DUAYEN

Bauhaus

Bu kelime pek çoğumuza; bizde de şubeleri olan, bir Alman inşaat marketini hatırlatır. Hâlbuki “Bauhaus”; geçenlerde yüzüncü kuruluş yıldönümünü kutladığımız, 20. Asrın en başta gelen sanat okullarından biridir. Bizler böyle şeylerle pek ilgilenmediğimiz için, bu yıldönümü basında küçük bir haber olarak yayımlandı.

Bauhaus 1919 yılında, Walter Gropius tarafından Weimar’ da kuruldu. Birçok mimar ve sanatçılardan meydana gelen grup  “Geleceğin yapıtlarında sanat ve tekniğin birlik içinde olmasını ve tüm sanatçıların beraber çalışmasını” öngörüyordu. Üç büyük sanatın (Mimarlık, Resim ve Heykel) beraberlik fikri de buradan doğdu. Amaç, bir yapıta hayat veren yeni bir tesir yaratmaktı. Bu okul; klasik dönemden gelen tüm süslemeler ve abartılardan kurtularak, fonksiyona ve sadeliğe önem vermiştir. Günümüze kadar gelen tüm modern akımlara; bizdeki neoklasik ve !930 yıllarındaki faşist ülkelerdeki Güç mimarlığı hariç, esin kaynağı olmuştur. Bir dönem Bauhaus’ un başkanlığını da yapan Mies van der Rohe nin iki kelimelik bir sözü okulun felsefesini özetlemektedir: “Least ist best” ( en az en iyidir)

Bauhaus 1933 yılında; hürriyete tahammülü olmayan; Nasyonal Sosyalistler tarafından kapatılmıştır. Pek çok mimar ve sanatçı Amerika’ya göç etmiştir.

Bauhaus’ un bizle ilişkisi; Bauhaus ilkelerini benimsemiş olan ve Almanya’nın en modern mimarlarından biri olan, Bruno Taut’un  1936 yılında Türkiye’ye gelmesi iledir.

O tarihlerde; neoklasik tarzı benimsemiş olan, Mimar Vedat Bey ve İtalyan Prof. Mongeri İstanbul Güzel Sanatlar Akademisinde hocadır. Bu iki ünlü mimarı bir gece Atatürk görevden alır ve Japonya’da bulunan Bruno Taut’u Akademinin mimarlık bölümünün başına getirir. Vedat Bey buna bir türlü anlam veremez ve hüngür hüngür ağlar. Bruno Taut bu kısa dönemde hem önemli eserlere imza atar hem de Türkiye’de modern mimarinin yayılmasına öncülük edecek hocaların yetişmesine vesile olur. Cumhuriyet dönemi, modern mimarideki başarısını bu hocalara borçludur. Bruno Taut’un uzmanlık alanı olan eğitim yapılarından Türk Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi, Ankara Atatürk lisesi, Cebeci Ortaokulu ve Trabzon Lisesi bu gün hala sanatsal değeri olan en modern ve işlevsel binalardır. Ne yazık ki Türk Milli Eğitimi bunlardan ders almamış ve ülkeyi şahsiyetsiz, çirkin tip okullarla doldurmuştur ve doldurmaya devam etmektedir. Son zamanlarda Osmanlı ve Selçuklu sitilinde yapılan kamu yapıları ise mimarimizin tam bir yüz karasıdır. Eski neoklasik yapıların yine de bir kalitesi vardı, bunlar ise, maalesef hiçbir sanatsal değeri olmayan, kopyalamaya dayalı tamamen niteliksiz yapılardır.

Geçenlerde; ANSİAD’ın Düzenlediği, Tarihçi yazar Sinan Meydan’ın “Atatürk Etkisi” başlıklı bir söyleşisini dinledik. Konuşmacı, Atatürk’ ün savaşlara, siyasette, ekonomiye hatta geometriye, devrimlere ve daha pek çok alana olan etkilerini anlattı. Mimarideki etkisini de ben bu yazımla hatırlatmak istedim. Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun.

Yayın Tarihi
27.10.2019
Bu makale 1504 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!