Teröre inat turizm…

Geçen hafta dünya gündeminde, Yemen’den kargoyla ABD’nin Şikago kentindeki  bir sinagog ve Yahudi toplum merkezine gönderilmek istenen bombalı paketler vardı. ABD İç Güvenlik Bakanı, bombaların El Kaide terör örgütünün izlerini taşıdığını açıkladı.

Pazar sabahı Türkiye, İstanbul Taksim meydanındaki, kimliği ve örgütü daha henüz açıklanmayan, canlı bomba terörüyle uyandı. PKK terör örgütünün sakinleşme sürecinin son gününde ortaya çıkan bu terör, ülkemizde kentlere ve sivil hayata yönelik terör eylemlerinin yeniden başlama şüphesini doğurdu.

Terörün en büyük silahı korku ve yıldırmadır, bomba, kurşun değildir. Terör örgütü, haberi en geniş şekilde yayma hedefini taşır. Terör eyleminin başarısı, ulaştığı kitlelerin genişliğiyle ve yaydığı korku iklimi ile doğru orantılıdır. Terör, gündemde kalmak için terör örgütünün adeta gıdası gibidir. Beslendiği ortam ise iletişim kaynakları, medyadır.

Terörün ülkemizin imajına verdiği zararın, ne derece büyük olduğunu ve bunun silinmesinin ne kadar zor ve uzun süreç aldığını en iyi bilen sektör, turizmdir. Terörden etkilenen en büyük sektör de turizmdir. Turizm, ancak ve ancak güven ortamında yapılır. Güvenliğin üzerinde yaratılmaya çalışılan şüphe, korku bir ülkenin kendi vatandaşları arasındaki etkisi ile ülkeyi, ziyaret etmeyi düşünen turist arasında farklı etki yaratır. Turistin, terörü en küçük kabullenme duygusu olamaz. Ortadan şüpheleri kaldıramaz ve onu rahatlatacak güvenceleri vermezseniz,   turizm hareketini sağlıklı sürdüremezsiniz.

Bunca yıl terör belasıyla boğuşan ülkemizde, turizmin bu seviyeye kadar ulaşması, yukarıdaki teorileri hükümsüz mü kılıyor? Cevap, kocaman bir “Hayır”dır. Eğer bizim yaşadığımız terör belası olmasaydı, dünya turizmde çok daha farklı bir noktada olacaktık.

1- Turizm yatırımlarımız çok daha planlı ve bilimsel verilere dayalı olacaktı. Biz turistin ne beklediğini ölçmeden turistin reddedemeyeceği ürünlere, terör yüzünden yöneldik. Daha açık ifadeyle, bu kadar ihtiyaç olmadığı halde 5 yıldız oteller yaparak, bunları çok uygun fiyatla pazarladık, böylece turistin reddetme şansını ortadan kaldırdık.

2- Çok tartışılan “Her şey Dahil” sistemi terör ve güvenlik sorunu yüzünden yaygın hale geldi.

3- Turizm ürünümüzün kalite ve fiyat oranı bugünkünden en az yüzde 40 fazla olmalıydı.

4- Turizmin genel ekonomiye katkısı da en az yüzde 60 daha fazla olacaktı.

5- İstihdam ve süreklilik ekonomik girdilere paralel büyüyecekti

6- Türkiye turizminin çeşitliliği bunda en az 10 yıl önce, en geniş yelpazeye kavuşacaktı. kültür turizmi, kongre turizmi, golf turizminde en ünlü destinasyon olacaktık

7- Turizm bölgeleri çeşitlenecekti, böylece bölgeler arası ekonomik dengesizliğe, turizm katkı sağlayacaktı. Doğu illerimiz birer turizm merkezleri haline gelecekti.

8- Bu günlerde hala ulaşmaya arzuladığımız 12 ay turizme, 10 yıl önce kavuşmuş olacaktık.

9- İç turizm oteller için bir “stepne lastiği” olarak görülmeyi çoktan aşıp ülke turizm hareketinin yüzde30 kapasitesine kavuşabilecekti.

10- Uluslararası imajımız “marka değeri” kazanacaktı.

Terörün bize kaybettirdikler i sadece bu yukarıdaki maddeler değildir. Dünyanın en ulvi yaratığı olan “insan” kaybımız en büyük kaybımızdır.

 Yaşadığımız bu süreçte elde ettiğimiz en büyük kazanım ise “TERÖRE İNAT TURİZM”dir.

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR

Yayın Tarihi
05.11.2010
Bu makale 11335 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!