Başlangıçlar, Bitişler.

              Güneşe her  batışında ,yarın yine gel sevgili güneş diye  seslenirim. Yeni bir öğrenim ve öğretim yılı başladı. Çocuk olmak varmış diyesim gelse  de , cayıyorum söylemimden. Şu yaşamda öğreneceklerim bitmedi ki. Her gün yeni bir şeyler öğreniyorum. Örneğin , Akdenizi seyretmeye gittiğim o kıyıda , dünyanın dört bir köşesine kalkan uçakları da izlerim. Uçaklara öykünerek kat vurup yükselen kuşları martı sanıyordum. Eşim kartal olduklarını söyleyince çok şaşırdım. Beyaz kartallar. Şu martılar Antalya’yı neden sevmezler bilemiyorum. Denizin en engini, en mavisi burada. Her gördüğümde ruhum balıklama   kucaklaşıyor  türkuaz sularla. Düşlerim dinleniyor. Martıları anlayamıyorum. Herhalde kolay avlanamıyorlar . Bilimsel bir açıklaması  var  mıdır bilmiyorum. Oysa  Ege de  fink  atıyorlar.

            Birkaç gün sonra yeni ay görünecek. Güneş gibi alçak gönüllü değil ay. Akşam batıp,sabah doğuvermiyor. Kendini ağırdan satıyor. Burçlardan pek anlamam ama okuduklarıma göre,  güneşin etkisindeymiş benim burcum. Gönülsüz,sıcak,aydınlık. Memnunum ben halimden. Bütün bu girişleri niye yaptın derseniz, yanıtım içimden geldiği için olacaktır. Şöyle bakıyorum da ,dünya kurulduğundan beri değişen bir şey yok.Kargaşa,kıyamet,çekememezlik,keder,gözyaşı , acı ,acı …

            Yazarlarımız, Türkiye’nin   ve  dünyanın sorunlarını  yazıp duruyorlar. İnsanlar yaşadıkça bu sorunlarında var olacağı kesin. Böyle gelmiş böyle gider bu dünyanın halleri. Yerel basına değer vermek gerekliliği gündemdeydi. Ne kadar sahip çıkılır bilemiyorum. Yerel gazeteler , çıktıkları  kentin  nabız atışlarıdır. Hangi  rengi  savunurlarsa  savunsunlar. Hep  birlikte  bu  kenti  soluyoruz ,  yaşama  kaderini  paylaşıyoruz . Eski Antalyalılar, kentlerine dışarıdan gelen yabancılara pek hoş bakmazlardı. Şimdi o eskilerden kimselerle karşılaşamıyorum. Onlardan biri olduğumu hissetmeye başladığım çok oldu. O canım dingin sakin Antalya’yı arıyordum. O eski Antalyalılara hak vermeye başlayalı çok oldu. Hani bir  söylem vardır ya “Misafir , misafiri  istemez,ev sahibi hiç birini istemez “diye. Bir yerleri sahiplenmek böyle bir şey sanırım.Antalya  ıhlamur kokmaya başladı. Gezginler duyabiliyor mu bilmem. Sular halâ  sıcacık.İnsanların yürekleri de öyle. Her yer yiyecek satan dükkanlarla dolmuş.Dün Kale kapısına kadar gidip geldim de , ilk kez görürmüşüm gibi şaşırdım. Sazlar, sözler eşliğinde eski bir Antalyalı  şair, spiker, yapımcı   Baki Süha Edip oğlu  anıldı ANSAN da. İz bırakanlar programı kapsamında. İz   bırakmak  güzel  tabi .  İzleri   takip  edenlerin  olması, daha da güzel. Medeniyetlerin,  insanların ,  kentlerin   de  başlangıçları ve bitişleri vardır Ne yazık ki bitişler hüzünlüdür ama bu sonlardan kaçınılmaz. Doğum ve ölüm gibi…

Yayın Tarihi
16.09.2014
Bu makale 5986 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!