Tatile bekleriz

Yunanistan  Başbakanı Yorgo Papandreu’ya ekonomik krizden kurtulmaları için Yunan Adalarından bir kısmını satılmasını, Almanlar kurtuluş reçetesi olarak sununca “Satılık adamız yok ama tatile bekleriz” dedi. Ben de bu sözü yazının başlığına taşıdım. Aslında yazının başlığını “Kötü Almanlar- böse Deutsche” de koyabilirdim. Almanlar, Yunanlılara adaların satılmasını teklif edince, ilk aldıkları tepki buydu.

 Almanya Başbakanı Merkel, bir U dönüşü yaparak Yunanistan’ı bu krizde yalnız bırakmayacaklarını söyledi de buzlar biraz erimeye başladı. Ama Alman medyasında farklı yorumlar hala sürüyor. Avrupa Birliğinden, Yunanlıların aldıkları kredileri nasıl iç ettiklerinden tutun, zenginleşenin Yunanistan değil, sadece bazı Yunanlıların olduğuna ve Avrupalıların kandırıldığına dair yorumlar en başta geliyor.

 Daha dün Avrupa medeniyetinin beşiğinin Yunanistan olduğunu ders kitaplarına koyanlar, aldatıldıklarını ve aldatanların kendilerinden olmadıklarını söylüyorlar. Resmi ideoloji eleştirerek “Paradigmanın iflasını” ilan ediyorlar. Avrupa Birliği bazılarına göre çatırdıyor. Yunanistan’ın ardından, İspanya ve Portekiz zor durumda olduklarını zaten ortaya koydular. Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy “Yunanistan’ı yüzüstü bırakamayız, eğer bu ülkeyi destekleyemeyeceksek, tek para birimi olan Euro’yu yapmanın da bir anlamı yok” diyerek, Yunanistan’a arka çıkma mesajı verdi.

 Bir iktisat görüşünü bu duruma ışık tutması için, alıntı olarak aktarmak istiyorum; Liberal öğretiye dayalı “kalkınma iktisadı”, büyümeyle kalkınmayı özdeş sayar. Oysa büyüme eşittir kalkınma yaklaşımı inandırıcı değildir. Hızlı büyüme, geniş toplum kesimlerinin yoksullaşmasıyla atbaşı gibidir. Bölgesel ve sosyal dengesizlikleri derinleştirebilir, ekolojik sorunlar ortaya çıkarabilir. Genel olarak geçerli olan bu durum, iç bütünlüğü ve tutarlılığı olmayan yeni sömürge statüsündeki az gelişmiş ülkeler için daha da geçerlidir. Kişi başına düşen milli gelir, bir ekonominin yapısını ve ülkede yaşayanların refah düzeyini yansıtmaz.  

 Avrupa Birliği halkları krizi yaşarken, tatil eğilimlerini içselleştirecek mi? Yani kendi üye ülkeleri içinde bir tatil geçirme “ideali” öne çıkacak mı? Bu yıllardır konuşulan ve özendirilen ama çokta etkili olmayan Birlik yönergesi. Türkiye açısından baktığımızda, Avrupa ülkelerinden bu yıl için aldığımız rezervasyonların olumlu gidişi bunun bu yıl da gerçekleşmeyeceğini bize gösteriyor.

 44 yıldır yapılmakta olan ITB Berlin Fuarı’nın, Türkiye bu yıl “Ortak Ülke”sidir. Böyle bir sponsorluk bu yıl çok anlamlı olmuştur. Türkiye, geçen ay Berlin Film Festivalinde “Bal” filmiyle Altın Ayı ödülünü kazandı. Şimdi de Berlin’de bir Turizm çıkartması yapıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Turizm Sektörünün tüm dinamikleri bu fuarda en etkin rolü oynayacaklar.

 ITB Berlin Fuarının tarihinde bir ilki de Antalya gerçekleştirecek. 44 üncü yılında bu fuara katılacaklar arasında çekilişle 44 çifte Antalya Tatili hediye edilecek. Yapılacak etkinlikler kuşkusuz bununla kalmıyor….

 Papandreu’nun söylediği “Tatile Bekleriz” sloganını, ITB Berlin fuarında BİZ söyleyeceğiz…

Yayın Tarihi
16.03.2010
Bu makale 4552 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!