Cesur Olma Sanatı

“Yalnızca Cesur İnsanlar Gerçekten Sevebilir”

Söze duyma kapısından gir demişti Mevlana. Sessizce söylenmiş şeyleri duyma ustası olmak istemiştim o zaman. Sonra sessizce söylemenin gizemini de öğrenmek istedim.  Söze bir duyma kapısı eklenirmiş, duyma kapısına sır dolu bir anahtar!

Dinlemeyi ve duymayı engelleyen dolayısıyla Gerçek’ten gerçek bir pay almayı zorlaştıran zihinsel engeller vardır. Zihin kafatasının içinde bir çekmece midir? O bir enerji alanıdır ve tüm bedenimizin etrafındadır. Duygularımız ve düşüncelerimiz bu alandaki dalgalanmalardır.  Yakınma, tepkiler, çatışma, öfke, süreci hiçe sayarak sonuca odaklanma, kıyaslama, üstünlük ya da aşağılık duygusu ve dışlama gibi zihinsel tavırların ve duyguların kökeninde her zaman koşullu sevginin aracı olan bir korku vardır. Yani korkularımız öfke patlamaları, çatışma ve her türlü tepkisellik olarak su yüzüne çıkmaktadır. Çatışma ve öfke patlamasından önce ortaya çıkan duygusal tepkilerimize daha yakından bakıp, hangi korkumuz ile ilgili olduğunu tespit ettiğimizde dramatik anlarımız azalacaktır.

Söylemesi kolay.

Çünkü kendi duygu durumuna ve düşüncelerine bir gözlemci gibi bakmak kolay değildir. Zihnin parçalara bölünüp iç konuşmalarla sürekli yorum yapması ve hikâyeler uydurması gözlem değildir. Tarafsız tanık olmak ve gözlemci olmak üzerinde çalışılması gereken bir farkındalık halidir. Bu bir yetenektir ve her türlü yetenekte olduğu gibi çiçek açması için sabır,  metanet ve cesaret gerekir. Koşulsuz sevgi korkulardan arınmayı; korkulardan arınmak cesur olmayı gerektirir. Cesur olmak en derindeki korku ile yüzleşebilmeyi, asıl nedeni görebilmeyi, yani demir bir leblebiyi yutabilmeyi gerektirir. İşte bu nedenle ancak gerçekten cesur insanlar koşulsuz sevebilirler. Dünya değişim Akademisi’nin bu konudaki çalışma programı için aşağıdaki bağlantıya göz atmanızı öneririm. (http://www.dunyadegisimakademisi.com/cesur-olma-sanati.htm)

Tam da şimdi, istediğimiz gibi olmayana, bizim gibi düşünmeyene ya da davranmayana gösterdiğimiz tavra dikkat çekmek istiyorum. Kabulümüz koşullarımıza uyulmasına ya da uygun olmasına mı bağlı? Sevgili cesur okur!!  Koşulun niteliği ne olursa olsun, o bir koşuldur. Sevmeye saymaya ya da kabul etmeye engel bir koşul.

İlginç olan bir şey var ki kendimize sevgimiz, kendimize şefkatimiz bile koşullu. Kendimizi kabul etmek ve sevmek için hep daha güzel daha bilgili daha çalışkan bir an daha ötededir. Tabi ki güzel, bilgili ve çalışkan olmak olumlu nitelikler. Ama sevgimizin koşulu olarak değil.  Üstelik koşulsuz kabulü gerçekleşmemiş ise, mevcut koşullar gerçekleşse bile yeni koşullar üretebilecek kadar çalışkan (?!)  bir zihne sahibiz.

Dış dünyaya ya da kendimize sunduğumuz sevginin koşullardan arınması mümkündür. Gerçeği sevgi ve saygı ile dile getiren eylemleri seçebilecek farkındalığa ulaşmak mümkündür. Bir zihinsel şablondan ziyade, daha büyük bir gerçeğin parçası olabileceğinizi sezdiniz mi hiç? Yaşamakta olduğunuz anın sahip olduğu hakikat, bağlandığınız zihinsel tutumu ya da kalıbı aşıp size ulaşabildi mi? Gösterdiklerinin ötesine geçip, sadece görmek istediklerinizi size gösteren o sisli aynayı fark ettiniz mi?

“ Yeni bir insan olmak bir hayal ürünü değil, bir değişim ürünüdür. “

Değişim içinde kalın.

Kaynaklar: Pratyahara Duyuları Aşma Sanatı, Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf. Dhyana Meditasyon, Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf, 2011. Değişim Nedir ve Nasıl Gerçekleşir,  Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf, 2017.

Değişim Festivali, 16-17-18 Şubat, İstanbul,  Daha fazla bilgi için, Tel. 0533 258 77 72.

Farkındalık Festivali, Wellborn Hotel, Kocaeli 24-25 Şubat 2018, T. 0 212 243 96 42 - 0 533 251 75 83. (http://www.dunyadegisimakademisi.com/).

Yayın Tarihi
13.02.2018
Bu makale 1849 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!