“Verinin yarattığı beka” ve Üçüncü Dünya Savaşı

Ülkemizde tarımsal üretim verilerinden değişik sanayi sektörlerine; üretilen verilerin eksikliği önemli sorunlarımızdan sadece biri.Günümüz dünyasında, cephede savaşanlar için “cephane” ne anlam taşıyorsa, kalkınma için de “veri”, aynı, hatta daha da ötesinde anlam taşıyor.

TÜİK, TOBB, TÜSİAD ve MÜSİAD yetkililerinin bulunduğu ortamlarda “dinamik envanter ve veri eksiklikleri” konusundaki kaygı ve korkularımı otuz yıla aşkın zaman kesitinde sürekli paylaşıyoruz.Veri sorunlarını gündeme getirdiğim ortamlarda, kimse “yanlış” olduğumu kanıtlamıyor. Sağlam ve inandırıcı gerekçelerle birisinin beni ikna etmesini bütün içtenliğimle bekliyorum.

Medyada, resmi kurumlardan ya da başka kanallardan rakamları derleyerek analiz edenlere çağrımı inatla tekrarlıyorum: Kullanılan rakamlaran nasıl hesap edildiğinin metotlarını belirtmeden yapılan analizlerin “yanıltıcı algı yaratma” olasılığı bir hayli yüksek. Veri namusuna özen göstermeyen anlayış, Şark kurnazlıklarına çanak tutar.

Verileri analiz eden; fizibilite raporları, kalkınma programları, kalkınma planları hazılayan, gazetelerde okuyucusunu veri-odaklı bilgilendirmeye çalışan, politik arenada yaptıklarıyla ve yapacaklarıyla ilgili halkı ikna etmek isteyen herkesin “verilerin yeterli olmasıyla” ilgili özeni olmalı.

Aç olduğu için ekmek çalan yaşı on sekizden küçük çocukları üç yıla mahkum eden bir toplumda, bilerek eksik verilerle algı oluşturan insanların sorumlulukları ve günahlarının ağırlığı nedir? Kendisine böyle bir ayna tutuş özgüveninden uzak, önüne gelen her veriyi alt alta sıralayan malumatfuruşların günahını varan siz düşünün!

Bütün sosyo-ekonomik kırılma dönemlerinde vasatlık ve sığlığın talebi artar. O talebin cazibesi selinde kapılarak, eksik verileri popülizm için kullanmak utanılması gereken tutumdur. Gerçek insanlık, toplumu geliştirecek olan zor yolu seçmektir; inancından geleneklere geliştirici olmayan anlayışların peşine takılmamaktır.

Verilenin derleniş metodunun, serilerin oluşturulma biçiminin ayrıntısını paylaşmadan, rakam-odaklı malumatfuruşluk yapmak, aldatıcıdır. Bilerek insanları aldatma etik davranışın neresinde durur?

Yaşadığımız bu ülkede, sözü olan ve sorumluluk taşıyan insanların, net bilginin en büyük değer kaynağı olduğunu bilerek, “sağlıklı veri seferberliği” için hemen harekete geçme sorumluluğu vardır.

Sağlıklı veri sorunu, ne TÜİK’e, ne de başka kurumlara bırakılamayacak kadar önemlidir. Veri hepimizin ortak sorumluluğudur. Veri, petrolün yerini alan, hatta yerini almanın çok ötesine geçen bir değer yaratma kaynağıdır.Sağlıklı veri olmaksızın gelecek planlanamaz. Geleceği inşa etmenin olmazsa olmazları olan net bilgi, etkin koordinasyon ve odaklanmanın ilk adımı sağlıklı veridir.

Veri konusunda, samimi cehaleti mahzur görme ile samimiyetsiz önyargıların peşinde sürüklenme arasında fark yoktur.

Ülkemin dinamik envanter ve sağlıklı veri sorununu onlarca yıldır çözememiş olmasının kendi payıma düşeninden utanıyorum.

Kalkınma, refah, yerlilik ve millilik, milli onuru koruma gibi kavramların illüzyonu ve popülizmi aşarak, ulusun geleceğini güven altına alacak ortak irade, ortak değer, ortak düşünce, ortak proje ve ortak kurumlar yaratması “ulusun veri ciddiyetine” bağlıdır.

Günümüzde veri, malumat, bilgi, anlama ve uygulama alanlarında “Üçüncü Dünya Savaşı” kızışıyor. Bu savaşı kazanmak ülkenin gerçek beka sorunudur. Gelin bekamızı bu pencereden bakarak da anlamaya çalışalım.

 

Yayın Tarihi
30.03.2018
Bu makale 851 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

ÇOK OKUNAN

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!