Her Şey Çok Güzel

Günler çok hızlı geçiyor

İş güç

Hastalık sağlık

Geçim seçim derken 

Geldik mayıs ortasına.

Mayıs başında üç gün Kaz dağlarındaydım

Kırk yıllık dostlarla.

Cuma günü öğleyin buluştuk

Edremit Kızılkeçili köyündeki butik otelde.

Köye girişte çınarlı köy meydanı karşılıyor bizi.

Kızılkeçili;

Kaz Dağları’nın eteğinde

“Bin Pınarlı İda”ya yaslamış sırtını.

Yeşillikler içinde şirin bir köy.

Otel sahibi Ali Bey rehberliğinde

Hasanboğuldu’ya doğru yürüyüşe geçiyoruz.

Zeytin ve incir bahçelerinin içinden.

Her zeytinlikte muhakkak incir ağacı var.

Arkadaşlardan biri Zeytin ve incir ağacının birlikteliği konusunda aydınlatıyor bizi.

Zeytin ve incirin meyve vermesi aynı dönemdir.

Bu dönem zeytin sineğinin üreme zamanıdır.

Zeytin sineği, zeytin ağacı ve meyvesine zarar vereceği dönemde,

İyice olgunlaşan incir meyveleri bal dökmeye başlar.

İncirin balı, sineği cezbeder.

Sinek zeytin yerine incire konar.

İncir balını yiyen zeytin sineği bir süre sonra zehirlenerek ölür.

İnsanın beceremediği dengeyi

Doğa ne kadar güzel sağlar.

Devam ediyoruz yürümeye yeşillikler  

Fışkıran otlar

 Açan  kır çiçekleri

Kekikler

Kantaronlar arasında,

Her dönemeçte bir çeşme var

Şırıl şırıl  buz gibi akan

Dayayıp ağzını çeşmeye

İçmesi çok keyifli.

İlk durağımız Sutüven Şelalesi.

Bir kayadan duman duman

On yedi metre atlayan

Dağ kokusuyla yüklü su.

Boşluğa fırlayınca, saç

Düştüğü yerde üç kulaç

Mavi su, ak köpüklü su….

Şairin dediği gibi

Gürül gürül

Köpük köpük

Burcu burcu dağ kokulu

Coşuyor yükseklerden aşağıya doğru.

Tahta bir köprüden geçiyoruz.

Kır lokantasından geçip köylü pazarına geliyoruz.

Kadınlar dağlardan topladıkları kekik,

Adaçayı, defne,  sumak,  karabaş otu, ebegümecinin yanında

Kendi ürettikleri zeytin, zeytin yağı satıyorlar.

Köylü pazarını geçip billür gibi akan suyun üzerinden

 Hasan boğuldu göletine doğru çınar ağaçlarının altında ilerliyoruz.

Manzara müthiş,

Suyun sesinin huzuru

Akıyor gönlüne

Gölet’in başında Ali Bey anlatıyor Hasan ile Emine’nin hüzünlü aşk  öyküsünü.

Huzura hüzün karışıyor

Burkuluyor yürekler.

Hasan ile Emine birbirlerini severler,

Ancak yaşayış tarzları birbirinden farklı olduğu için kavuşmaları zordur.

 Ama yine de Hasan, Emine'yi ailesinden ister.

Oba geleneğinde Emine ile evlenebilmesi için Ova’dan Oba’ya hiç dinlenmeden bir çuval tuz getirmesi gerekir.

Hasan, Emine ile birlikte sırtında tuz çuvalı köyden yola çıkar.

Yol aldıkça, güneşin ve terlerinin erittiği tuzun tesiri ile çuvaldaki tuzlar sırtını yakmaya başlar.

 Hasan tüm gücüyle tuz çuvalını taşımaya çalışır ancak bir süre sonra takattan düşer ve yığılır kalır. Bunun üzerine Emine tuz çuvalını alır, yola devam eder;

Hasan arkasından "ben gelemedim" diye bağırır,

Emine de "sen benim arkamdan gel" der.

 O günden sonra Hasan'ı gören olmaz.

Emine, Hasan'ın gömleğinin bir parçasını dere kenarında bulur ve bir süre sonra dere kenarındaki bir ağaca Hasan'ın gömleği ile kendini asar.

Dönüşte köyün içindeki Kızılkeçili çayının kenarında yemeğin ardından

Akşam Hıdırellez ateşi yakıyoruz otel bahçesinde

Yıldızların altında.

Sohbet muhabbet

Ortam hava

Her şey çok güzel….

Yayın Tarihi
14.05.2019
Bu makale 3259 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!