SUBAŞININ BAKIŞI

Yargı Halkın Gündeminde

Hrant Dink kararı büyük tepki çekti ve yargı ilk kez bu derece halkın gündemine oturdu.

 Hrant Dink’de; Yıllar önce, Atatürk’ün manevi kızı Sabiha Gökçen için ‘Ermeni asıllı, devşirilen kızlardandır’ dediğinde gündeme oturtulmuştu. O dönemde, Genel Kurmayın sert çıkışı, ardından basında olayın köpürtülmesi ve bir yazısında da, Türklüğe hakaret ettiğine dair yargı kararı, ona, ölüme giden yolu hazırlamıştı. Kaldı ki o yazısında hakaret yoktu. İki halka, düşmanlıkları yok etmenin yollarını kendince anlatmaya çalışıyordu. 

Hrant Dink; Ermeni yurttaşları düşman gören ve topraklarımızda gözü var diyenlere; “Evet topraklarınızda gözüm var. Ama öldüğümde mezar yeri için… “Başka vatanım yok ki” demişti.   

Ele geçirilen darbe planlarında, tanınmış kişiler ve gayrimüslim yurttaşlara karşı ses getirecek sansasyonel operasyonlardan söz ediliyordu. Trabzon’da, Rahip Santaro cinayeti, Malatya’da boğazı kesilen gençler hatta Danıştay saldırısı bile bu çerçevede görülmüşken, Hrant Dink cinayetinde örgüt bağlantısı yok denmesi  vicdanlara sığmamıştır. Kararı veren yargıcın ve ardından siyasetçilerin yorumları da ibretlik. Yargı kararları içe sinmediğinde onun yargısı bunun yargısı gibi suçlamalar kimsenin işine yaramaz, sorunların çözümünü aramaktan uzaklaştırır. Hükümet kanadının da Hrant Dink ve Uludere operasyonlarında yavaş kaldıkları bir gerçek…   

Eskiden, Asker ve sivil,  yüksek bürokrasinin önemli bir kesimi, halkı hizaya sokmak ve yönetmek hevesindeydiler. Bu gün ise halk yeterince görevini yapmayan herkese karşı tepkili… Hak aramanın yollarını arıyor sorguluyor… Bu gün roller değişmiş gibi… Halk Askerini, Yargısını, görevinde kusur işleyenleri hizaya sokmaya çalışıyor. Çeki düzen verilmesini istiyor.

Hükümet halkın değişim isteğine uygun hareket ettiği ölçüde destek alıyor. Eğer bu isteğin gerisinde kalırsa desteğin azalacağında kuşku yok.

Hırant Dink kararından sonra halk sokaklara döküldü. Bunu yargıya karşı ilk kez görüyoruz. Bu tepkiler Yargı için önemli bir uyarı… Ayrıca farklı kesimlere karşı devletin bakış açısına, uygulama ve eylemlerine de tepki gibi…

Geçmişte İstiklal Mahkemeleri de dahil Yassı ada mahkemeleri ile yüksek yargının kararlarının, hukuk adına utanç duyulacak olanları az değildir. 

Güven veren bir yargı ile Devletin ve rejimin aksayan birçok yönü kendiliğinden düzelir. Geldiğimiz noktada Adalet ve yargı reformları kaçınılmaz olmuştur. Ayrıca hukuk kurallarının da normalleşmesi gerekiyor. Hep bizim özel konumumuz gerekçe gösterilir, iç ve dış düşmanlar tehdidinden söz edilir ve bu telkinlerle yasalarımız sorunlu hale getirilirdi. Oysa hukukun, evrenselleşmesi gerekiyor.

AİHM kararlarında en çok ceza alan ülkelerin başında Türkiye geliyor… Bundan ders çıkarmadık. Sorunları halının altına süpürdük ve görmezden geldik. Geldiğimiz noktada halk tepki vermeye başladı.  Bundan sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı çok açık.    

  Yeni Yargıtay Başkanının konuşması da hoştu. Shekspir’den bir alıntı ile yargıçlara sesleniyordu,  “mutlu olmak için beklentilerinizi düşük tutun, gülümseyin” diyordu. Oysa eskiden rejimin tehdit altında olduğu sıkça tekrar edilir, uçurumun kenarındaki Türkiye için özel yasalar ve önlemler alınması gerektiği her daim vurgulanırdı…

Yayın Tarihi
24.01.2012
Bu makale 8173 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!