Yok mu Allahım Bizi Kurtaracak?

Yerin altından çıkan kara kömür gibidir, Somanın kaderi.

Somada yerin altıda, üstüde bereketi temsil eder, yer altından kömür çıkar, bu kömür çıkartılırken Somalı madenciler çoğu zaman toprak altında can verirler.

Onların kanını döküp, can verdiği madenlerin üstünde, madenci kanlarıyla sulanmış zeytin ağaçları bereket yağdırır geride kalan yakınlarına.

İşte bu bereketten nasiplenecek olan Somanın Yırca mahallesindeki köylüler, çocukları gibi bakıp, büyüttüğü Zeytin ağaçlarının hasadını bile toplayamadan, bir gece altı bin ağaçlarının dozerlerle kesildiğini ve yok edildiğini görürler.

Direnene dayak ve gaz hazırdır her yerde olduğu gibi.

Biz buna ileri demokrasi diyoruz.

İleri demokrasiyle tanıştığımız günden beri, dünyanın çeşitli ülkelerindeki her olaya ağladık, üzüldük de bir tek kendi ülkemizdeki katliamlara, acılara üzülemedik.

Somanın Yırca mahallesinde zeytin ağaçları kesilen kadınlar, adamlar bu vahşete karşı gözyaşı dökerlerken, hükümetin ağlamadan sorumlu bakanı anlattığı bir anekdotla gözyaşları döküyordu televizyonlarda.

İleri demokrasiden önce insanlar hem Filistin’deki, hem de Somada ki katliama birlikte gözyaşı dökebiliyordu.

Ne zaman bunların uydurduğu demokrasi ile tanıştık, kendi insanımıza üzülmez oldu yöneticilerimiz.

Bu dindar, Müslüman kardeşlerimize Nur suresinden bir alıntı yapalım ki zeytin ağacının önemini belki anlayıp dine, imana gelirler.

“Allah, göklerin ve yerin nurudur. O’nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; ( bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir.(Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip-iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah her şeyi bilendir.” (Nur Suresi, 35)

Birde eski Ahit’ten bir alıntı yapalım;

Eski Ahit'e göre zeytin, refahın ve bolluğun sembolüdür. Ve yalnız Eski Ahit değil, tüm kutsal kitaplarda zeytin ağacı; kutsallığın, bolluğun, adaletin, sağlığın, gururun, zaferin, refahın, bilgeliğin, aklın, arınmanın ve yeniden doğuşun, kısaca insanlık için en önemli erdem ve değerlerin sembolüdür.

Dini kitaplarda bile kutsal meyve diye tabir edilen zeytin bizim ülkemizde gözünü kar hırsı bürümüş, sömürücüler tarafından yok edilir.

Zeytin ağaçları kesilmiş bir ana ağlayarak bağırıyordu; “Yok mu Allah’ım bizi kurtaracak” diye.

Bu yaşlı teyze ve yakınları AKP’nin sömürü düzeninin farkına varmadıkları sürece daha çok ağlayacaklardır.

Bu ağlayışlar ve haykırışlar sadece Soma’da değil, bu ülkenin her tarafında Erzurum’da, Trabzon’da, Tunceli’de, Antalya’da sürüp gidecek.

AKP mazlumların sesiyiz diyerek, dini duyguları sömürerek geldi oturdu milletin başına. Oysa AKP demek sömürü demektir, baskı demektir, zulüm demektir.

Antalya’nın dağları, ovaları, dereleri peşkeş çekiliyor gözlerimizin önünde tık yok.

Köylüsü, kentlisi, cahili, okumuşu kısacası bu topraklarda yaşayıp, bu topraklarda kökünü sürdürecek olanlar doğasına, yeşiline, akarsuyuna sahip çıkmadıkça, sermaye kar amacıyla bunları yok etmekten çekinmeyecektir.

Balkonda sigara içen üç, beş gence kalabalık içersinde bağırıp saygısızlar, utanmazlar diyen bir Cumhurbaşkanı, bir gecede yılların emeği olan altı bin zeytin ağacının kesilmesine karşı neden şarlamaz acaba?

O zeytin ağaçlarını kesenlere parmağını sallayıp hesabını vereceksiniz arkadaş demez hiç düşündünüz mü?

Her şeye ağlayan Bülent Arınç’ın hiç mi vicdanı sızlamaz bu katliama, neden çıkıp iki damla gözyaşı dökmez bu vahşete ve barbarlığa karşı?

Artık uyanmak zorundasınız size ait olanları korumak için mücadele etmelisiniz, gerekirse dövüşerek.

Ne diyordu zeytin ağaçları kesilen ana: “Yok mu Allah’ım bizi kurtaracak”

Allah akıl vermiş, fikir vermiş sana ait olanı sen kurtaracaksın yani direneceksin anam, bacım.

Oylarınla baltasına sap, dozerine benzin, baskısına ortak, değerlerinin yok edilmesine yardımcı olmayacaksın.