DUAYEN

Biraz Ekonomi

Geçen hafta ANSİAD’ ın düzenlediği; MuratPaşa Belediye Başkanımız Sayın Ümit Uysal’ın konuşmacı olduğu, bir toplantıya katıldım. Konu “Yerelden Kalkınma” idi. Sayın Başkan konunun bilimsel yönüne pek değinmeden Murat Paşa’ da yapılan işlerden bahsetti. Temcit pilavı haline gelen “Kır Cami” projesinin son durumunu anlattı. Konuşmanın sonunda da “Belediyelerin üretken olması ve ticaret yapmaları gerektiğini” söyledi. Soru- Cevap kısmında ben: “ Belediyelerin sadece hizmet üretmeleri gerektiğini ve ticarete bulaşmalarının ülkeye zararlı olacağını” belirttim.  Sebep olarak da kamunun ticarette başarılı olma şansının olmadığını, her zaman daha pahalıya mal ürettiğini bunun da kaynak kaybına sebep olduğunu vurguladım.  Sayın Başkan gayet nazik bana olan saygısını belirttikten sonra, bu düşünceye % 1500 karşı olduğunu belirtti ve üç örnek verdi: ABD nin Meksika hududuna duvar örmesi, ABD-Çin ticaret savaşı ve Brexit. Bu örneklerin bizim konumuzla ilgisini doğrusu ben anlayamadım ama anladığım şu ki: CHP belediyeleri lokanta, kasap, bakkal ……. Açmaya devam edecekler.

Geçen haftaki yazımda Büyük Şehir Belediyesinin “Et tanzim satışı” teşebbüsüne değinmiş ve bunun yanlış olduğunu anlatmaya çalışmıştım. Bu devletçi düşüncenin yaygın olduğunu görünce konuyu; bu yazımda, biraz daha açmaya çalışacağım.

Ben iktisatçı veya siyaset bilimcisi değilim. Ancak yıllarca belediye meclis üyeliği yaptım. Merakım nedeniyle de yönetim şekillerini biraz araştırdım. Her oyunun bir kuralı vardır. Kafanızdan kural yaratamazsınız. Sosyal Demokrasinin de bir kuralı var. İnsanları değiştirmenin çok zor hatta imkânsız olduğunu biliyorum ama bu yazımla yine de bazı kuralları hatırlatmak istedim.

Şunu hemen söyleyeyim ki dünyada sadece altı ülke komünizmle yönetiliyor. Bunların en bilinenleri:  Çin, Küba ve Kuzey Kore. Çin’de; Mao’dan sonra, bir sosyal piyasa ekonomisi yürütüldüğünü de biliyoruz. Bunun dışında, Dünya ekonomisi üç büyük ekonomistin kuramlarına dayanıyor. Bunlar: Adam Smith, Karl Marx ve John Maynard Keynes

  • Liberalizm 18. Yüzyılın ortalarına doğru, Smith tarafından ortaya atıldı. Amaç merkantilist (XVII. asırda ve XVIII. asnn başlarına kadar dünyada ticaret yapan ülkelerce benimsenen, hazinenin altın ve gümüş mevcutlarını artırmak için ihracata ağırlık veren, devletin piyasaya müdahalesini öngören bir düşünce akımı) devletten kurtulmak ve özgür olmaktı.” Laisser faire- laisser passer” (Bırakınız yapsınlar-Bırakınız geçsinler) ilkesi vahşi kapitalizmi doğurunca işçi sömürüsü başladı.
  • 19. yüzyıl ortalarında  Marx’ ın Kapitalist eleştirisi; sanayileşmenin ilk dönemi ve ilk küreselleşme sırasında, sefalete ve sömürüye bir cevap arayışıydı. Devlet sosyalizmi böylece doğmuş oldu.
  • Keynes, 1930 larda dünya ekonomik bunalımı ile birlikte, raydan çıkan iktisadi liberalizmin çözümlemesini yaptı. Keynes, piyasanın iyi işlememesi halinde devletin buna karşı harekete geçmekle yükümlü olduğunu savundu.

 

Sosyal demokrasi (Sosyal liberalizm) Simith’in özgürlük ve iş birliği ilkesini, Marx’dan iyi çalışma koşulları ve emek sermaye dengesi ilkesini, Keynes’ ten de Eşgüdümlü ekonomi ve aktif politika ilkesini alarak meydana geldi. Sosyal liberalizm, klasik liberalizm ile sosyalizm arasındaki çizgiyi oluşturdu. Sosyal devlet ulusal verimliliği artırma ve sağlıklı işgücü amaçlamıştır. İnsan hakları ve çevreyi koruma modern devletlerin vaz geçilmez ilkeleri olmuştur. Liberalizmde “Serbest piyasa ekonomi” ilkesi ise devamlı korunmuştur. Bu gün modern ve kalkınmış ülkelerde devletin ne ekmek ne de et sattığını görürsünüz. Dünyaya baktığımız zaman ABD’ lerini eşgüdümlü olmayan liberalizme, İngiltere, Japonya özellikle İsveç’i de eşgüdümlü liberalizme örnek olarak gösterebiliriz.

Sosyal Liberal bir ekonomi muhakkak sosyal demokrasinin tayin ettiği özelliklerle bağlantılıdır. Devletin (Kamunun) ticaret yapması ise; stratejik alanlar hariç, kabul edilemez bir durumdur. Böyle işletmeler. Devamlı zarar ettiği gibi, arpalık olmakta, yandaşların korunduğu bir kurum haline gelmektedir. En kötüsü de “haksız Rekabete” sebep olduğu için insanların girişimcilik ve is yapma hakkını engellemektedir. Üye olmak istediğimiz, Avrupa birliği ilkeleri de bunu gerektirmektedir. Avrupa’daki tüm sosyal demokrasi ile yönetilen ülkelerde “Serbest piyasa ekonomisi” hâkimdir. Ayrıca şunu da belirtmek istiyorum: İmar belediyelerin en önemli görevidir.  İmar işleri iyi çalışmayan bir belediye büyük çapta insan hakları ihlali yapıyor demektir. O zaman da zaten sosyal demokrasiden bahsedilemez.

Bütün bunları. bizim sosyal demokratlara nasıl anlatacağız bilemiyorum.

Kaynakça: Ekonomi ve sosyal demokrasi -   Fredrich Ebert Stiftung

Yayın Tarihi
01.12.2019
Bu makale 927 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!