Zarar

Cumhuriyet Türkiye’sinin adalet saraylarından birinde büyük puntolarla şu ifade yer almaktaydı.

Başkasına zarar vermemek insanlığın asgari gereği ve en alt mertebesidir

Şöyle de okumak mümkündür; Başkasına zarar vermemek canlıya insan denebilmesinin en alt  sınırıymış meğer. Yeter şart da değil,  gerek şartmış üstelik.

İnsan olmak,  anaerkil süreçlerin dışında ki.. bu süreci kendi öznel koşulları belirlemiş olmalı; Bağrında kadın sorunsalını barındırarak süregelmektedir.

Kadın sorunsalı ise benim baktığım perspektiften canlının, insan olabilme sürecinin ortak sorunudur. Bu bağlamda sorun,  hem tarihsel hem de evrenseldir.

Erkek egemen süreçlerin  işleyişinin, eril cins  ihtiyaçlarından kaynaklanmasını anlamak   bugün  için  artık mümkündür.

Örnek olsun; Tarihsel süreçte, üretim şeklinin tarım olduğu dönemlerde yine aynı nedenle yerleşik yaşama geçmiş olmakla şekillenen feodal toplum düzeninde; Toplumlar toprak ağaları tarafından yönetiliyorlardı. Batıda lord, doğuda ağa denilen bu kişiler, toprakla birlikte onun üstündeki ürün, bitki, ağaç, hayvan ve insan gibi hemen her şeye  sahiptiler. Bununla beraber krallar ve imparatorlar tarafından da toprak sahiplerinin bu hakları  kabul ediliyordu.

Toprakları üzerinde yaşayan her şeye malları olarak bakan “sahip” ler, erkekleri barış zamanlarında tarım işçisi, savaş zamanlarında ise asker olarak görevlendiriyor, sahiplerin kadın işçilerine yaklaşımı ise cinsler arasındaki devinimi belirleyen bekâret “mülkiyet”  gerçekliğinin oluşmasına  sebebiyet veriyordu.

Şöyle ki;  “Sahip”, evlenecek dişinin kocasından  önce herhangi biriyle çiftleşip-çiftleşmediğinin sağlamasını yapacak, bundan hem ilk gece hakkı doğacak hem de kadın üzerinden erkek kabulünün güvencesi temin edilmiş olacaktır.

İnsanlık; Toplum ve/veya toplulukların, daha güçsüz toplum ve/veya toplulukların kaynak ve emeğini kendi çıkarları doğrultusunda kullanması demek olan sömürü ve onun sistematik süreçlerini çoktan geride bırakmış olmakla birlikte, çağcıl, medeni (kentlileşmiş) toplumlarda  insan olmak, her iki cins için de ortak kaygı olmak durumundadır.

Esasen buradan da insanlığın en alt mertebesine yani “başkasına zarar vermemek” kaidesine geri döndüğümüzde ise sorgulamamız gereken pek çok şeyin söz konusu olduğu aşikârdır.

Kimse kusura bakmasın; “Sahip”lerce(!) yaka, yıka, sata, böle ve parçalayarak ortaçağ karanlığına hızla iteklendiğimiz  tam da bu günlerde. 

 

Sağlıcakla..

Yayın Tarihi
05.04.2016
Bu makale 2249 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!