Cennetten Bir Köşe Gelidonya

Nisanın ilk haftası bahar kendini iyiden iyiye hissettirdi. Haftanın en güzel günü Pazar. Bugünü herkes sever ya, ben farklı seviyorum. Çünkü Pazar;   içimdeki çocuğunun  doğada da nefes, hayat bulması . Koşması dağda bayırda. Coşması  kır çiçekleriyle birlikte. Ruhumun dinginliği yeşilinde ormanın, mavisinde denizin.

Bu haftaki parkurumuz Korsan Koyu Gelidonya Feneri Adrasan  likya yolu. Beş arabayız. Rotayı köyümün yoluna Kumluca’ya çeviriyoruz. Güneyimiz masmavi dingin Akdeniz’e selam durmuş Toroslar kuzeyimizde. Yeşil ağaçlar arasında sarı beyaz açan makilik ayrı bir güzellik vermiş ormana. Bu güzelliği bitmek bilmeyen yol çalışmaları gölgelemekte. Kırk yıldır gider gelirim hiç bitmedi yol çalışmaları.

Adrasan yolundan sallanıyoruz aşağıya. Bahar gelmiş buralara. Gelincikler papatyalar süslemiş yol kenarlarını. Ağaçlar meyveye durmuş, asma yaprakları sarmalık olmuş. Adrasan Köyünde mola veriyoruz. Todoks (Toroslar Doğa Sporları Kulübü) ile karşılaşıyoruz. Epey kalabalıklar. Aynı parkurdayız bugün. Köyden gereksinimlerimizi karşılayıp Karaöz Köyüne doğru çeviriyoruz rotamızı. Yol üzerinde ne çok yapılaşma olmuş bir yıl içinde. Bakir bölgeleri kaybediyoruz tek tek. Karaöz de zaten kocaman bir site vardı yıllardır. Memleketimin güzel köşelerinin keşfedilmesi güzel midir bilemiyorum. Betonlaşma bitiriyor doğanın güzelliğini. Ramak kalmış buraların da kaybolmasına.

Karaöz sapağında muhteşem bir manzara karşılıyor bizi. Akdeniz görkemli mavinin tüm tonlarıyla eşli etmekte Torosların renkliliğine. Korsan Koyundan başlıyor yürüyüşümüz. Bir yanımız rengarenk kır çiçekleri çam ağaçları bir yanımız Akdeniz. Cenneti başka yerde aramaya gerek yok. Burada cennet. Saymadım kaçıncı gelişim buraya ya da daha kaç kere gelirim bilemiyorum. Ömrüm yettiğince yürüyebildiğim sürece kaçırmak istemediğim parkurlardan olduğu kesin. Yol kenarlarında çocukluğumun çiçeği dugguklar (Ters lale) heyecanlandırıyor beni. Alıp götürüyor çocukluğuma. Ekin tarlaları içinde koşuştururken buldum buldum çığlıkları arasında görüyorum kendimi.

Gelidonya fenerinin en güzel yolu patikadan tırmanmak yukarıya. Çam ağaçları arasında adaçayı, kekik kokusu eşliğinde. Aldığınız nefesi hissediyorsunuz tüm hücrelerinizde gençleşiyor bedeniniz. Yükseldikçe 5 adaların duruşu manzara büyülüyor insanı. Nihayet Ülkemin en yüksekte bulunan Feneri muhteşem manzarası ile.

 Gelidonya Burnu;  Kırlangıç Burnu ya da Taşlı Burnu olarak ta isimlendiriliyor. Burun ters akıntılarından dolayı Antalya Körfezinin en tehlikeli yeri olarak biliniyor. Eski antik dönemde sayısız  gemi kayalara sürüklenerek batmış. . 1960 yılında yapılan ilk bilimsel sualtı araştırması da bu bölgede gerçekleşmiş. George F. Bass ve ekibinin incelediği İ.Ö.15. Yüzyıl’a ait gemi kalıntıları Bodrum Sualtı Müzesi’nde sergileniyor.

Muhteşem manzarasıyla büyülerken fener gelenleri, sızlıyor belki de yüreği. Pişman oldu belki de  görkeminden. Çok kalabalık bugün. Tüm doğa grupları burada. Grupların içindeki yürüyüşçülerin hepsi doğasever değil. Kirlenmiş fener. Çöplüğe dönmüş ortalık. Doğanın yok edemeyeceği  plastik şişeler kaplamış ortalığı. Çevreye duyarlı Asi Yaban Keçileri poşet getirmiş çöpleri topluyorlar ama yeterli değil. Şarkı takılıyor dilime

Sakın çıkma patika yollara

O dağlara kırlara o karlı ovaya

Yenik düşüyor herşey zamana

Biz büyüdük ve kirlendi dünya

Yayın Tarihi
06.04.2016
Bu makale 1957 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!