Utanç Verici Endeksler

     Yolsuzluk, rüşvet, kara para aklama, hırsızlık, talan… Toplu ahlâki çöküntünün dört bileşeni… Kirlenme hızı ölçülemez hâle gelen ülke, uluslararası yolsuzluk ve rüşvet endekslerinde
artık “zirveye” oynuyor! Türkiye’nin geldiği nokta endekslere şöyle yansıyor:
     Uluslararası Şeffaflık Örgütü (UŞÖ)’nün yolsuzluk algı endeksinde ülkeler sıfır ile 100 puan arasında değerlendirilir. Sıfır veya sıfıra yaklaşan ülkeler en kirli, 100 veya 100’e yaklaşan ülkeler ise en temizler arasına  girer. Türkiye UŞÖ 2015 endeksinde 168 ülke arasında 42 puanla Senegal ve Romanya gibi ülkelerin altında 66’ıncı sırada.
     ABD merkezli iş ve teknoloji haberleri sitesi Business Insider da “yolsuzluğun en yaygın olduğu” OECD ülkelerini şeffaflık puanlarına göre sıralarken Türkiye’yi, 35 puanlı  Meksika’dan sonra ikinci sıraya koyuyor.
     Bununla da kalmıyor; TBMM’de iktidar milletvekillerinin oylarıyla örtülen 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmasını da katarak Türkiye’yi “Avrupa’daki en yozlaşmış ülke“ ilân ediyor. (Aktif Haber, 7.6.2016.)
     Hangi endekse baksan karşına iktidar gücü çevresinde halkalanmış siyasetçi-bürokrat-işadamı kılıklı çetelerin utanç verici, küçük düşürücü, itibar yıkıcı marifetleri çıkıyor.
   KİMİN UMURUNDA?
    Türkiye’nin uluslararası yolsuzluk, rüşvet karnesi bu kadar kötü. Hükümetlerin, ilgili devlet kurumlarının ilgisizliği ve duyarsızlığı bundan daha kötü.  UŞÖ Derneği Başkanı E. Oya Özarslan’ın 2015 yılı algı endeksini açıklarken yaptığı şu tespit durumu vahametini göstermeye yeter sanırım:
   “Yolsuzluk skandallarının  yargılanamadan kapanması ve yargılama sürecine yapılan müdahaleler ülkemizde ‘cezasızlık kültürünün” yerleşik hâle gelmesine ve yolsuzluk fiillerinin yargılanamayacağı algısına yol açmıştır.”
     “Bu, toplumsal yapıda öğrenilmiş çaresizlik benzeri bir hâl yaratmakta ve halk arasında yolsuzluğa karşı bir şey yapılamayacağı şeklinde olumsuz bir kanıya ve son aşamada duyarsızlık ve umursamazlığa yol açmaktadır.”
    Duyarsızlık ve umursamazlık…  Özarslan’ın “öğretilmiş çaresizlik” vurgusunu da aşan bir olgu.  Bence birey, vatandaş, millet bilinci gevşetildikçe “ahalileşme” hızı artan bir toplum ortalamasının içine düştüğü kaçınılmaz davranış biçimi.
    Türkiye’yi özellikle 1980’li yıllarından itibaren iktidar olarak yöneten siyasi kadrolar kanun, hukuk, yargı  kavramlarının canına okuyarak; birbirlerinin yolsuz usulsüz işlerini karşılıklı destekle meclis komisyonlarında kapatarak; ekonomik, malî kuruluşları ve ilişkileri “mafya müdahalelerine” kadar açık hâle getirerek, toplumun bu seviyeye düşmesinde belirleyici rol oynadılar.          
 
EYLEM PLANI ÇÖPLÜĞÜ
     Endeksler, Türkiye’nin yolsuzlukla mücadele konusunda son  21 yıldır yerinde saydığını gösteriyor. Bu 21 yılın 14’ünde AKP var. 2003 yılından itibaren altıncı hükümeti işbaşında. İlk beş hükümetin programında Avrupa Birliği’nin de zorlamasıyla yolsuzlukla mücadele vaadi az çok yer alıyor. Ama lâf çok,  eylem planlarına rağmen yapılmış herhangi bir iş yok!
    Bu konuda son eylem planı, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun kurduğu yedinci AKP Hükümeti döneminde yapıldı. Ancak, Davutoğlu’nun 29 Nisan 2016’da kamuoyuna açıkladığı, komisyon, yürütme kurulu, izleme grubu gibi organlar kurulmasını öngören  plan, koltuğunu beklemediği anda parti darbesiyle yitirmesi sonucu rafa kaldırıldı.
    Hoş, bu plan rafa kaldırılmasaydı değişen bir şey olmayacaktı. Çünkü, 2010 yılında hazırlanan ilk eylem planıyla hedeflenen 28 maddenin altısı dışında herhangi bir sonuç  alınamamış. Başbakan Binali Yıldırım’ın kurduğu sekizinci AKP Hükümetinin programında ise yolsuzlukla mücadele ve eylem planı gibi hedeflerin lâfı bile edilmiyor.

Yayın Tarihi
19.07.2017
Bu makale 1032 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!