DÜN-BUGÜN-YARIN

Yaşatarak Koru,Koruyarak Yaşa…

Kültürel ve tarihi değerlerimizi korumak, bunların kuşaktan kuşağa aktarılmasını sağlamak kuşkusuz çok önemli bir unsurdur.

 

Bu tür değerlerimizin yerlerine yenilerini koymak imkansız olduğuna göre bunların ne kadar önemli olduklarının bilincine varıp bu bilinçle onlara yaklaşarak onları yaşatarak korumalıyız düşüncesi çağdaş dünyanın kullandığı yeni bir metod haline gelmiştir.

 

Bir tarihi eseri dikenli teller arasına alıp onu insanlardan uzak tutup kaderine terk etmek artık gelişen dünyamızda geride kalan gülünç bir tekniktir.

 

Çünkü bu yöntemle yapılan çalışmaların ne topluma ne de esere bir faydası vardır. Bu, eseri ya da kültürel mirası, toplumdan soyutlamaktan başka bir anlama gelmez. Ne kadar geçmişten kalsa da toplumla bağdaşma yolları kesilmiş bir miras çürümeye, anlaşılamadığı için terk edilmeye mahkum kalacaktır.

 

Bu teknik yerine yapılması gereken şey bunu topluma anlatmak toplumla barıştırmak, toplumun yaşam alanlarının içerisine yerleştirmektir.

 

Yaşatılan bir eser toplum tarafından daha iyi bellenecek, yaşam alanlarında kendini ifade edecek ve farkında olmadan korunmuş olacaktır. Bu anlamda eser ile toplum arasında kazan ve kazan ilişkisi kurulmuş olacak iki unsur da bundan fayda sağlayacaktır.

 

 Dünyadaki örneklere bakarsak artık bir çok kültürel mirasın bu yolla korunduğunu görürüz. Özellikle İtalya bu konuda epeyce ileri gitmiş bir ülkedir. 

 

Kent meydanında bir çalışma sırasında ortaya çıkan eski yapı temelleri dikenli teller arasına alınıp kaderine terk edilmekten çok,  iyi bir projeyle korunmuş, hem kentin merkezinde bir cazibe alanı yaratılmış ve kuşaktan kuşağa aktarılması sağlanmıştır.

 

İspanya ve Fransa gibi ülkelerde de bu örnekleri görmemiz mümkündür.

 

Dinamik olan her şey çevresinde yarattığı enerji ile kendi döngüsünü devam ettirecek güce kavuşur mantığıyla yaklaşılması gereken tarihi eserlerimizin daha çok korunması için yaşayan birer dinamik haline getirilmesi gerekmektedir.

 

 Bunun için de toplum olarak tarihe esere ya da kültürel mirasa bakış açımızı değiştirmemiz gerekir.

 

Tarihi esere eski bir taş parçası gözüyle bakan zihniyet çok geride kalmış ve bu zihniyette olan toplumlar giderek kültürlerine yabancılaşmaya başlamışlardır.

 

 İnsanoğlunun yarattığı maddi manevi her şey olan kültür, yine insanoğlunun faydası için kullanılmalı, insan kendisine, nereden gelip nereye gittiğini sorusunu sürekli sormalıdır.

 

Bu sorgulama sonucunda kültürel mirasımız ve tarihi eserlerimiz toplum için daha önemli hale gelecek ve daha uzun ömürlü olup gelecek kuşaklarımıza gururla aktarılacaktır.

 

Yaşatarak korumak, koruyarak yaşamak dileğiyle…..

Saygılarımla

 

 

Onur NUGAY

  Arkeolog

Yayın Tarihi
22.06.2009
Bu makale 8661 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Kurtlar sofrasında kuzu TÜRKİYEM Türkiye’m Kurtlar cakaLlar sofrasında Bir küçük kuzu Parçalanıyor Kimi ucuz işgücüne Kimi madenlerine (Altın+Bor,uzay sanayi,yeni silahlarda + Uranyum, nükleer enerjide V.S.) Kimi verimli topraklarına Kimi stratejik kıymetine Daha nelerine, nelerine Göz koymuşlar Doymaz aç köpekler Türkî’ye mi Kaşık, kaşık yemeye çalışıyorlar

gülçin kaçar 24.06.2009

slm onur, aslında çok haklısın. keşke biz de italya gibi senin dediklerini uygulayabilen bir ülke olsak... ama tarihimiz dikenli tellerle koruma altında iken bile onlara zarar veren o kadar çok insan varki... inşallah bizler de toplum olarak birgün koruyarak yaşamayı öğrenebiliriz... eline yüreğine sağlık...

orhan aydemir 22.06.2009

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!