Turizm bu, din bu!

Turizmin, özellikle kitle turizminin bir ülkede gelişebilmesi ve sürdürülebilir olması, güven duygusuna dayanır. Bu duygunun temelinde, o ülke demokrasisinin gelişmişliği yatar. İnsan haklarının sonuna kadar kullanıldığı ülkelere gelen ziyaretçiler, sosyal ilişkilerinin tümünde bir uyum ve anlayış içinde olan ülkelerde tatil yapmayı tercih ederler. Bu uyum ve anlayış dinsel yapıda da aranır. Özgürlük ve karşılıklı toleransın var olduğu her ülkede turizm gelişir ve sürdürülebilir. Demokrasi karşıtı olan bütün rejimlerde, ismi ne olursa olsun, turizmin gerçek varlığını göstermesi düşünülemez.

Yukarıda belirttiğim, turizmin sürdürülebilir koşulu olan demokrasi anlayışı açısından, bizim turizmciler, dini özgürlükleri nasıl algılıyorlar? Öncelikle belirtmeliyim ki Türkiye’nin aydınlık yüzü olan turizmciler dini özgürlüklerin kullanılmasını, prensip olarak kabul ederler. Her dinin mensuplarını ağırlarken, din olgusunun her insan hayatında ne kadar büyük yer tutuğunu bilirler. Bir turizmci, Yahudi’nin, Hıristiyan’ın, Budist’in, Müslüman’ın her birinin ne yiyip ne içeceğini, hangi gün, hangi olay ile bağlantısının olduğu sadece genel çerçevede değil, detayı ile bilerek, kusursuz hizmete erişeceğini bilir. İnsanın yüce bir duygusu olan dine olan saygı, misafir memnuniyeti açısından da önemlidir.

Yabancı müşteri profilimiz içinde, ön sıralarda Hıristiyanlar, Yahudiler ve Budistler ile birlikte son yıllarda artmaya başlayan Müslüman ziyaretçilerimiz bulunuyor. Turizmciler müşterilerini hep ülke ve millet  bazlı, analiz ederler. Bu kural, milletlerin karakterlerinin önemsenmesidir . Kuşkusuz millet kavramı içinde ayrı bir özellik de, dini inançtır. Din, genel millet karakterinden sonra düşünülür.

Arap ülkelerinden gelen ziyaretçi sayısındaki artışıyla, turizmimiz farklı bir boyut kazanabilir. Bundan tedirgin olmamak gerekir. Turizm insan merkezli bir harekettir. Irkçılığı kabul etmediği gibi, din düşmanlığını da kabul etmez. Özünde ve uygulamasında laiklik vardır. Onun için özgürlükçü demokrasi, onun en olgun rejim şeklidir. Arap ziyaretçilerin ülkemizi ve yaşam tarzımızı, ülkemizi tercih etmeden önce doğru tanımalarını sağlamalıyız. Onların bizi farklı algılamaları, eksik veya yanlış bilgiyle bizi tercih ederek ülkemize gelmeleri, en az batılı ziyaretçilerimizin yıllarca bizi yanlış anladıkları kadar tehlikelidir. Batıda daha yeni, yeni oluşturmaya çalıştığımız, demokratik-laik bir yaşam tarzı imajını, yeni oluşmaya başlayan Arap pazarına da doğru olarak vermeliyiz. Bu yerine getirilmediği, toplum gerçeklerimiz, yaşam tarzımız onlara farklı anlatılmaya çalışıldığında ortaya çıkacak yanlış, sadece gelen Arap ziyaretçilerde bir hayal kırıklığı yaratmaz. En büyük zararı biz çekeriz. Batılı ziyaretçilerin bu durumdan aşırı etkileneceğini de, iyi hesap etmek gerekir.

Turizmcilerin “Araplaşma” korkusu, Arap ülkelerindeki tanıtımda yapılacak hatadan dolayı haklı olabilir. Batıda yapılan tanıtım çalışmalarında kendi orijinal kültürümüzün, dini kaynaklı yapısından “Araplaşma” kompleksine kapılmamız yersizdir. Çünkü o, bizim karakterimiz ve zenginliğimizdir. Üstelik unutmamak gerekir ki son yıllarda batıda yapılan tanıtım çalışmalarında, en doğru vurgulama, dinler arasındaki diyalogdur. Pratikte bunu Türkiye’de yaşatabiliyor muyuz, ayrı konu! Zaten biz çoğunlukla “yapıyormuş gibi” yapmakla, gerçek yapmanın tadına kolay, kolay varamıyoruz. Hatta bu nedenle turizmde, din olgusunu bu güne kadar konuşamadık. Son yıllarda ülkemizde ortaya çıkan alkolsüz, harem- selamlıklı konaklama tesisleri bir alternatif olarak kabul edilebilir. Bunların sadece ülkemizden müşteri bulması kadar başka ülkelerden de potansiyeli olasıdır. Yaygın bir gelişme göstereceklerini hiç düşünmüyorum. Ötekileştirilmeyi kabullenmek radikal yaşam tarzıdır. Kuran ayetinde “Sizin dininiz size,benim dininim banadır” derken bütün tartışmalara son noktayı koyuyor.

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR

Yayın Tarihi
30.12.2009
Bu makale 2647 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!