Ben var turist

Bu sene biz karar vermek gitmek Türkiye...

Benim arkadaş dedi ucuz çok. Neredeyse Türkler vermek bize para!

Önce ben korkmak biraz... Çünkü ne zaman açsam televizyon, görmek Türk reis hep bağırmak "Eyyy Almanya!", "Eyyy Rusya!", "Eyyy Amerika!", "Eyyy Avrupa!"... Ama benim arkadaş söylemek, bunlar hep politika... Bakma sen Türk reis televizyonda düşman, o ne zaman konuşmak bizim lider baş başa, sanırsın çok iyi arkadaş!

Ben dedi tamam. Benim arkadaş seçti turizm başkenti Antalya... Aldı bilet, biz binmek uçak... Ne zaman indi uçak, o zaman ben üzgün... Çünkü çok yağmur dışarıda, yok görmek camdan... Hostes söyledi, yok yağmur var karşılama tören... Dedi "su takı"... Ben anlamadı tak ne? Komik çok. Ama madem yok yağmur, ben sevindi.

Ne zaman biz almak istemek valiz, o zaman durum kötü. Söylediler bant bozuk. Gördük sanki valiz dağ. Aradık çok, bulduk zor, en altta benim valiz.

Ben anlamadı neden, önce sanki düşman, sonra tören yap karşıla? Neden bozuk bant, neden bu kadar karışık valiz?

***

Giderken otele, gördü ben Türkler çok zengin... Her yer beton ev yüksek... Belki Türkler düşünmek, aya gitmek böyle. Gerek yok roket!

Türkler akıllı çok; Madem yok ağaç yeşil, park yeşil, havuz mavi, boyamak evleri yeşil, mavi!

Ama Türkler var doğa çok sevmek... Ben sandı yollar tarla. Var çok çukur. Otobüs zıp, zıp... Şoför belki eski Formula yarışçı? Aman aman!.. Biz varmak otel, otobüs sanki araba yarış. Hiç yok fren... Türkiye ışık ters, ne zaman kırmızı, o zaman bas gaza!.. Bir de ne zaman görmek 34, hemen çekilmek yoldan. Çünkü onlar yol sahip!

Yolda biz görmek çok insan fakir. Girmek denize donla. Yatak, yorgan uyumak sahilde. Plaj pis çok ama yazık güzel çok. Sordu ben adı? Söylediler Konyaaltı!

Sordu ben rehber, niye plaj az kadın? Dedi, kadınlar şanslı çünkü ayrı plaj onlara belediye... Ben anlamadı neden şans? Dedi rehber, eğer yüzmek kadın erkek beraber, hem günah, hem erkekler olmak fena. Ne zaman görmek kadın, dayanamamak. Çok çok ilgi!

Yine biz görmek çok çocuk yolda, toplamak çöp, satmak su, mendil... Bazen sarılı, el ayak, istemek para... Sordu ben kim bunlar? Dedi rehber, gelmek Suriye.

Yolun ortası yatmak bir at. Sandı ben aynı inek gibi Hindistan. Çünkü ben okudu bir kitap, Türk için kutsal, at, avrat, silah. Şoför söyledi rehbere, ben duydu atın adı "leş". Ben bilmiyor ne demek leş!

Ben anlamadı, buralar mı beşik medeniyet, buralar mı Atatürk Cumhuriyet?

***

Otel yaptı bize Türk gecesi... Davul, zurna, deve, dansöz... Biz sandı geldik Arabistan. Yemek ağır, raki acı... Benim arkadaş bozmak mide. Ben var baş ağrımak...

Sabah istemek yatmak havuz kenar, okumak kitap... Ama yok imkan! Müzik yüksek, yok kitap okumak bana rahat...

Denize girmek istemek ama suda yüzüyor çok patlıcan, domates, karpuz kabuk... Aynı benziyor otel açık büfe!.. Ben sandı Türkler yeni buluş, yetiştiriyor denizde sebze, meyve!.. Birden hızlı sürmek sürat motor bana. Sonra öğrendi ben, meşhur müteahhit İstanbul. Var çok para, yok görgü!..

Çok tekne gördü ben, yapmak tur için. Ben sandı Karayip korsanları gelmek. Çünkü aynı gemi sanki film. Hep var Kaptan Jack Sparrow, hiç yok Barbaros, Piri Reis... Yine müzik yüksek, Türkler neşeli, hepsi atmak göbek, oynamak sanki dansöz...

Plajda konuşmak iki turist. Ben dinlemek... Onlar söylemek gitmek balık lokanta, yemek kazık... Ben daha yemedi kazık. Ben yemek yalnız Alexander returns, confused kebap, turkish pizza. Ben var denemek istemek, nasıl tadı kazık?..

Ama önce istemek garson, soğuk bir kokteyl tekila sunrise... Garson getirmek portakal suyu. Söylemek, barmen yok bilmek kokteyl. Çünkü öğrenmemek okul. Dedi, günah. Dedi aman yok dışarıda sakın içki içmek. Dedi yasak. Eğer sen içmek dışarıda, polis seni götürmek...

O gece disko, yine çok ses. Yok uyku, benim mide gup gup. İçki bedava sarhoş Rus çok bağır, kavga...

Sonra ben duymak silah sesi sanki savaş. Tak, tak, tak!.. Hemen atlamak yatak altı. Sabaha kadar kalmak orada... Sabah öğrenmek, yan otel düğün ve yolda gençler göndermek asker kutlama. Çok korkmak ben!

Ben anlamadı; var Türkler istemek yabancı turist olsun Müslüman, gelmesin bir daha ülke?

***

Sonra biz almak istemek hediye, çıkmak çarşı... Çok adam bağırmak, tutmak kol, konuşmak her dil, çekmek bizi dükkan. Sanki yapmak güreş. Biz korkmak... Türkler satmak hep ünlü çanta, ünlü tişört. Sormak biz bunlar marka Türkiye? Adam söylemek iyi taklit, iyi fiyat. Biz aramak orijinal Türk malı hediye. Ama bulamamak, dönmek otel...

Ben anlamamak, neden Türkler bağırmak çok, dokunmak herkese, çok satmak taklit mal, az satmak Türk mal?

***

Ben sordu otel sahip, neden az turist gelmek Avrupa, Amerika ama çok gelmek Arap?.. Dedi, çünkü Avrupa, Amerika korkmak Turkey karışık. Hep bağır, hep kavga. Ama Arap çok gelmek çünkü ucuz fiyat...

Sordu ben ona niye böyle olmak Türkiye? Dedi otel sahip, eline, aklına kaka yapmak. Çünkü hep oy vermek istikrar parti. Sanmak iyi gelmek cep, iyi gelmek Antalya ama gelmek nah!..

Ben hiç anlamadı, bu ne biçim istikrar, nerede akıl?

***

Biz ne zaman binmek uçak, dönmek için geri. Benim arkadaş sormak, ben gelmek ister yine Türkiye?.. Ben söylemek “No!”.. Arkadaş sormak niye?..

***

İşte o zaman ona dedim ki;

Eğer turizm başkenti dedikleri yer böyleyse, gerek yok başka yer görmeye,

Ben anladım, Türkler bayılıyorlar bindikleri dalı kesmeye!

Yayın Tarihi
24.08.2017
Bu makale 2578 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!