Hayat hepimiz için ayrı ayrı zorluklarla dolu.
Bazen hepimiz hayatın
sırtımıza yüklemiş olduğu
Ağırlıklardan bunalıyoruz,
şikayet ediyoruz.
İşte bu hafta sizlerle bu
konuyla ilgili bir hikaye paylaşmak istiyorum…
Hamalsan iki
şey önemli oluyor senin için:
Yük ve yol...
Ancak sırtına aldığın yükle bu mesafeyi aşabilirsen,
ücret mevzu bahis oluyor.
Aksi olursa, cereme çekiyorsun!
Bunu düşünüyordum.
Yanımdaki hamalla yola çıktık.
İhtiyardı. Kendinden büyük bir yük almıştı.
Benim sırtımda ise birkaç bavul vardı sadece,
onunkinin çeyreği... Diyordum ki içimden "Çok gitmeden kıvrılırsa titreyen
bacakları, yüklenirim sırtındaki yükün yarısını!.."
Nitekim, çok geçmeden dedi ki: "Mola vakti. Gel biraz dinlenelim!. ..
"Ne molası, dedim ona hayretle. Ben daha terlemedim!. . "Sözüme
aldırmadı. Durdu. Çöktü. Salarken yükünün ipini "Sen de dinlen hadi"
dedi.
Benim canım sıkılmıştı bu işe.
Genç olduğumu, ondan kuvvetli olduğumu, bunun gibi
bir bunakla yola çıkmamın ne büyük hata olduğunu düşünüyordum.
O ihtiyar, bir bacağını azıcık uzatmış halde
sessizce dinleniyorken, ben huzursuz bir şekilde ayakta dolanıyordum.
Bir saat kadar sonra yine durdu,oturdu, dinlendi.
Ben kızgınlıkla dolandım etrafında...
"Yükünü indirip sen de dinlen", demesine aldırmadım,ona daha çok
kızdım...
Sonra yine durdu. Bana da "dinlenmemi" söyledi yine ama dinlenmedim.
Yarım saat sonra "dinlenelim mi" diye
sordu, aksi aksi başımı salladım...
Kaçıncı molasıydı hatırlamıyorum, birden bire dizlerimin bağı çözüldü.
Kafamın içinde uçuşan kara kara sinekler sustu, çöküp kaldım.
Kayış kolumdan çıktı, sırtımdaki bavullar kaydı.
Ne kadar zaman geçtiğini fark etmedim.
Uyumuştum da uyandım mı, yoksa bayılmıştım da ayıldım mı anlamadım...
Baktım kendi kocaman yükünün üzerine benim bavullarımı da bağlamıştı.
Küçük tasına
birazcık su koyup dudağıma dayadı, içtim.
Sonra koluma
girerek; "Hadi kalk, dedi. Bana yaslan. Ağır ağır gider ve bir süre sonra
gene dinleniriz." Dediğini yaptım.
Omzundan güç
aldım, ama asıl anlattıkları iyi geldi bana.
"Ben yılların hamalıyım, dedi.
Nice pehlivan yapılı adamlar gördüm.
Çoğu, dinlenmek istemediklerinden yükleriyle
birlikte kendilerini de toprağa serdi sonunda...
Yolda gördüğümüz saçılmış kuru kemiklerin çoğu,
anlattığım bu insanlara ait...
Halbuki bir yükü "taşımak" bizim işimiz, "altında ezilmek"
değil!..
Unutma ki bir yük taşıdıkça ağırlaşır.
Dinlenerek sen yükünü hafifletiyorsun!
Belki günün birinde hamallığın şekli değişir.
Belki o günleri ben göremem.
Ama sen kavuşursan o zamanlara, aman ha, kafanın içinde de sakın yük taşıma...
Akşamları bırak ve hafifle...
Sabah dinlenmiş olarak yeniden tekrar taşırsın
yükünü. Bizim işimiz, bugünü yarına taşımak, bugünün altında yok olmak değil.
Çünkü , yarınlarda bizi bekleyenler var, taşıdıklarımızı
bekleyenler var...
Gerçek şu ki, hepimiz şu hayatın hamallarıyız…
Yüklerimizi en doğru şekilde taşımak ve hayatın altında
ezilmemek dileklerimle...
Hayırlı haftalar, hayırlı
başlangıçlar…
Ecz. Hasan KİLİT
Muratpaşa Belediye Meclis
Üyesi