YARINA YOLCULUK

29 Mart Seçimleri

Seçim yapmak ne güzeldir. Ayırmak iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan, haklıyı haksızdan, seveni sevmeyenden, bizim için çalışanı, kendi için çalışandan, vatan sevdalısını, vatana ihanet edenden.

 

Ayrılmak ve ayırmak ne güzeldir. Anlamak gerçeği, anlatabilmek her şeyi.

 

Onurlu olmak. Verilen bir oyu doğrunun hizmetinde, haklının hizmetinde kullanmak ne güzel. Alın terinin sofrada sevdiklerle ve dostlarla paylaşılması ne güzel.

 

Onurlu insanların onurlu duruşunu ortaya koymasıydı seçimler eskiden.

 

Onurunu bir lokma ekmeğe veya kendisine ne verilirse verilsin değişmeyen, ne merde ne de namerde minnet etmeyen insanların yaşamında var olan doğru bir duruştu seçimler eskiden.

 

Ya şimdi öyle mi? Nerde o onurlu insanlar? Dur diyen. Bir bakışıyla fareleri deliğine sokan, korkutan o duruş.

 

Kendisine kendisindeki bir şeyi almak için teklif edilen rüşveti elinin tersiyle iten sağlam karakterli o insanlar nerde?

 

Nerede o seçerken de seçilirken de insana saygıyı, kul hakkını, vatan aşkını bilen ve duyan insanlar?

 

Müslümanlıkla din tüccarlığını ayırt eden, dini değerlerini sömürünün, siyasetin, ticaretin bir parçası yapmayan insanlar nerede?

 

Atatürk’ü sevmekle, Atatürk’çü olmakla Atatürkçülüğü ticaretin ve siyasetin bir parçasını yapmayan insanlar nerede?

 

Daha vaki gelmedi mi Kırmızı Başlıklı Kızı yemek için gelen kurdu afişe etmenin.

 

Hani bir öykü anlatılır. İnek, at ve eşek insanlara karışır ve sonra dönüp ne yaşadıklarını anlatırlar birbirlerine. İnek “Beni elden ele sattılar. Her sahibim iliğime kadar sağdı ve sömürdü beni. O yüzden bitap düştüm” der. At da benzer bir anlatımla “her sahibim bana yük vurdu, elden ele sattı, bana olmadık eziyetleri yaptı. Dönmesem neredeyse ölecektim” der. Sıra eşektedir. Fakat eşeğin derisi yarılacak kadar kilo almış, saçları parlak ve besilidir. Derler “nasıl oldu?”. Eşek cevaplar; “yürüyordum bir kalabalık gördüm. Adamın biri çıkmış kürsüye bağırıp çağırıyordu. İnsanlar da onu alkışlıyorlardı. Durdum ve dinledim. Sonra ben de bağırarak bir şeyler anlatmaya başladım. Sonra kalabalık bana döndü ve beni dinlemeye başladı ve alkışladırlar. Onlar alkışladıkça ben daha çok bağırmaya başladım. Ben daha çok bağırdıkça onlar beni daha çok alkışladılar. Hatta bunla kalmayıp beni başkanları seçtiler. Bana yemek verdiler ve beni beslediler”. Lafa inekle at karışırlar “Peki seni tanımadılar mı? Eşek olduğunu anlamadılar mı?”. Eşek cevaplar “yarısı tanıdı, yarısı tanımadı. Onlar da tanıyacaklardı ki ben kaçıp geldim”.

 

Vakti gelmedi mi içimize karışmış olan eşekleri ayırt etmenin?

 

Vakti gelmedi mi içimize karışmış olan çürük portakalları ayırt etmenin?

 

Kabadayı filminde Şener şenin kendisine ihanet eden dostlarına dönüp “Hepinizi toplasam bir Sürmeli etmezsiniz” dediği replikte acaba hepimiz toplansak bir Sürmeli etmeyecek miyiz yoksa.

 

Üzülürüm. Bir Sürmeli edemezsek.

 

29 Martta onurlu bir vatandaş olduğumuzu hatırlamanın ve hatırlatmanın vakti gelmedi mi?

 

Yoksa vakti geçti mi bile…!!!!!!!!!!!!!!!

Yayın Tarihi
15.03.2009
Bu makale 10368 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
sayın hocam biz bu maçı da kaybettik . maalesef uzatmaları oynuyoruz . seçim pek farklı olmayacak ,çünkü muhalefet zayıf. artık bizlerin hiç umudu kalmadı maalesef . a.b.d. 45 yıllık uğraşlarının meyvelerini alıyor . bize de seyretmek düşüyor .

mehmet çiller 24.03.2009

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!