Ulusalcı mı? Milliyetçi mi Olmalıyız? (*)

         Bu nasıl bir bilgi birikimidir?

         Bu nasıl bir uygarlık haykırışıdır?

Dünya ulusları içinde var oluşumuzun binlerce yıllık kökenine, aşağılanan, hor görülen, yok sayılan Türk insanının ve kültürünün var oluş kavgasına böylesine bilimsel bir incelemeyle Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu felsefesinin ırkçılığın tam tersi olduğuna ilişkin bir “El Cevap”tır bu kitap…

Fakat daha da önemlisi ulusalcı/milliyetçi tartışması sırasında gümbürtüye gitmekte olan laiklik ilkesidir. Bu konuda beni çok etkileyen bir bölümü aşağıya alarak bitirmek istiyorum bu yazıyı:

“Türk Hukuk Kurumu’nun 32 yıl başkanlığını yapan ve Atatürkçü Düşünce Derneği’nin Kurucu Genel Başkanı Prof. Dr. Muammer Aksoy; 31 Ocak 1990 günü, Emin Çölaşan’la yaptığı söyleşiden birkaç saat sonra öldürüldü.

         Bu son söyleşisinde, Emin Çölaşan’ın ‘Türkiye’de laikliğin en büyük düşmanı sizce kimdir?’ sorusunu şöyle cevaplandırıyor Muammer Aksoy:

         ‘Laiklik düşmanı denilince zannediliyor ki bunlar sadece ortaçağ zihniyetine sahip olan fanatik, gerici insanlardır. Bunlar elbette var ve bunlardan çok yararlanılıyor.

         Ama bunun yanında gerek laikliğin tehlikeye düşmesi ve gerekse irtica hareketlerinin büyük boyutlara ulaşmasında ikinci büyük grup, siyaset adamlarıdır. Yani inanın, böyle bir şeyin irtica hareketlerinin doğru olmadığını onlar da biliyor. Fakat bile bile, sırf oy alabilmek için bu doğrultuda hareket ediyorlar. Parsa toplamak için…    

        Üçüncü bir grup var ki, bunu da mutlaka bilmek zorundayız… Dış güçler. Dış ekonomik ve siyasal güçler. Bunlar başta Suudi Arabistan olmak üzere bazı Arap ülkeleri… Çünkü kendilerinde şeriat düzeni var. O düzeni korumak zorundalar. Burada Türkiye’nin laik bir devlet, ileri bir toplum olması, onlar için bir çıbandır. Bu çıbandan kurtulmak için, Türkiye’de de şeriat düzeni kurulması için çalışıyorlar. Suudi Arabistan ve İran… Kendi düzenlerini koruyabilmek için, bizde de aynı şeriat düzeninin kurulmasını istiyorlar.

        Dördüncüsü ise ekonomik güçler… Dışta Amerika ve Suudi Arabistan’da petrol kokan sermaye… O petrol kokan sermaye de Türkiye’de demokratik hürriyetçi, çağdaş ve akılcı bir düzeni istemiyor ve bu yüzden şeriatçıları kışkırtıyor. Bu uçlar zaten mevcut iken şimdi bizi üzen şey, en mükemmel ve en enerjik düşünebilen bazı arkadaşlarımız bile hürriyet adına hürriyetlerin ortadan kaldırılmasını savunuyorlar. Ve sanki Türkiye’de laiklik ilkesi çok kolay kabul edilebilmiş gibi bunu tehlikeye atmayı göze alıyorlar ve diyorlar ki ‘163. Madde kaldırılsın…’ Onlar da belki farkına varmadan, laiklik ilkesini arkadan hançerliyorlar. Bu ilke Atatürk’ün her şeyi dikkatle hesap ederek, son derece temkinli hareket etmesi sayesinde kazanıldı. Şunu burada açıkça hatırlatıyorum bu ilerici arkadaşlarımıza…

        Laiklik bir defa elden gitti mi, bir daha gelmez. Gelir ama nasıl gelir?

        Demokrasinin ortadan kaldırılmasıyla gelir. Zaten on senede bir demokrasiyi karaya oturtan bir toplumuz. Bir de demokrasimiz yine karaya otursun diye şeriat kavgalarına izin vereceğiz, öyle mi?... Biz diyoruz ki Emin Bey…

        Akılcı, bilimci, çağdaş ve uygar olan, ilerici kesim en az orta çağcı olanlar ve Türk toplumunu birtakım dogmalara mıhlayıp çağdışı kalmaya mahkûm edenler kadar cesur ve özveri sahibi olmadıkça, Türk toplumu kurtulamaz.

        Son bir cümle söyleyeyim mi?...Son bir cümle…Türkiye, bugün laikliği kabul etti. O sayede demokrasiye ve hürriyetlere gitti sonunda… Eğer laiklik esas kabul edilmeseydi, bunların hiçbiri gelemezdi. Demokrasinin kısıtlı olması ve hatta bir süre için askıya alınması bile ileride demokrasinin yeniden gelmesine veya tam olarak gelmesine engel olmaz. Ama laiklik askıya alınırsa, bir daha ne demokrasi olur, ne de hürriyetler olur. İşte laiklik sayesindedir ki, Atatürk sonradan çoğulcu demokrasinin gelebilmesini sağlamıştır. O sağlanmasaydı, gelemezdi.”(**)

        Bir bilgi hazinesi bu kitap!

        Dikkatinize sunmak istediğim birçok alıntı var ama içeriğinde Atatürk Milliyetçiliğinden, Mustafa Kemal Gibi Düşünmek, Türkiye Azınlıkların Cennetidir, Laik Bir Türkçü Nihal Atsız, Yeşil Kuşak Projesi’nden Amerikan İslam Sentezi’ne, Türkeş Yaşasaydı’dan Batıya Doğudan Da Gidilir, Ecevit Kullanılan Adam Olmayı Kabul Etmemişti, Milliyetçi Bir Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş‘tan Mehmet Akif Yobazları Sevmezdi’den Devrimci Anayasa’ya, Celal Bayar Günümüze Işık Tutuyor’dan Altı Ok’un Yorumu Nasıl Yapılmalıdır, Kimlere Vatan Haini Denir’ den Onursuz Ulus Olduk’a, Dağ Başını Duman Almış’tan Atatürk Çetecilik Yaşmış mıdır?’a, Elleri En Temiz Devlet Türkiye Cumhuriyeti’dir ve Azınlık ve Federasyon Terimleri Hakkında Bilmemiz Gerekenler’ den Belçika Modeli’ ne Ulus Devletimizi Parçalama Projesinden Gerçek Bir Milliyetçi: Mahmut Esat Bozkurt’tan Milliyetçiliği Unutturulan Şair: Yahya Kemal Beyatlı’ya, Atatürk’ü Doğru Anlamak, Atatürk Başyazarımızdır’a kadar başlıklarda en merak ettiğimiz konulara öylesine dokunuyor ki “işte bu kafamdaki sorunun cevabı!” diye bağırmak gelecek içinizden…

        Okumak, bilgilenmenin temelidir.

        Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak aymazlıktır.

        Toplumların çağdaşlığı; ne kadar cep telefonu kullandıklarına, çağdaş iletişimi ne kadar kullandıklarına kadar bir dizi temel konuya bağlı olsa da en önemli ölçüt yılda kişi başına yazılan ve okunan kitap sayısıdır…

       

(*)Ulusalcı mı, Milliyetçi mi olmalıyız? Vural Savaş, Bilgi Yayınevi 2014

(**)AGE S:125-126.

Yayın Tarihi
05.12.2014
Bu makale 1335 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!