Uyduruk tarihle uyduruk gençlik yetişir

 

                Dünyada eşi benzeri olmayan Türk’ün İstiklali uğruna neler yapabileceğini gösteren zaferdir Çanakkale.  Çanakkale’nin hurafeye, yalana, abartıya, bulutlara, sislere, rüyalara, kısaca sahteliklere ihtiyacı yoktur, kendi olağanüstüdür çünkü. Aşırı inançlılar bu olağanüstülüğe birçok ilahi anlamlar yükleyebilir, işaretler bulabilir, hurafeler uydurabilirler!

                Turgut Özakman’ın Çanakkale Savaşı’nı anlatan belgesel romanı “Diriliş Çanakkale 1915” adlı romanının önsözünden alıntı:

                “Çanakkale Zaferi’nin gerisindeki gerçeği ve Çanakkale üzerinden yapılan yobazlıkları öğrenmek için okumakta yarar var. Çanakkale hakkındaki ciddi, dürüst, saygıdeğer araştırmaların dışında üç tür yaklaşım var:

                Birincisi: Çanakkale’yi M.Kemal’siz, M.Kemal’i yok sayarak anlatmaya yeltenmiştir. Bu yaklaşımla yazılmış yazılar, bazı uyduruk kitap ve romanlar, ayrıca bu nitelikte CD’ler de var. Bu CD’ler öğrencilere, halka ücretsiz dağıtılıyormuş. Utandırıcı bir durum, Bile bile gerçeğe ihanet ediyor, tarihi kirletiyorlar. Bunları yazanların, yaptıranların kimler olduğu, amaçlarının ne olduğu, yaptıkları işin niteliğinden belli. Dünyanın bildiği, on binlerce belge ile kanıtlı gerçekleri değiştirmeye, çarpıtmaya cüret eden bu insanlar, ellerine fırsat geçse daha neler yaparlar? Bir gençlik yalanla dolanla yetiştirilip eğitilir mi? bu gençlikten kime hayır gelir? Allah bu güzel milleti ve ülkeyi cahilin, yalancının ve sahte tarihçinin şerrinden ve iktidarından korusun!

                İkincisi: Çanakkale’de M.Kemal’in rolünü küçültmeye çalışmak. Bu çizgide birkaç yazar var. Bunlar “Çanakkale’de M.Kemal yoktu” diyemiyorlar, bu kadar büyük bir yalanı göze alamıyorlar; ama M. Kemal’in Çanakkale Zaferi’ndeki rolünü bin dereden su getirerek, gülünç olmayı göze alarak küçültmeye, önemsizleştirme dikkatten kaçırmaya çalışıyorlar. Bunlar gerçeğe saygısız, maksatlı, bilgisiz, zavallı, küçük kalemler. Sahte tarihçilere ve onların karanlık amaçlarına hizmet ediyorlar.

                Üçüncüsü:  Çanakkale’yi bir mucizeler, kerametler sergisi halinde anlatmak. Bu hikâyelere bakılırsa Çanakkale savaşı askeri bir zafer değil. Komutanların, subayların ve Mehmetçikler’in önemli bir rolleri yok. Bunlara göre savaşı, komutanlar, dövüşenler, can verenler değil, ilahi, gizli güçler, veliler, erenler, dervişler kazanmış. Nusrat mayın gemisiyle dökülen 26 mayın ile ilgili uydurma hikâyelerin biride Mehmet Gençcan’ın “Çanakkale savaşlarından menkıbeler” adlı kitabında bulunuyor.(s.23 vd.) Bu kitapta Çanakkale Savaşı’na hiçbir güzellik, derinlik, yücelik, değer katmayan bir hayli uydurma hikâye, daha doğru deyişle hurafe var.

                 Bu kitabı kim yayımlamış dersiniz? 1990’da gençlik ve halk dizisinin 50. kitabı olarak, TC Kültür Bakanlığı! Dev Osmanlı Devleti’ni ilkelleştiren, çağdışı hale getiren, ölümüne yol açan, akla ve gerçeğe saygısız ortaçağ kafası işte bu. Bu kafanın TC Kültür Bakanlığı’nda da kendine yer edinebilmiş olması çok düşündürücü.

                Aynı hurafe biraz farklı olarak bir Gelibolu rehberinde de yer alıyor. (Talha Uğurluel “Çanakkale savaşları ve gezi rehberi). O müthiş 18 Mart deniz zaferi bir hurafeye indirgeniyor. Bu kitapta akla ziyan daha bir sürü hurafe, saptırılmış bilgiler var.

                 Benzer hurafeyi bir başka yazar da kitabına almış, gerçekmiş gibi yansıtıyor. Bu yazarın bir tarih öğretmeni olması durumu daha trajikleştiriyor.(Mustafa Turan, “destanlaşan Çanakkale”). Kitapta o kadar çok yanlış var ki düzeltmek için öyle bir kitap daha yazmak gerek. Bu hurafeye yer veren “Çanakkale zaferi ve adsız kahramanlar” adlı bir de CD var. CD’de birkaç doğru olayın yanında birçok hurafe de yer alıyor.

                Allah’ın yardım edeceğine, ettiğine inanmak, güvenmek başka şey, ettiğini kanıtlamak için böyle hikâyeler uydurmak başka şey.

                Müslüman Türk askeri, bir savaşta Allah’ın kendini koruyacağına, şehit olursa cennete gideceğine iman eder. Bu büyük bir kuvvettir. Çanakkale ruhunu oluşturan öğelerden biridir. Ama sırf imanla, duayla, niyazla, çalışmadan, askerlik açısından hak etmeden, savaş sanatının gereklerini yerine getirmeden zafer kazanılmayacağını da iyi bilir. Yüz binlerin boğuştuğu bir savaş birkaç mucize, birkaç hurafe, birkaç kahraman ve veli ile kazanılmaz; böyle büyük bir savaş ve zafer böyle masal gibi anlatılamaz. Böyle büyük bir zaferin arkasında inançla birlikte bilgi, kurmaylık, komutanlık, eğitim, disiplin, bilinç, yurtseverlik, kahramanlık, özveri ve bir milletin olduğunu görmemek demek, bir savaşın ne olduğunu hiç bilmemek ve Çanakkale zaferini de hiç anlamamak demektir. Bir savaş sırf iman ile dua ile kazanılsa Müslümanlar hiç yenilmezlerdi. Osmanlı iki yüz yıldır yeniliyordu. Çocuklarımızı çağın gereklerine göre yetiştirmeliyiz. Zavallı ırak bu konuda ders alınacak acı bir örnektir. Allah’ın bizim yalanlarımıza ihtiyacı yoktur! Böylesi rehberler, kitaplar Gelibolu’daki şehitlikler de satılıyor. Kafileler halinde çocuklar, gençler Gelibolu’ya getiriliyor, şehitlikler gezdirilirken özel rehberler genç beyinleri bu hurafelerle yıkıyorlar. Gerçek saklanıyor, M. Kemal adı bile ağızlara alınmıyor. Bu insancıklar Çanakkale Savaşı’yla ile ilgili gerçekler hakkında hiç bir şey öğrenmeden, hurafelerin yarattığı zihin bulanıklığı içinde Gelibolu’dan ayrılıyorlar. Gün gelecek bu bilgi ve kafayla Türkiye’yi yönetmeye heveslenecekler. Milli park yönetimi hiç bir önlem almıyor. Gelibolu bir sömürü alanı ve zevksiz bir panayır halindedir. O görkemli zafer, o kutsal toprak bunu hak etmiyor. Bu ve benzeri hikâyelerin bir teki bile savaş sırasında, savaş ertesinde, yakın zamanlara kadar herhangi bir anıda, araştırmada belgede, raporda, makalede, mektupta, haberde, söylentide yer almıyor. Hiçbirinin tanığı, duyanın yok. Halk muhayyilesi bir zaferi süslemek, yüceltmek için bazı olağanüstü hikâyeler yaratabilir. Bu tıpkı türkü yakmak gibi doğal, güzel masum bir şeydir. Bunlara menkıbe denilir. Gerçek olmadığı bilinir. Bu nedenle tarih kitaplarında yer almaz. Ancak edebiyat ve halkbilimi bakımından bir değer taşır. Ancak aktardığım bu örnekler, gerçek olmadığı gibi halk yaratısı menkıbe de değildir. Bunları uyduranlara göre Çanakkale askeri bir zafer değil, mucizeler sergisi. Askeri bir anlamı, değeri, yüceliği yok. Şehitler boşuna ölmüş. Askeri tarih kitapları boşuna yazılmış. Bu sahte menkıbeler, uyduruk hikâyeler Çanakkale zaferini basitleştiriyor, masallaştırıyor, gerçek olmaktan uzaklaştırıyor büyüklüğünü, anlamını zedeliyor kahramanların, milletin hakkını yiyor, daha önemlisi, zaferin, dirilişin gerçek nedenlerini örtbas ediyor. Hurafecilik Allah’la yetinmiyor, Çanakkale savaşına Hazret-i Peygamberi de katıyor. Hz. Peygamber 1915 yılında, Çanakkale savaşı sırasında türbedarının rüyasına girerek demiş ki: “ben şimdi Medine’de değilim. Çanakkale’deyim. Çok zor durumda olan asker evlatlarımı yalnız bırakmaya gönlüm razı olmadı. Şimdi onlara yardım ediyorum.” Bu da yetmiyor, Yazar Mehmet Gençcan “Çanakkale’ye Anadolu’dan alay alay, tabur tabur erenler, veliler ordusunun geldiğinizde ekliyor.   İnsanın sorası geliyor:  

Bir: Yüce Allah, Hz. Peygamber, erenler ve Veliler, iki yüzyıldan beri yenilip duran Osmanlı Devleti’ne ve ordularına neden böyle yardım etmediler? Rusya ile savaşlarda, hele Balkan Savaşı’nda acaba neden hiç yardımcı olmadılar? Sarıkamış’ta, Süveyş’te Filistin’de, Kudüs’te, Suriye’de, ırak’ta, Bağdat’ta, Musul’da niye hiç yardıma koşmadılar?  

 İki: Allah’ın taraf olduğu bir savaş 9 ay sürer mi? Yani İngilizler ve Fransızlar yüce Allah’a 9 ay kafa tutabilecek kadar güçlü müydüler? Bunu düşündürmek Allah’a saygısızlık, kudretine inançsızlık olmuyor mu? 

 Üç: Menkıbelerde anlatılan onca mucizeye rağmen, 3 yıl sonra yenildik, İngilizler ve Fransızlar 1918 Kasım'ında Gelibolu’yu Çanakkale’yi ve düşmanın ele geçirmemesi için yüz bine yakın şehit verdiğimiz İstanbul’u işgal ettiler. Hurafe beyni uyuşturur. Din de, gerçeği de masala çevirir. Uyduruk tarihle uyduruk gençlik yetişir. 

Yayın Tarihi
15.03.2016
Bu makale 2412 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!