleri şirin görünmeleri ve havada uçuşan projeleri bir tarafa koyalım ve şehir şehir kasaba kasaba gelecek beş yıllık süreyi dünya da uygulanan standartların en son sert ama gerekli kriterleri açısından masaya yatıralım.

Yerelde yanlış yapılanan ülkeler dünya lider ülke ligine zıplamaları imkansız görünüyor . Verimsiz kentler kalkınma koşusunda ülkelerinin ayaklarına pranga vuruyor .

Dünya son beş yılda verimlilik be sürdürebilirlik konusunda çok değişti, Türkiye’de değişecek , Belediyeler daha çok değişmeli .

Biz sakinler yarınlarımızın mutlu yaşamını ancak yerelde yapılan doğru icraatlar üzerine kurabiliriz .

Esasında çağımızın insanlara sunduğu imkanları doğru okuyan yeni nesil belediyecilik için zaman çok uygun:

Küresel düzeyde her türlü bilgi, deneyim ve entegrasyon mevcut..

AB uyum yasalarında ve Kardeş şehir projelerinde kullanılmayan bir çok imkan atıl duruyor ..

Zaten yerel yönetim vizyonunda ciddi paradigma değişikliği; bir tarafta kamu hizmet kalitesini arttıran ve yerel yönetimlere yeni ufuklar açan “Akıllı Kent Yönetim” sistemlerin faydalanan diğer tarafta teknolojik ve ekolojik yenilikleri sahada uygulayan dünya standartında ve kalitesinde hizmet üreten 4.0 belediye icraatlarını yeni anlayışa zorluyor ..

Kahraman başkan devri kapanıyor!

Yarını doğru okuyan, öğrenen, işiten, geleceğe dokunan , geleceğin nesillerinin gereksinimlerini hisseden ve koruyan akıllı, duygulu , doğaya, rüzgara, yağmura, şafak’a hassas dünya standardında ve kalitesinde hizmet üreten, dünya ölçeğinde hibe ve finansman olanaklarını takip eden, hesap veren, yani kararlarda ve bütçe kullanımında şeffaf,

katılımcı enteraktif belediyelerin tam zamanı ...

Bu dünyada sadece yol yaparak belediyecilik yapamazsınız sözünü söyleyen her partiden adayların çokluğu umut veriyor..

Herkes yapılan hataların farkında :

Ağaçları kesip aluminyum kaplamalı plazaların önünde plastik sandalyede poz verenler bu ülkede seçildikçe; biz kentlerimizin sakinleri olarak kent yaşamımızda huzuru bulamayız; hele turizmci olarak ne kadar uğraşırsak uğraşalım destinasyonlarımızda üst seviye kültür ve sanat turizmini tam olarak verimli bir şekilde harekete geçiremeyiz .

En az 70 yıldır belediyelerimizde devam eden kangren düşünce “Çabuk olsun, yamuk olsun, benim adım konsun zihniyeti” ile tarih yazılamıyor , yarına eser bırakılmıyor; zira yapılan icraatların çoğunun uzun zaman varlıklarını sürdürecek yatırımlar olmadığını çıplak gözle hemen gördük , görüyoruz .

Yeni gelen başkan düzeltiyor, yeniliyor , değiştiriyor, ondan sonra yine yeni gelen başkan, o da düzeltiyor , yeniliyor , değiştiriyor , ve yine yeni gelen başkan oda düzeltiyor ve nihayet yıkıyor.

Şehir ve kasabalarda aynı insan vücudu gibi olmalıdır , organların yeri kesin ve kalıcı olarak belirlenmelidir .

Şu an ülkemizde durum tam tersi.

Herşey yanlış yerde duruyor gibi bir manzara sergiliyor Türkiyem.

Çanakkale’den Van’a- Trabzon’dan Anamur’a kadar durumumuz şehir planlaması ve sağlıklı yerleşim/gelişim/dönüşüm açısından tehlike arz ediyor .

Şehirlerin tam göbeğine yapılan devasa binalar, stadyumlar, hastahanelerin yanındaki tamirhaneler, tarihi noktaların hemen yanına dikilen yüksek binalar veya gökdelenler , ormanların içine yapılan aluminyum konstrüksiyonlar, hatta destinasyonlardaki golf sahalarının ulaşım yollarına ve giriş kapılarına yapılan benzin istasyonları...

Rant mıdır , bilgisizlik midir, deneyimsizlik midir? siz karar verin!

Kibir/kompleks bütün partilerin adaylarına yapışmış bırakmıyor istisnalar tabiiki her partide var ve onlar biz sakinlerin gönüllerindeki gerçek kahramanlar ..

Şimdi destinasyonlara bir göz atalım :

Başta Antalya olmak üzere yoğun turist alan bölgelerde belediye başkanlığıda dahada zorlaşıyor: Bir tarafta yoğun turist talebi öbür tarafta yoğun turist talebinin yarattığı yoğun göç aynı noktada birleşince gerçekten olağanüstü bir durum ortaya çıkıyor , kapasiteler geriliyor, mevcut altyapıya devamlı destek gerekiyor .

Alanya örneğine somut olarak bakacak olursak , Alanya 300 bin nüfuslu şirin bir tarihi turistik kentimiz, ancak sezonda yerli ve yabancı toplam 4 milyon turist çekiyor ve ayrıca Türkiye’nin diğer illerinden 50 bin kişi çalışmak için şehre geliyor .

Alanya Türkiye’nin gayrisafi hasılasına her yıl ortalama 2.5 milyar dolar katkıda bulunuyor.

Yaklaşık 60 bin hanenin hepsi otellere komşu, şehrin günlük yaşamını turistler domine ediyor. Şehrin tüm altyapısı ve kent mobilyaları ziyaretçiler ve tatilciler tarafından kullanılıyor . Marmaris, Bodrum , Didim ve Kuşadası’nda ve birçok yerde durum farklı değil.

Şimdi soruyorum sizlere turizmde bir üst lige çıkmak için çabaladığımız bu günlerde Alanya gibi kağıt üzerinde üç yüz bin kişilik bir yer olan görünen ancak gerçekte dört milyon kişiye hizmet veren bir belediye hangi kriterlere göre yönetilecek, bütçelendirilecek.

Şimdi Antalya, Muğla, İzmir gibi önemli mega turizm destinasyon kentlerimizden başlayarak yeni bir özel statü modeli üzerinde kafa yormamızın vakti de geldiğini bizzat yaşıyoruz , aksi takdirde belediyelerin yanlış ve yetersiz bütçelendirilmeleri turizmde memnuniyetsizliklerinde beraberinde getirecektir .

 

 

 

Yayın Tarihi
28.01.2019
Bu makale 2412 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!