Vay limili

Yaşarken bizi şaşırtan ne çok neden olur.

Evimizde, apartmanımızda, sokağımızda, mahallemizde, kentimizde…

Şaşırdığımız olur:

“Vay be!” Dedirtir.

Ben o söze son zamanlarda:

-Vay limili! Diyorum.

Bazen güvendir güvesizliğe uğradığımızda. Bazen yanılmadır. Bazen de hiç ummadık bir anda o kemiksiz denen dilden dökülen sözcüklerdir yaralayan. Yaraların en acımasızıdır dil yarası. Hançer yarası iyileşir de dil yarası iyileşmezmiş. Ve hatta kabuk tutsun diye zamana bıraksanız da iyileşmeyendir.

Siyasi arenada mikrofonun önüne geçtiklerinde söylemleriyle vay limili dedirten liderler son günlerde en çok dikkat çeken.

Dünde söylediklerini o gün unutan ve gözlerini kocaltarak, en acımasız sözcükleri seçerek, sözün ilerisini gerisini tartmadan söyledikleri toplumsal hayatın içine fitili çekilmiş bir el bombası gibi düşüyor. Şaşırtanlar da oluyor sizi şaşırtmayıp da:

“Adamın tıyneti bu!” Diye düşündüren.

Ülkemiz bugün her an alev alacak bir coğrafyanın orta yerinde. Günlük hayatta insanlarımız mutsuz. Liyakatine uygun olmayan insanlar iş başında. Beceriksizliğin, ön görüsüzlüğün özeleştirisi sadece “kandırıldık” Sözcüğü bahanesinde.

Dünya siyasetinde güven yitirmeye devam ediyoruz. Kendimize çeki düzen vermek yerine hamaset içerikli nutuklarla iç politikada tutunmaya çalışıyoruz. Ve dünyanın gerçeklerinden hızla uzaklaşırken bizi her daim köşeye sıkıştırmaktan öteye gitmeyen Batı dünyasının ayak oyunu projelerinde rol kapmaya meyil ediyoruz.

Dün bacımızın örtüsü üzerinden yaptığımız siyasi lafazanlık bugün hain 15 Temmuz darbesi girişiminin içine çekiliyor. Birleştirici olmak, yüzde elliyi yüzde yüz kardeşlik birliği yapmak yerine öfkeyi, kini ön plana çıkarıyoruz.

Üretim ilişkilerimiz kan kaybediyor. İşsiz gençlerimiz giderek yoğunlaşıyor. Suriyeli sığınmacıların yurtlarına dönme politikasını barışa odaklamak yerine onlara nüfus cüzdanı dağıtarak politik getiri hesapları yapıyoruz. Ve bu kısır döngü acımasız biçimde çelişkileri keskinleştiriyor. Dikkatleri olması ve yapılması gereken alt yapı çalışmalarına çekerek asıl ülke sorunlarından uzaklaşıyoruz.

Demokratik anlamda davranış sergilemesi gereken liderler partizanca girişimlerle önümüzdeki ay yapılacak referandum oylamasına gölge düşürüyor. Bir zamanlar akil adam diye topluma lanse edilen şöhretler ortada yok. Bir görünüp kayboldular ve gelişen olaylar karşısında sus puslar.

Oysa:

“Yanlışlar ve haksızlıklar karşısında susanlar dilsiz şeytandır!” Sözünü hatırlamalılar.

Kısacası bir büyük sınav var karşımızda. Hak ve batılın belli olacağı…

Tek yapılacak şey dün ve bugünü iyi tahlil etmek.

Dün neler oldu? Bugün neler oluyor? Bunların geleceğe yansımaları ne olacak?

Ve lütfen!

Her kamera karşısına çıkan, elini mikrofon alan kitlelere öfkeyi ve kini çağrıştıran söylemlerden vazgeçelim.

O sözü:

“Vay limili!” Hayret sözünü söyletmeyelim.

Yayın Tarihi
09.03.2017
Bu makale 804 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

ÇOK OKUNAN

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!