Her An Bayram

Yaşlarımız ilerledikçe “bugünkü aklım olsaydı” cümlesini sıklıkla kullanmaya başlıyor ve çocukluğumuza dönmeyi hayal ediyoruz. Ortamımızı, işimizi, düzenimizi, kendimizi ve çevremizi değiştirmek istiyoruz.

İleri zamanlarda ya da bir sonraki hayatta daha iyi bir yaşamı yakalamayı umuyoruz.

Daha iyi adına, başka hayatlara özeniyor, başka yaşamları taklit ediyoruz. Ortak paydamız ise, hepimiz biraz mutsuzuz ve yaşayabileceklerimizi başka hayata ve zamana erteliyoruz.

Oysaki, kainatın matematiğinde gün hepimiz için aynı ve 24 saat.

Tüm insanlığı kapsayan özel ve kutlu günler yok. Bazı günlere anlam katan ve onları önemli kılan bizleriz. Bu nedenledir ki kimlerimiz için anlamlı olan günler bir diğerleri için o kadar anlamlı olmayabiliyor, kimilerine sevinç veren günler kimilerine üzüntü verebiliyor.

Oysaki hepimiz zaman ve sağlık gibi çok önemli iki değere sahibiz.

Her ikisi de parasızdır ama değerlidir. Hiçbir zaman sahibi olamayız ama kullanırız.,

Elimizle tutamayız ama harcarız. Para ya da başka bir değerle daha fazlasını alamayız. Harcadığımız hiçbir kısmını tekrar yaşayamayız ve yerine koyamayız.

Bu yazıyı okuyabiliyor ve algılayabiliyorsak zamana ve önemli ölçüde de sağlığa sahibiz demektir.

Bir nefes, bir adım, bir bakış, bir sestir, yaşam.

Bir gülümseme, tatlı bir merhabadır, bayramdır.

Bu yazıyı okuyabilmektir, paylaşacak birilerinin olmasıdır.

Aranmaktır ve aranacak birilerinin olmasıdır.

Kapının çalınması, bir adet şeker ya da bir dilim tatlıdır.

Bir lokma yemek, bir kahkaha ya da bir fincan kahvedir.

Ne dündür ne bugün ne de yarındır,

Ne özel bir gün ne de planlanan zamandır.

Sahip olunabilecek tek bir ihtimali bulabilmek ve

onu değerlendirebilmektir, umuttur.

Hayat, zamanın değerini, zaman, hayatın değerini öğretir