ANKARA'DAN

Alıng da Gaçan mı?

Diğer ülkeler, toplumlar için bir şey diyemem de, Ülkem ve Yurttaşlarım için gözlemlerimi sıralayabilirim.

--Bazı hazır lafların söylemesi kolaydır. Ama ne anlamı vardır dersen de "eeee....!.." diye kekelemeler başlar. Evet işte konuş denenin, kekelemeye başlamasıdır burada sorun olan.

--Türkiye Turizmi ile ilgim, Memleketim Antalya olmasının ötesinde, bürokrasi tarafından 1990'larından itibaren içinde olmam.

--O yüzden de, ben herkesten farklı değerlendirmeler yapacağım, COVID-19/Korornavirüslü günlerin turizmi için.

--O yıllar Avrupa'da bir turizm çılgınlığı başlamış, ama bu kez 1968'lerde ki gibi "çiçek çocukları" değil;

--Ekonomik, sosyal ve kültürel sahiplenmişinkileri ve ülkelerince de teşvikleri olan yaşlı, genç, orta yaşlı, paralı, idare edecek kadar olanaklı, kredili bir yığın turist.

--Ama hepsi de, işyerince teşvikli, Turizm Acentalarınca güvenceli tatile çıkacak çalışanlar, bizim için de "Avrupalı Turistler".

--Turist, ne için tatil yapar, gittiği ülke'de, tatil yöresi-tesisinde ne beklentisi olur ve güvencede midir?

--Şimdi asıl soru budur. Bilmem kaç yıldızlı tatil köyleri, bilmem ne özellikli ve ilişkili otel ve tesisleri, turizmin yaşanan döneme ilişkin sorunlarını ve çözümlerini bilmezler mi? Elbette ki bal gibi bilirler. Ama bu işin bir ticari bir de rekabet boyutu vardır.

--Zihni sinir bir proje ile işin içinden çıkan sezonu kurtaracak ve ekonomik olarak da yırtacaktır.

--Bizim ülkenin turizmcileri, işletme sahipleri turistlerden alacakları Dolar ve Avrolara baktıkları için, haklı olarak bu rekabet ortamında öncelikleri kendileri olacaktır. Ki, bu onlar açısında çok doğaldır.

--Bu anlayış ile bulunacak çözüm, bu kez bu sorunu çözemez.

--Peki çözüm ne?

--Çok gülecekler ama çözüm, bazılarının hiç duyamadığı, bazılarının duyduklarında hiç hoşuna gitmeyeceği bir söz:

--"Kurtuluş Yok Tek Başına. Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz."

--Haydaaaa, bu da nerden çıktı?

--Gayet basit. Hani en başında dedim ya. Bazı laflar söylenir ama, o gün kişiyi ilgilendirmiyor ise, duymazlıktan gelinir.

--Artık Ülkenin dört bir yanında ki turizmcilerin bu lafı kulaklarına küpe etmelerinde yarar vardır.

--Bizler 1990'lı yılların başında, turizm bölgelerinde ki oteller ve tesisler dışında ki, lokanta, kafe ve benzer tesissilerde genel düzenlemelerde, en önemsenmesi gereken iki konuda, işletme sahipleri pek anlaşamazdık. Ya da derdimizi o günler anlatamazdık.

--O da, müşteri tuvaletleri ve çalışanların soyunma-giyinme odaları ve onlara özel duş-tuvalet, traş jileti, parfüm vs.

--İşletme sahipleri önceleri birkaç masa yeri kaplayacak bu tür taleplere pek sıcak bakmadılar. Onların derdi, gösterişli-lüks salonlar, dış görünüm ve tabak-çatal-bıçak-bardak idi.

--Zaman ile anladılar ki, çalışanların giyimi-kuşamı, tavır ve davranışı, sunumu, tesisin şıklığı ve mönünün (Yemek listesi) zenginliği kadar önemlidir.

--Şimdi de KORONALI günler.  Tüm Dünyanın yaşadığı bir Pandemi var.  Bırakın insanları tatil yapmaya ikna etmeyi, kapı dışına çıkarmak bile sorun. Hele hele bir de Türkiye Hakkında ki tüm bilgileri, kaldıkları oteller olan turistlere GÜVENLİ ÜLKE TÜRKİYE, mesajını vermek, baya sorun olmalı.

--Bu genel anlamda bir hayaldir ama, çözümsüz değildir.

--İşte o zaman da, "az tamah çok zarar verir" denilecek ve bu güne kadar bütün bilinenler silinecek ve yeni bir tarih yazılacak.

--Hani herkes, "hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" diyordu ya. Evet işte, hiçbir şey eskisi gibi olmuyor. Olmayacak da.

--O zaman da, o sevilmeyen söze geleceğiz. "Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiç birimiz"e!..

--İşte o zaman da bu projeyi, bu LİBERAL DEVLET Politikaları ile uygulayamayız. HOŞ GELDİN SOSYAL DEVLET. Ama öyle "mış gibi" yaparak değil. Adam gibi. Çünkü bu süreç uzun sürecek. Öyle "eşeği boyayıp, öküz diye satılacak" zaman değil

--Buna bağlı, "Güvenli Turizm Bölgeleri" oluşturmak.

--Örnek, Kemer.

--Yerel Yönetici Belediye Başkanı, İşletmelerin Birlik Başkanları ve Kaymakan. Bölgeyi öncelikle bir planlamaya tabi tutacaklar. Nasıl mı olacak?

--Bambaşka bir süreç ile ilgili olarak, ama yaşanan dönem gibi dönemleri kazasız, belasız yöre olarak atlatmak için hazırlanan konu başlıkları ve proje aşamasına bu korona günlerinden dolayı getirilemeyen ön taslaklar Kemer Belediye Başkanı Necati Topaloğlu'n da vardır.

--Bu bölgesel olarak, Örneğin Antalya gibi bir çok bölgeyi kapsayan ve gelen insanları denetmeninin zor olduğu bir yerde ise bu sorun nasıl aşılacak ve nasıl uygulanacak?  Gayet basit.

--Sayın Cumhurbaşkanı, AKP Genel Başkanı olarak, siyasi sonuçları olacak bir takım süreçler için ipinin ucunu kaçırmamak isteyebilir. Bu, onun hakkı da olabilir. Ama Turizmciler, Turgut Özal'ı, Mesut Yılmaz'ı, Erkan Mumcu'yu, İrfan Gürpınar ve diğer Turizm Bakanlarını unutmuş olabilirler ama, bu bir ticari süreçtir.

--O zaman hani dediğim "Kurtuluş yok ......" diye başlayan o ünlü söze gelelim.  Ya siyasi iktidarın tercihlerine boyun eyilecek, yerel yönetimler, İktidar yanlısı olmayan işletmeler, turizm yöre ve bölgeleri görmezlikten gelinecek, en azından bu yıl heba edilecek;

--Ya da, "her beraber" sosyal devlet politikaları da uygulanarak bu süreç aşılacak.

--Nasıl mı?

--Gerisi de arkası yarın. Lafı uzatmanın alemi yok.

 

Yayın Tarihi
05.05.2020
Bu makale 1484 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!