Söz, Sükut, Eylem...

12 Haziran da yapılacak Genel seçimler için tüm partilerde hummalı çalışmalar başlamışken, konuşmanın ve düşüncenin anlatımının öneminin altını çizmek istedim. Bakalım hangi adaylar, vaat dolu konuşmaları ve göz dolduran propagandaları ile seçmeninin gönlünü kazanacak, oyunu alacak? Hangi isimler değişecek?, Hangileri tekrar yola devam diyecek… 

 

Konuşma ve hitap bir sanattır. Bu sanat, doğru iletişim için kullanılır. Doğru kullanılması birçok başarının temel direğidir. Özellikle de politikacılar için.

Eflatun bundan yılar önce, "Konuşmak aklını kullanma sanatıdır." demiş. Konuşmak duygularımızı ifade edebilmenin en güzel yolu.. İnsana özgü bir yetenek. Diğer canlılardan ayıran temel bir özellik..

Konuşmak, kendimizi ifade etmek için bize Allah vergisi olarak verilmiş. Peki bu yeteneği ne kadar yerinde kullanıyoruz? Aklımızın süzgecinden kelimeleri geçirme hızımız aslında çok yüksek olmasına rağmen, hangimiz yerinde sözcüklerle duygularımızı telaffuz edebiliyoruz? Kaçımız konuşuyoruz? Gündelik ve temel ihtiyaçlarımızı dışında kaçımız gerçekten iletişim için konuşuyoruz.?. Bu devirde anne kızıyla, karı kocasıyla, işveren işçisiyle, politikacı seçmeni, seçmen politikacı ile ne kadar konuşabiliyor? Konuşulanlardan anlam çıkarabiliyor? Gerçek duygularımızı ve düşüncelerimizi yeterince ifade edebiliyor muyuz sizce?... Hiç sanmam...

Bu yüzden bence bazı gösteriler, taşkınlıklar.. Sözle anlatılamayan sükûtla, suskunlukla anlatılamayan, güç ve şiddetle anlatılmaya çalışılıyor. YSK’nın kararına Kürt’lerin verdiği tepkiyi böyle mi adlandırmalı? YSK’nın geri adım atması için çıkan olaylarda daha 18 yaşındaki bin genç yok oldu. Onlar bunu anlatmaya çalışsalardı kimse anlamayacak mıydı? Doğu’da bağımsız adaylara seçim lokali kurmalarına izin verilmemesi, demokrasi çadırlarının kaldırılması da ülkede özellikle de o bölgede yine bir bunalım yarattı.  Van, Hakkari, Diyarbakır, İstanbul’ da yine kazanlar kaynıyor. İnsanlar tedirgin, huzursuz ve mutsuz.

Eylemler genelde tedirginlik yaratıyor. Halkın istemediği konulara dikkat çekmek için çoğul ve demokratik tepkisi elbette olacaktır, olmalıdır da… Ancak vurup, kırıp yok ederek yapılanları tasvip de edemeyeceğim. Hak istenir, haksızlık giderilir.

Hani derler ya, her kafadan bir ses çıkıyor diye…Bu dönem öyle bir dönem işte. Türk Kürt’ü, Politikacı seçmenini, üst astını, anne kızını, baba oğlunu, karı kocasını ne derece dinliyor ve de anlıyor? Hep konuşuyor kimileri, anlaşılıp anlaşılamadığını bilmeden. Karşısındakini dinlemeden konuşmak ne derece aklını kullanarak konuşmak olabilir ki? İletişim karşınızdakinin sizi anladığı kadardır unutmayın. Anlaşılamayan konuşma iletişim değildir.

Hal böyleyken, bir çoğunuzun aklına meşhur bir ata sözümüz gelebilir. “Söz gümüşse, sukût altındır”  Konuşmanın dinlemeye tercih edilebileceğini ilk anda akla getirse de, bence gümüş de altında değerlidir. Birinin çıkışı, diğerinin var oluşunu, yükseltmez de alçaltmazda. Konuşan olmazsa, dinleyende olmaz. İşte bu nedenle konuşmak aklını kullanma sanatıdır, hem konuşacaksınız susmayacaksınız, hem de yeri gelince oturup dinleyeceksiniz karşınızdakini..

Seçimler yaklaşırken bence seçmenin en çok dikkat etmesi gereken, yanlışla doğruyu ayırt edebilmektir. Eskilerden tecrübe edinmektir, her vaade inanmamaktır. Seçmenin bundan sonra daha bilinçli davranacağına inanmak istiyorum. Oyunu ve inancını, şahsi menfaatler için hiçbir şekilde değiştirmemesi gerektiğine inanıyorum. Her bireyin kendine özgü doğrusu bellidir zaten. Bu doğruyu, geçici menfaatler değiştirirse, kendine ve torunlarına ve de ülkesine en büyük kötülüğü yapmış olur.

Yayın Tarihi
30.04.2011
Bu makale 8667 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!