Tek ayakkabı

Hayatta insanın başına her şey gelebiliyor.

Mutluluk, hüzün hatta sakatlık da…

Sakatlıklar sonradan örneğin bir kaza

Sonucunda olabileceği gibi doğuştan da gelebiliyor…

Önemli olan olduğumuz gibi mutlu olabilmek

İnsanları olduğu gibi kabul edebilmek

Ve insanların  özürlerini onlara en az şekilde

Hissettirerek  mutlu olmalarını sağlamak

Yüzlerinde küçük de olsa bir tebessüm görebilmek…

İşte bir ayakkabıcıyla küçük bir çocuğun hikayesi

Tam da böyle sonuçlanmış.

Buyurun okuyalım…

Ayakkabıcı,

yeni getirdiği malları vitrine yerleştirirken,

sokaktaki bir
çocuk onu izlemekteydi.

Okullar kapanmak üzere olduğundan, spor
ayakkabılara rağbet fazlaydı.

Gerçi mallar lüks sayılmazdı ama, küçük bir
dükkan için yeterliydi.

Onların en güzelini ön tarafa koyunca, çocuk vitrine
doğru biraz daha yaklaştı.

Fakat bir koltuk değneği kullanmaktaydı. Hem de
güçlükle.. Adam ona bir kez daha göz attı.

Üstündeki pantolonun sol kısmı,
dizinin alt kısmından sonra boştu.

Bu yüzden de sağa sola uçuşuyordu.
Çocuğun baktığı ayakkabılar,

sanki onu kendinden geçirmişti.

Bir müddet öyle
durdu. Daldığı hülyadan çıkıp yola koyulduğunda,

adam dükkandan dışarı
fırlayıp:
 
- Küçükk!. diye seslendi.

Ayakkabı almayı düşündün mü?

Bu seneki modeller
bir harika!.
Çocuk, ona dönerek:
- Gerçekten çok güzeller!. diye tebessüm etti.

Ama benim bir bacağım
doğuştan eksik.
- Bence önemli değil!. diye, atıldı adam.

Bu dünyada her şeyiyle tam insan
yok ki!. Kiminin eli eksik, kiminin de bacağı.

Kiminin de aklı ya da
vicdanı.
Küçük çocuk, bir şey söylemiyordu.

Adam ise konuşmayı sürdürdü:
- Keşke vicdanımız eksik olacağına,

ayaklarımız eksik olsa idi.
Çocuğun kafası iyice karışmıştı.

Bu sefer adama doğru yaklaşıp:
- Anlayamadım!. dedi. Neden öyle olsun ki?
- Çok basit!. dedi, adam.

Eğer yoksa, cennete giremeyiz.

Ama ayaklar yoksa,
problem değil.

Zaten orda tüm eksikler tamamlanacak.

Hatta sakat insanlar,
sağlamlara oranla, daha fazla mükafat görecekler...
Küçük çocuk, bir kez daha tebessüm etti.

O güne kadar çektiği acılar,
hafiflemiş gibiydi. Adam, vitrine işaret ederek:
- Baktığın ayakkabı, sana yakışır!. dedi.

Denemek ister misin?
Çocuk, başını yanlara sallayıp:
- Üzerinde 30 lira yazıyor, dedi.

Almam mümkün değil ki!.
-İndirim sezonunu, senin için biraz öne alırım!.

dedi adam. Bu durumda 20
liraya düşer. Zaten sen bir tekini alacaksın,

o da 10 lira eder. Çocuk
biraz düşünüp:
- Ayakkabının diğer teki işe yaramaz!. dedi.

Onu kim alacak ki?
- Amma yaptın ha!. diye güldü adam.

Onu da, sağ ayağı eksik olan bir çocuğa
satarım.
Küçük çocuğun aklı, bu sözlere yatmıştı.

Adam, devam ederek:
- Üstelik de öğrencisin değil mi? diye sordu.
- İkiye gidiyorum!. diye atıldı çocuk.

Üçe geçtim sayılır.
- Tamam işte!. dedi adam.

5 Lira da öğrenci indirimi yapsak, geri kalır 5
lira. O da zaten pazarlık payı olur.

Bu durumda ayakkabı senindir, sattım
gitti!.
Ayakkabıcı,

çocuğun şaşkın bakışları arasında dükkana girdi.

İçerdeki
raflar, onun beğendiği modelin aynısıyla doluydu.

Ama adam, vitrinde olanı
çıkarttı. Bir tabure alıp döndükten sonra,

çocuğu oturtup yeni ayakkabısını
giydirdi. Ve çıkarttığı eskiyi göstererek
- Benim satış işlemim bitti!. dedi.

Sen de bana, bunu satsan memnun olurum.
- Şaka mı yapıyorsunuz? diye kekeledi çocuk.

Onun tabanı delinmek üzere.
Eski bir ayakkabı, para eder mi?
- Sen çok câhil kalmışsın be arkadaş.. dedi, adam.

Antika eşyalardan
haberin yok her halde.

Bir antika ne kadar eski ise,

o kadar para tutar. Bu
yüzden ayakkabın,

bence en az 30- 40 lira eder.
Küçük çocuk, art arda yaşadığı şokları,

üzerinden atabilmiş
değildi.Mutlaka bir rüyada olmalıydı.

Hem de hayatındaki en güzel rüya.
Adamın, heyecandan terleyen avuçlarına

sıkıştırdığı kağıt paralara göz
gezdirdikten sonra, 10 liralık banknotu geri vererek:
- Bana göre 20 lira yeterli.. dedi.

İndirim mevsimini başlattınız ya!..
Adam onu kıramayıp parayı aldı.

Ve bu arada yanağına bir öpücük kondurdu.
Her nedense içi içine sığmıyordu.

Eğer bütün mallarını bir günde satsa,
böyle bir mutluluğu bulamazdı.

Çocuk, yavaşça yerinden doğruldu. Sanki
koltuk değneğine ihtiyaç duymuyordu.

Sımsıcak bir tebessümle teşekkür edip:
- Babam haklıymış!. dedi.

'Sakat olduğum için, üzülmeme hiç gerek yok!'
demişti.
* Her Rüzgar Savuracak Bir Toz bulur,
* Her Hayat Yaşanacak Bir Can Bulur,
* Her Umut Gerçekleşecek Bir Düş Bulur
* Bulunmayacak Tek Şey Senin Benzerindir

 

Hayırlı haftalar, hayırlı başlangıçlar…

Ecz. Hasan KİLİT

Muratpaşa Belediye Meclis Üyesi

Yayın Tarihi
05.05.2013
Bu makale 9843 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Yine çok güzel bir yazı olmuş. Facebook sayfamda paylaştım. GİRİT SERÜVENİ de, kulağımıza küpe olacak bir yazıydı. 300 kadar, sayfama giren dostlarıma da, GİRİT'in tarihsel geçmişini, kendi sayfalarında bölüşmelerini önermiştim. Doğrusu, tek ayaklı çocuk öyküsünü, önceden okumuştum. Ama, okumaya başlayınca, bırakılmayacak bir akıcılıkla zevkle tamamladım. Bir ara, O satıcının yerinde olabilme duygusunu hissettiren, kalpleri yumuşatan bir yazı olmuş. Kutluyorum. Kaleminize, aklınıza sağlık Hasan Bey. Sizi, her ayın ilk Cumartesi günleri, ATİK Tesislerinde, öğleyin, hemşerilerimin bir araya getirdiğimiz toplantımıza konuşmacı olarak, teşriflerinizi lutfetmenizi önersem, hem de, Dostlarınız Ali Şengül,Abdullah Kara vb. onur konuklarımızla bizleri onurlandırmaya ne dersiniz? Saygılarla. İbrahim Ekmekci Akseki Eğitim Derneği-Antalya Şubesi Başkanı Gsm:532 213 99 81

ibrahim ekmekci 06.05.2013

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!