Yirmi Yıl Sonra Rio ve Tema

Nedense diyemiyorum, çünkü bilinen nedenlerle her yıl rutine bağlanmış olarak Brezilya’nın en fazla tanınan sahil kenti ve bir bakıma ülkenin sembolü Rio de Janerio tüm dünya basınının gündeminde mutlaka yer alır. Konu turizmdir, tanıtımdır, eğlencedir, karnavaldır vs.. Yani aslında Rio’nun gündemde yer almasının esas nedeni deniz, kıyı, renkli geleneksel etkinlikler gibi görünse de; gerçek amaç turizm ve onun sağladığı ekonomidir.

Oysaki Rio, küresel medya ve en az turizmciler kadar; dünyanın durumu ve insanlığın geleceği üzerine titreyen çevre ve doğa koruma gönüllüleri için de çok ama çok önemlidir. Bu önemi daha iyi anlamak için süreci bir bütün olarak ele almak ve 20 yıllık bir perspektif içinde değerlendirmek uygun olur. Bu kapsamda aşağıda verilen saptamalar önemlidir;

·         Buna göre Rio’nun önemi; 1992 yılında “Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma konferansı”nın Rio’da yapılmasından ziyade; küresel ölçekte Dünya liderlerinin yüksek katılımıyla gerçekleştirilen bir bakıma tüm ulusların çevrenin önemi üzerinde birleştiği,  insanların dolayısıyla ülkelerin ekosistemler üzerinde yarattığı tahribata karşı küresel düzeyde mücadele edilmesi gerektiği düşüncesinin ilk kez öne çıkmasından kaynaklanıyor.

·         “Yeryüzü” temalı  Rio Zirvesi küresel çevre hareketinin bir şemsiye altında toplanabileceği bilincinin somut olarak yaygınlaşmasına ve benimsenmesine  katkıda bulunmuştur.

·         Rio Zirvesi aynı zamanda sivil toplumun çevresel değerlerin korunması yönünde güçlü bir aktör olarak öne çıkmasına ortam hazırlaması bakımından da önemli olmuştur.

·         Rio Çevre Zirvesi’nin en somut ve imza koyan ülkeleri bağlayan, yükümlülük altına sokan önemli sonuçları da olmuştur. Bundan ikisi şöyledir;

a.   Sanayi ve karbondioksit gibi sera gazlarının diğer emisyonlarını hedefleyen 'İklim Değişikliği Sözleşmesi'nin imzalanması,

b.   Biyolojik çeşitliliğin sürdürülebilir kullanımının korunması hakkındaki ilk küresel anlaşma olan 'Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi'nin imzalanmasıdır. Bunların yanısıra ilgili alanlarda diğer bazı sözleşmeler de imzalanmıştır.  Özellikle Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi', hızla yaygınlaşmış ve yüksek katılım sağlanmıştır. Rio Konferansı sırasında 150'den fazla ülke anlaşmaya imza koymuş ve sonrasında bu sayı 175'e yükselmiştir.Türkiye ise sözleşmeyi Aralık 1996 tarihinde TBMM’de görüşmüş ve sözleşme yükümlülükleri kabul ederek onaylamıştır. Bu şekilde ülkemiz de sözleşmeye taraf olmuştur.

Bu yönüyle Rio Zirve Sözleşmesi küresel bir mutabakatı ifade etmekte ve insanlığın geleceği için hayati derecede önemli olan temel konuları kapsamaktadır. Buna göre sözleşme; biyo-çeşitliliğin korunması, biyo-çeşitliliği sağlayan ögelerin sürdürülebilir olarak kullanılması ve genetik kaynakların ticari ve diğer kullanımlarından doğan kazançların adaletli ve eşit bir yolla paylaşılması üzerinde küresel bir kabul ve yaptırım programını içermektedir.

20 YIL SONRA RİO

İlk Rio Zirvesinden 20 yıl sonra Haziran 2012 tarihinde “Geleceği İstiyorum” temasıyla yapılan zirvede; genel olarak gelecek 10 yıl boyunca ve belki de ötesinde uluslararası çevre ve kalkınma politikalarına ivme kazandırmak üzere ne tür fırsat ve reformlara ihtiyaç duyulduğu, yenilenebilir enerji ve yeşil ekonominin önemi, sürecin paydaşlarının yeşil ekonomi üzerine yapacakları girişimler sürdürülebilir gelişme için kurumsal çerçevenin oluşturulması ve kurumsallaşmanın sağlanması, yoksulluk ve çevre için mücadelede yenilikçi projelerin rolleri üzerinde durulmuştur.

Gönüllü kuruluş ve paydaşların yanında devlet başkanlarının da bulunduğu önemli toplantılar gerçekleştirilmiş, küresel içerikli mesajlar ortaya konulmuştur.

Rio toplantısıyla ilgili olarak konuyla ilgili çeşitli ulusal ve uluslararası paydaşlar, kendilerine özgü değerlendirmelerde bulunmakta ve toplantı üzerinde değerlendirmeler yapmaktadırlar. Bu kapsamda Rio-2012 toplantısının beklentileri karşılamaktan uzak olduğuna dönük önemli değerlendirmeler bulunmakta olduğunu da belirtmek gerekir.

Uluslararası ölçekte önemli bir paydaş olan Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 20 yıl sonra Rio Zirvesiyle ilgili ana mesaj olarak “Gelecekte açlığın olmadığı bir Dünya istiyoruz.”, üzerine kurmuştur.

Ulusal ölçekte Tema Vakfı 450 bin gönüllü üyesiyle Türkiye’nin en etkili çevre sivil toplum kuruluşlarının başında gelmektedir. Tema Vakfı bu noktaya 20 yıllık bir serüven sonucunda gelmiş olup, 2012 yılı için Tema Vakfı ise  “Toprak Yaşamdır.”, mesajını öne çıkarmıştır.

20 YIL SONRA TEMA

Genel olarak Tema Vakfı’nın kuruluşunun ve gelişme sürecinin Rio Zirvesi’yle bir şekilde aynı tarihlerde başladığı ve küresel çevre hareketlerinin gelişme ivmesinin yükseldiği bu dönemlerde Vakfın sahip olduğu kendisine özgü değer ve stratejilerle başarı kazandığı söylenebilir.  

Tema Vakfı, ilk Rio Zirvesinden birkaç ay sonra 11 Eylül 1992 tarihinde kurulmuştur. 20 yıllık serüveni başlatanların başında Karaca Arboretum'un kurucusu ve BM Çevre Ödülü sahibi Hayrettin Karaca ve Türk-Bağımsız Devletler Topluluğu İş Konseyleri Başkanı Nihat Gökyiğit bulunuyordu. Ayrıca 1980 yılında Hayrettin Karaca tarafından kurulan ve bizim de iki kez ziyaret ettiğimiz ve herkese de ziyaret etmesini önerdiğimiz bu canlı ağaç müzesi doğal kaynakların önemini ve ne büyük bir zenginlik olduğunu anlamak ve hissetmek bakımından önemli mesajlar vermektedir. Dolayısıyla Türkiye'nin ilk özel arboretumu olan Yalova’daki Karaca Arboretum deneyimi de Tema Vakfı’nın kuruluş düşüncesini desteklemiştir, denilebilir.

Genel olarak değerlendirildiğinde Tema Vakfı 1992-2012 döneminde bir Sivil Toplum Kuruluşu olarak önemli başarılar elde etmiştir. Bu başarılarını bu yıl; Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sekreteryası (UNCCD) tarafından ilk kez verilen "Land for Life " ödülünü alarak taçlandırmıştır. Bu ödül 20. kuruluş yılında kurucusu Sayın Hayrettin Karaca ( http://hayrettinkaraca-bbbv.blogspot.com/ ) ve arkadaşlarının oluşturduğu güçlü altyapı, öngörü ve vizyonunun bir sonucu olması yanında; bu başarı 450 bin gönüllüsüyle, gönüllü temsilcisiyle, gönüllü danışman ve bilim kurulu üyeleriyle elde edilmiştir ve aslında bu sonuç; ekip olma ve gönül birliği içinde çalışmayla bilim ve profesyonelliği birleştirmenin sinerjisidir. Bu anlamda gönüllülüğün doğru planlama ve stratejiyle yönetildiğinde ne kadar önemli bir güç ve değer olduğu bu ödül ile bir kez daha kanıtlanmış oldu, denilebilir.

Bu özellikleriyle Tema Vakfı ulusal yanında küresel ölçekteki tüm gelişmeleri izlemekte, sorunları kamuoyuyla paylaşmakta ve çözüm önerileri sunmaktadır. Yapılan etkinlikler içerisinde yer almakta,  yapılan etkinlikler üzerinde mevcut ekibiyle değerlendirmeler yapmaktadır. Bu değerlendirmelerden biri de Rio Zirvesiyle ilgili. Buna göre Tema Vakfı Rio 2012 Zirvesinin başarısız olduğunu, hatta1992 yılında gerçekleşen Rio Zirvesi’nden bu yana bir arpa boyu yol gidilmediğini ve daha da kötüsüne doğru hızla yol alındığına yönelik değerlendirmeler de bulunuyor. Ve insanlığın, 20 yıl önce Rio’da verilen ev ödevlerini yapmadığını, sınırsız tüketim anlayışıyla ölüme davetiye çıkarırcasına ekonomik büyümeye odaklandığını, birbirine görünmez iplerle bağlı doğal ekosistemlerin her gün bir başka parçasının koptuğunu, daha doğmamış çocuklar bile gelecekte topraksız, susuz, gıdasız, orman yerine betonların yükseldiği ‘kirli’ bir dünyada yaşamaya mahkûm edildiğini, bildiriyor. Yine Zirve sonunda Devletlerin bir kez daha “bir şeylerin yapılması gerektiğini” belirttiklerini, bu kapsamda 50 defa “cesaretlendiriyoruz”, 99 defa “destekliyoruz” ve yalnızca 5 defa “yapacağız” fiillerinin kullanıldığı belirtilerek; Rio 20 Zirvesi Sonuç Bildirgesinin bir kağıt parçası olmaktan öteye gidemediği ifade ediliyor.

Ne kadar başarılı yada başarısız olduğu tartışılsa da küresel ölçekte ilgili tüm paydaşların ve devlet yöneticilerinin de katıldığı bu tür zirvelerin, en azından kamuoyu oluşturmak ve kamuoyunu harekete geçirmek bakımından önemli olduğu gerçeğini de dikkate almak ve alınan karaların hayata geçirilmesi yönünde takipçi olmak gerekiyor.

“Toprak Yaşamdır” sloganıyla 20. yaşını kutlayan TEMA Vakfı’nı sivil inisiyatifin gücünü ortaya koyma ve yaşatmadaki kararlığı ve yalnızca ulusal değil küresel ölçekteki etki ve değerlendirmeleriyle insanlığa ışık tutan saptamaları ve yol gösterici tavrı nedeniyle kutluyorum.

Dünya ve insanlığın geleceği için yola çıkanları, destek veren özel ve kamu kuruluşlarını, toplum yararı için iyi niyetle başlatılmış bu ve benzer girişimlerin gönüllülerini ve kısaca doğa ve çevre korumaya yönelik duyarlılıkları nedeniyle sürece dahil olan herkesi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Prof. Dr. Orhan Özçatalbaş

Tema Vakfı Bilim Kurulu Üyesi

 

Kaynaklar

Anonim, 2012a, Biyoçesitlilik: Yasal Araçlar, http://www.coastlearn.org/tr/ bio/legislation.htm (Erişim:29.06.2012).

Anonim, 2012b, Earth Summit 2012, Vision, Cooperation, Transformation.  Stakeholder Forum 20-22 June 2012,  http://www.earthsummit2012.org/ (Erişim:29.06.2012).

Özçatalbaş,O., 2010, Tehlikeli Gidiş. http://www.antalyabugun.com/index.php?page= makale&MID=10190 , (Erişim:27.06.2012). 

TEMA,2012. Rio+20 Zirvesi Başarısız Oldu, Dünyayı Birlikte Kurtaralım! http://www.tema.org.tr/SayfaBilesenleri/TemaHaberArsivi.aspx?id=392, (Erişim:27.06.2012).

UN, 1992. Earth Summit Agenda 21, United Nations Conference on Environment & Development Rio de Janerio, Brazil, 3 to 14 June 1992.

UNCSD,2012, Rio 2012Twenty Years of Sustainability Policies -Now Put into Practice? Editors: M.Beisheim and S.Dröge. ISSN 1863-1053. Berlin.

Yayın Tarihi
02.07.2012
Bu makale 13148 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Yorumsuz... Akademik yazılara ve yayınlara verilen önem artmalı, ancak ne kadar arttığı tartısılır. Sadece günceli yazmak, güncele saplanmak çerez gibidir, geçici haz verir ama sağlıklı değildir. Oysaki sorun çözme ve yenilik ve teknoloji geliştirme üzerine odaklanmak gerekir. Bilimi yükselen değer yapmadığınızda bireysel ve subjektif kaygılarla arka planlara ittiğinizde, olacak bellidir. Bilimin B'si düşer Film olur. Filim ise hayattan kopuş, hayale teslim olmaktır. Hiç bir bilim insanı için bu bekelenen ve özlenen değildir... Bilimsel çalışmalardan toplumun üst düzeyde yararlanması için subjektif kaygıları bir kenara atmak zorundayız. Saygıyla.

Orhan Ozcatalbas 06.07.2012

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!