HAVADAN SUDAN

Ulaşımda Kilit Şerit Genişliği

Sanıyorum sayın Hasan Subaşının ilk dönemiydi. O Antalya Belediye Başkanı ben de Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Antalya Şubesi başkanıydım. Ulaşım o zamanlarda da önemli gündem maddelerimizden biriydi. İki konuyu çok net hatırlıyorum. Biri, Akdeniz’in etkisini Kepeze kadar götüren Dumlupınar Bulvarı. Diğeri ise Akdeniz ile müze, 100. Yıl Caddesi. Mevlana Kavşağı, Işıklar Caddesi Güney ucu arasında kalan alanın yaya alanı olarak tanımlanması.

O tarihlerde müze batısında ve Işıklar Caddesi güneydoğusunda önemli bir yerleşimin olmadığını hatırlayınız. Dumlupınar Bulvarı’nın, bu iki alana örnek olur, Akdeniz’in kentin içlerinde de hissedilmesini sağlayabilir düşüncesiyle, yürüyüş, bisiklet parkurları ve uygun ağaç türleriyle donatılmış bir projesini Belediye Başkanımıza sunmuştuk. Arşivlerde beklemededir. Bu gün ne Konyaaltı’nda ve ne de Lara da Akdeniz’i kentin derinliklerine taşıyabilen Dumlupınar benzeri bir bulvara rastlayamıyorsanız, nedeni budur.

100. yıl güneyinin yaya alanı olarak planlanmasının ardındaki temel düşünce kentlerin araçlarla işgalinin önüne geçmek, ulaşımda yürümeyi ön plana çıkarmak, kente bir başka açıdan bakmayı zorlamaktı. Başarabilmiş olsaydık ya da daha doğru bir ifade ile, meramımızı anlatabilseydik bu gün çok farklı bir Antalya’da yaşıyor olacaktık. Daha az stresli, daha dingin ve daha sağlıklı. Yürümeyi ve ona ilişkin tüm kültürü geliştirmeden bisikleti kente kabul ettirebilmek olası değildir.

O dönem sayın belediye başkanımız kent merkezinde otopark sıkıntısı olduğundan, bu sorunun bir an önce çözüme kavuşturulması gerektiğinden söz ediyordu. Ve tanıdığım pek çok kanaat önderi de bu görüşü destekliyordu. Bu makul görünen istek aslında kenti yaya (ki insandırlar) değil araba merkezli görme ve algılamanın açığa vurulması, kentin otomobiller tarafından istila edilmesinin ilk adımıdır. Kent içinde ve özellikle kent merkezinde  yaratılacak her park alanı kente araçla gelme davetiyesi anlamı taşır.

Ulaşım şurasında bu konulara değinen oldu mu? Bilemiyorum. Değinilmediğini sandığım bir başka konu şerit genişliğidir. Kent içindeki ana ve tali yollar için belirlenmiş bir şerit genişliği standardımız var mıdır. Gözlemlerim, yaşadıklarım bana bu çok önemli konunun gözden kaçtığını söylüyor. Dikkat edin, ikişer şeritli bölünmüş bir yolda üç hatta bazen dört aracı yan yana görebilirsiniz. Trafik kargaşasının ve kazalarının önemli nedenlerinden biri budur. Oysa iki şeritli bir yolda (tek yön) şerit genişliği üç aracın yan yana gelmesine izin vermeyecek genişlikte belirlenmeli ve bu genişlik kent içindeki tüm yollarda ve özellikle de kavşaklarda standart olmalıdır. Trafik düzenini sağlamanın öncelikli gereğidir bu. Gelişmiş ülkelerde yapılan çalışmalar şerit genişledikçe trafikteki hızın, kaza riskinin önemli oranda arttığını ortaya koymuştur. Yüzüncü Yıl Bulvarı gibi ana arterlerde sıklıkla yaşanan kazaların temel nedeni şerit genişliği ve standardı üzerinde kafa yorulmamış olmasının sonucudur. Yasal olup olmamasından bağımsız olarak, yol kenarında araçların park etmesi durumunda araçlar şeritlerden birinin bir bölümünü (emniyet şeridi, su oluğu da dahil) işgal ediyorlar. Bu durumda iki aracın geçebileceği genişlikteki fiili yolun şerit çizgisi anlamını yitirmekte trafiği yönlendirici, düzenleyici işlevi ortadan kalkmaktadır.  Bu çizginin fiili duruma uygun olarak yenilenmesi zorunluluğu vardır. aynı güzergahta bazı şeritlerin genişliklerinin metrelerce değişmesi, özellikle sol sınır şeridinin kolaylıkla aşılabilir oluşu çok ciddi sıkıntılara ve kazalara neden olabilmektedir. Her gün kullandığımız yollara bu açıdan bakıldığında aksaklıklar kolaylıkla fark edilebilecektir.

Şerit genişliği farkında olmadığımız ancak son derecede önemli ve kapsamlı bir konudur.

Şuranın ilgi alanına giremeyeceğini düşündüğüm bir başka basit konu da başta taksi şoförleri olmak üzere, belediye ve halk otobüsü şoförlerin kurallara uymaları konusunda etkin eğitim ve denetimlerinin yapılmasıdır. Kurallara uymayan uymamakta ısrar eden bu tür şoförlerin ruhsatlarının  ya da çalışma belgelerinin iptal edilmesi caydırıcı bir işlev yerine getirebilir. Başta mülki amirler olmak üzere tüm resmi kurum şoförlerinin de bu kapsamda değerlendirilmesi zorunluluğu vardır.

Mesele ulaşımda kurallara uyulduğunda trafiğin daha güvenli ve hızlı aktığının, yaşamın daha keyifli hale geldiğinin kentlilere somut olarak yaşatılmasıdır.

Gerisi kendiliğinden gelir.

Yayın Tarihi
29.02.2020
Bu makale 1547 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!