Tekel’den, çok ele

Türkiye, tütün ve alkol mamullerini monopol olarak elinde tutan, TEKEL kurumunu özelleştirme kapsamına aldığı günden bu yana, piyasada hayli dalgalanmalar yaşandı. Öncelikle, ithalin öne çıkacağı kaygısı piyasayı tedirgin etti. Sonra “merdivenaltı” olarak tanımlanan kaçak içki furyası toplum sağlığını etkileyeceğine herkes pürdikkat kesildi. Malum bizim ülkemizde taklit, Uzakdoğu ülkelerini aratmaz. Sahtesini yapmak, aldatmak, kopya çekmek, maharet sayılır. Hatta, vay be bu ne akıl, deyip övmek bile bize hastır.
Bütün bunları yazarken TEKEL’den yana olduğumu düşüneceklere, peşinen yanıldıklarını söylemem gerekir. Çokluktan yanayımdır. Tek renklilik hiç onaylamadığım yapıdır. Gökkuşağına bu nedenle aşığımdır.
TEKEL, konusunda biraz nostalji yapacak olursak, hepimiz hatırlarız, rakı şişesi ile kezzap şişesinin aynı formda olduğunu. Hatta çamaşır sularını bile eski rakı şişelerine doldurup satarlardı. Yıllarca o tekeli kırabilmek için bazen Almanya’dan, bazen Kuzey Kıbrıs’tan rakıya ve sigaraya alternatifler üretilmeye çalışıldı. Bu çabalar TEKEL bittikten sonra özellikle ÖTV vergisinin yüksek oranla uygulanması ile yeniden canlandı. Hatta bu kez üretim merkezleri artık fabrikalar değil ahırlara, delhizlere taşındı. Bütün bu kaçak, sahte üretimlerin en büyük pazarı ise turizm sektörü oldu. Nedeni gayet basit “Herşey Dahil” sistemi. Çünkü en çok içki tüketilen alan burasıydı.
İlk başlarda sahte içki tüketicileri, turizm sektöründe, yaygın görüldü ama ortaya çıkan zehirlenme, kör olma olayları tam bir ikaz oldu. Sahte olan t-shirt veya parfüm değildi. Sahte olan zehirdi, öldürendi. İç denetim böylece başladı. Buna bilinçlenme veya korku da diyebilirsiniz. Turizmciler yapılacak hatanın kendi tesislerini bitireceğini belki çabuk anladılar ama kendileri dışında yapacakların Türkiye turizminin geneline neler kaybettireceğini pek düşünmediler. Bu nedenle de sessiz kalmalarını kabul edemiyorum. Kaçak içkiye en fazla kendilerinin karşı olduklarını hükümete bağıra, bağıra söyleyemediler.
Pekiyi, devlet bunu düşündü mü? Hayır. Eğer düşünseydi, sonucu ölümle biten Kemer’deki son olaydan aranan kişinin, 2 yıl önce aynı suçtan Marmaris’teki mahkemesi bu güne kadar sonuçlanırdı. Adaletin uzaması, suçun tekrarını mı getirmiştir? Yapanın yanına kar kalan bir ortam, adalet değildir.
Ölen canların ardında özellikle Avrupa’da kitlelere ulaşan yaygın imaj, Türkiye’de denetimin zayıf olduğudur. Bu denetimsizliği kimse sadece devlet denetimine yüklememelidir. Denetimsizlik, iç denetimsizliktir.
Bilinçsizlik en büyük belamızdır. Ceza, Türkiye turizmine kesileceğinden herkes küçük hesaplardan uzaklaşmalıdır.

Yayın Tarihi
09.04.2009
Bu makale 824 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!