Dostlarla cumartesi kahvaltıları Talya otelde
yapılıyordu. Bu hafta kahvaltı mekanı değişmişti. Çünkü Talya otelin sahipleri
otelin kapatılması için karar almışlar ve uygulamışlardı. Onun için farklı
mekandaki kahvaltıda Talya otel neden kapatıldı bundan sonra ne olur yıkılır
iki kat eksiği ile yeniden mi yapılır yoksa bir restorasyon projesi mi
uygulanır gündemin konusu olmuştu.
Söz
döndü dolaştı bana soru yöneltildi ve bu konuda bildiklerimi anlatmam
istenmişti. Bende bildiğim kadarıyla paylaştım.
Hatırladığım
kadarıyla yetmişli yıllarda yapılmıştı. Antalya’nın beş yıldızlı otelle ve
nitelikli hizmetle tanışmasının başlangıcı sayılabilir. Turizm için bir okul
olmuştu. İmar hukuku yönünden bir sorunu olmaması gerekir o yıllarda
belediyeler değil bakanlıklar yetkiliydi. 1984 yılında Özal döneminde reform
sayılabilecek yasal düzenlemeler ile plan yaptırma ve onay yetkileri
belediyelere ve belediye meclislerine bırakılınca dönemin belediyesi turizmi
teşvik adına tüm turistik tesislere iki kat fazladan çıkma hakkı tanımış ve
uygulanmasına izin vermişti. Bu verilen hakkın altyapısı plan ve kararlar hazır
hale gelmeden 1989 seçimleri yapılmış ve biz seçilmiştik. Göreve geldiğimizde
turizmcilerin hepsinin bu iki kat çıkma hakkını kullandığını ve yatak
kapasitelerini artırdığını görmüştük. Hatırladığım kadarıyla bunların içinde
sadece Talya Otele dava açılmıştı. Otelin arkasındaki apartmanda oturan bir
yurttaş iki kat ilavesinin yasal dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle dava
açmıştı ve dava Otelin aleyhine sonuçlanmıştı.
O
günlerde yeni seçilmiştim ve kesinleşmiş yargı kararı önüme gelmişti. Bir resmi
yazı yazarak otelin sonradan çıkılan iki katının yıkılması gerekeceğini
bildirmiş ve süre vermiştim. Tam da turizm sezonunun ortasıydı. Aslında yıkmak
istemiyordum Antalya turizm adına bir skandal sayılabilirdi ama kesinleşmiş
yargı kararlarını yok saymak ondan daha vahimdi.
Rahmetli
Vehbi Koç randevu istemişti ve ziyaretime geldi. Hep söz edildiği gibi randevu
saatinden beş dakika önce gelmişti. Çok kibar insandı bizde kendisine gerekli
nezaketi göstermiştik ama bir çözüm yolumuzun olmadığını anlamıştı.
Verdiğimiz süre dolmadan bir gün beni aradı ve “sayın
başkan biz bu binayı turizm bakanlığının izni ile yaptık yine otelin bulunduğu
alan, turizm merkezi ilan edilirse yetki, turizm bakanlığına geçermiş ve sizin
yetki ve sorumluluğunuz kalmadığı için yıkmak zorunluluğunuz da olmazmış, böyle
bir uygulama sizi rahatsız eder mi?” diye sormuştu. Ben de kendisine; “ hayır
rahatsız etmez” demiştim. Çünkü o kadar yüksek katlı binanın içinde günün
şartlarında hatta bu günün şartlarında da Antalya turizmine önemli katkıları
olmuş bu otele zarar vermek istemiyordum. Belediyenin yatak kapasitesini kısa
yoldan artırmak adına bulduğu bu çözümden yararlanmak istemelerinden başka bir
şey yapmamışlardı. Sonuç olarak Talya bakanlığın yetki alanı içinde kalmıştı ve
bizde yıkım için başkaca bir girişimde bulunmadık.
Yine
aynı tarihlerde hemen Talya'nın yanı başında, Şehir Kulübünün
arsasına, Talya'dan daha yüksek katlı, belki Ramada yüksekliğinde bir otel daha
başlamak üzereydi. Benim ailemin ve akrabalarımın da hissedar olduğu arsa
üzerinde yapılacaktı. Bir meclis kararı ile plan değişikliği yaparak şehir
kulübü yüksekliğini geçmeyen bir düzenleme ile yapımını engellemiştik. Bildiğim
kadarıyla Koç ailesi otel yapılamayacağını anlayan hissedarlardan çoğunluk
hisselerini toplayarak aynı yükseklikte bu günkü convection Center binasını
yaptılar. Bizim aile hissesini satmadı ve soran da olmadı.
Bu
günlerde ise yaşlanana Talya'nın yenilenmesi gerekince geçmişte kazandığı iki
katı eksilterek yapması isteniyor. Bu konuda tekrardan açılmış bir dava ve
mahkeme kararı var ve son iki kat yasallaşmış sayılamayacağı için belediyeler
de anladığım kadarıyla izin veremiyorlar.
Convention
Center'in bulunduğu alanda bir yükselme yanlış ama mevcut otelin yüksekliği
aşılmadan yenilenmesi yanlış sayılmaz. Tabi planda düzeltme yapılabiliyorsa!