Cancağızım sinekler!

Cancağızım sinekler!

Kavun-karpuz çıkalı hayli oldu. Hâl böyleyken büyükşehirden tık yok. Bir iki defa araçla dostlar alışverişte görsün hesabı sağa sola püskürtüp gittiler. Sinekler- sivrisinekler çoğaldı. Yatılmıyor oturulmuyor. Yumurtlama devrelerinde ilâçlansaydı eğer, böyle can sıkıcı sorunlar yaşamayacaktık. Nedense hep geç kalınır. Şu an bilgisayarın başında ısırılmadık yerim yok, sinekler yüzünden huzurum kaçtı. Vardiyalı çalışıyorlar adeta!
Karasinekler sabah yedi, akşam on dokuz, sivrisinekler akşam on dokuz, sabah yedi arası mesaideler. İzne çıktıkları görülmemiş henüz! 

Benden söylemesi:

Camlarınıza-kapılarınıza sineklikler takın, detanlarınızı stoklayın. Covid 19 derken bir de sıtmayla uğraşmayalım değil mi ya!
E-ee, “perşembenin geleceği çarşambadan bellidir” boşuna dememiş sevgili atalarımız. Geçen yıl çarşambaydı, bu yıl perşembe.
       “Bari bir kez vatandaşı mağdur etmeyin! İllâ da bizi kurda kuşa yem edecek, şikâyet gelince harekete geçeceksiniz.” Aslında son yağmurların hemen ardından ilâçlanmalıydı.

Cancağızım sinekler!

Sinekler özgür canlılar, en azından uçup kaçıyorlar. Eeee sıkça ilaç yapılmadığından çok şanslılar. Peki, dört ayaklılar ne yapsın, kanatlanıp havalanamazlar. Anlamadığım bir şey var şu sinek milleti ne kadar pislik varsa oradan oraya taşıyıp durur, kimse şikâyetçi olmaz. Ekmeğimize suyumuza göz dikerler. En az beşiyle ağzımızın içinde burnumuzun dibinde seyahat ederiz. 
Varsa yoksa kediler köpekler, zavallılar! Kent halkı sineklerden hoşnut ne hikmetse! Kalkıp belediyenin kısırlaştırıp küpelediği köpeklere takıyorlar kafalarını!

Bir lokma ekmek, bir yudum su, küçücük sevgi göstermeyenler, verenlere de pislikmiş gözüyle bakıyor!


  Bildiğiniz ev halkı!

       Valla o kadar sineklere gıcığım ki,  geçenlerde düdüklü tencereye yemek koyduğumu unuttum. Tısss sesini duyunca içeriye seslendim:
“Bak görüyor musun? İlâçlıyorlar en sonunda...”  “Ne ilâcı, o ses senin düdüklünden geliyor” demez mi oğlum? 
      Kitap okuduğum sırada gözümün önünden minik minik bir şeyler uçuşmaya başladı. Eyvah dedim; “göz tansiyonu herhâlde! Fazla okumaktan mı acaba? ”Doktorumun: “Gözünüzün önünden sinekler uçuşuyor gibi mi?” dediği aklıma geldi birden. Evet, aynen öyleydi. Bu sefer uçuşuyor gibi değil, resmen uçuyorlardı. A-aaa vallahi bunlar bizim sinekler.

Bizimkiler!

Sineklerle yaşamayı öğrenmeye başladık. Yemeğimizi paylaşıyoruz, tuvalete onlarla gidiyoruz, koyunkoyuna yatıyoruz. Hattâ burnumuzun ucuna konuyorlar, şaşı olsak da birlikte okuyoruz. Ama günümüz koşullarında zaten zor geçiniyoruz, bir de sinekleri besleyemeyeceğiz doğrusu!

Birilerinin perişanlığı, öbür tarafın kazancı oluyor her daim. Böylelikle tel-detan-sinek öldürücü şaplak satanlara gün doğacak.
“Hadi hadi, fırsat bu fırsat, pandemi filan derken işleriniz açılacak sonunda!”
Şimdi: “Afife Hanım, öyle bir anlattınız ki, bataklıkta mı yaşıyorsunuz?” diye sorabilirsiniz.
Göğsümü gererek yanıtlarım: “Dünya kenti Antalya’da"

Yayın Tarihi
12.07.2020
Bu makale 1386 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!