Dün
New York Belediye Başkanı’ndan alıntı yaparak kırık cam hikayesi ve suçlarla
mücadeleyi anlatmıştık.
Daha
sonrada yazıyı bataklık haline getirilen Kışla mahallesine dayandırıp
noktalamıştık.
Adım
kadar eminim ki bu tür yazılar yazdıkça Emniyet personeli kendilerine haksızlık
ettiğimizi düşünüyordur.
Oysa
kimseye haksızlık etmek, rencide etmek gibi bir görevimiz yoktur.
Ayna
tutmaya çalışıyoruz yaşamın kendisine.
Bu
tür yazılardan sonra görüştüğümüz yetkililerin çoğu polisin bu konuda elinde
yeterli kadar yetkisi olmadığını söylüyor.
Oysa
hiçbir devlet suçlarla mücadele konusunda elindeki güvenlik güçlerini yetkisiz
ve çaresiz bırakmaz.
Sorun
belki de polisin kendi istediği şekilde bir yetkisinin olmamasıdır.
Mahalle
halkının şikayetleri belli; gürültü, kavga, dövüş ve ahlaki davranışlar.
Şimdi
basit sorularla yola çıkalım, devletin ve toplumun belirli kuralları vardır.
Normal
vatandaşlar işine gider, vergisini öder, kanunlara ve yasalara saygı duyar,
bunun karşılığında da devletin kendilerini korumasını ve huzur içerisinde
yaşamasını sağlayacak tedbirleri almasını bekler.
Akşam
işinden gelen vatandaş belirli bir saatte uykuya yatar, kendi evinde huzur
içerisinde uyumak onun en doğal hakkıdır.
Vatandaşa
evinde uykuyu haram eden her türlü dış müdahaleler emniyet güçlerinin
sorumluluk alanındadır.
Kabahatler
kanunu diye bir kavram vardır; gece belirli bir saatten sonra birileri bir
başkasını gürültü ve ya başka bir yolla rahatsız ediyorsa Emniyet burada
devreye girer.
Bu
konuda yetkisi yok mudur emniyetin?
Tamam,
yasalar fuhuş konusunda yetersiz ve polis bu konuda bir şey yapamıyor.
Peki,
soralım o zaman gece yarısı bilmem nerede zıkkımlanmış ve seksüel duyguları
azmış öküzler arabasına sarhoş bir halde binip müziği de sonuna kadar açarak
mahalle arasında dolaşırsa emniyetin buna karşı yaptırımı yok mudur?
KIŞLA
BATAKLIK HALİNE GELMİŞTİR
Emniyet
eliyle Kışla mahallesi bataklık haline gelmiştir ve bu bataklık kentin suç
işlemeye müsait insanlarını artık bu bölgeye çekmeye başlamıştır.
Çünkü
bu konuda defalarca yazmamıza rağmen daha olayın başında tedbir almamışlardır.
Bir
hafta emniyet Kışla’da bir karargah kursa ve motorlu çeteler dahil, arabaları
bir yoklamaya başlasa bakın nasıl azalıyor durum.
Hemen
cevap geliyor ‘biz bu işlerle uğraşırken kentin diğer bölgeleri boş kalıyor’.
Burada
yapamadıklarında başka yerlere gidiyorlar.
Yani
biz sesimizi çıkarmayalım, susalım kaderimize razı olalım isteniyor.
Yani
emniyetin arabası, personeli yetersiz demek istiyorlar.
Çok
şey yazabilirim bu konuda ama yazı amacından uzaklaşmasın diye susuyorum.
Ne
yapacağız o zaman yeterli araba ve personel yok diye biz bu rahatsızlıkları
çekmek zorunda mı kalacağız?
Anayasada
herkes eşittir vali de olsan, emniyet müdürü de olsan, herhangi bir vatandaşta
olsan eşitsin.
Aynı
olay Vali Bey’in ve ya Emniyet Müdürü’müzün evinin önünde olsa personel
eksikliğinden bahsedilebilirler mi?
Daha
dün Manşet gazetesinde Şifa Çiçek yazdı.
“Büklüdere
Karardı!” diye başlık atmış yazısında Şifa.
Yine
aynı bölgede olan “Büklüdere esrarkeşlerin ve hayat kadınlarının mekanı haline
geldi, küçük kızımla parkta dolaşamadım. İhbarda bulunuyorum. Sözünü ettiğim
parkta neredeyse her gün bu hoş olmayan olaylar tekrarlanıyor. Aileler de
bundan dolayı çocuklarını parka götüremiyor, götürenler de bir müddet sonra
kaçmak zorunda kalıyor” demiş.
Kısacası
sorunu görmemeye çalışarak, üzerini örterek çözemezsiniz.
Bataklığı
kurutmanızı istiyoruz.
Travesti
sevicileri var bir de; ne yapsınlar, yaşamak zorundalar diye yüksek perdeden
insan hakları dersi vermeye kalkanlar.
Travestilerin,
uyuşturucu kullananların yaşama hakkı kadar bu memlekette yaşayan tüm insanların
hakkı var ve biz bunu savunuruz, bunu biliriz.
Ama
hiç kimsenin başkasının haklarını gasp etmeye hakkı olmadığını da biliriz.
Şifa
gibi bende ihbar ediyorum Kışla geceleri genelev gibi çalışmaktadır
yöneticilere duyurulur.