Skal’ın kalbi Çukurova’da attı

Bu hafta sonu, SKAL (Uluslararası Turizm Profesyonelleri) Türkiye Kulüpleri genel toplantısı için Adana’daydım. Türkiye Başkanı ve Türkiye adına uluslararası temsilci olarak bu toplantıların organizasyonu benimle birlikte 5 kişilik İcra Kurulu’nun omuzlarında. Ancak aslında, bu görevin asıl sorumluluğunu toplantıya gönüllü olarak ev sahibi olan kulüplerimiz üstleniyor. Bu seferki ev sahibimiz Çukurova kulübü idi...

Tadı damağımızda kalan Adana mutfağı ile destekledikleri, olağanüstü bir evsahipliği sergilediler. Başta yüksek hizmet kalitesi ve tartışılmaz misafirperverliği ile bizleri büyüleyen Seyhan Oteli Genel Müdürü ve Çukurova Skal Kulübü Başkanı Can Akşit ve eşi Asu hanım olmak üzere, tüm Seyhan Oteli ekibine teşekkürü bir borç biliyorum. Çukurova Kulübümüzün bir önceki Başkanı ve Next-tour Seyahat Acentasının sahibi Nesrin Göçhan hanıma da, bizlere Adana’yı tanıtma ve gezdirmede gösterdiği olağanüstü çaba ve özveri için, ayrıca teşekkür ederim

Daha önce de bahsetmiştim; Türkiyede İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Bursa, Kuşadası, Bodrum, Marmaris, Fethiye, Çukurova, Kapadokya, Alanya ve Denizli de kurulu 13 kulübümüz ve 850’ ye yakın turizm profesyonelinden oluşan etkin bir altyapımız var. Bu güçlü örgütümüz sayesinde, geçen yıl Antalya’da ağırladığımız Skal Dünya Kongresi sırasında, çok başarılı bir evsahipliği gerçekleştirdik. Eğer bir aksilik olmazsa, bu yıl ekim ayında Taiwan’ da yapılacak Dünya Kongresi’nde, Türkiye den bir Dünya Başkanı çıkaracağız. Başkan seçilmesine kesin gözüyle baktığımız Hülya Aslantaş şu anda Dünya 2. Başkanı konumunda. Kongre sonrasında sizleri gelişmelerle ilgili tekrar bilgilendireceğim...

Bugünkü asıl niyetim, Adana da gerçekleştirdiğimiz çok başarılı toplantılar yanında, yaşadığımız olağanüstü misafirperverliği ve Adana’nın güzelliklerini bir nebze olsun sizlerle paylaşmak... Adanaya gideceğimi söylediğimde bir arkadaşım, daha Hava Alanında iken kebap kokularını duymaya başlayacağımı, söylemişti ama benim burnum okadar hassas değilmiş. Havaalanı’ndan, konaklayacağımız Seyhan oteline giderken şehrin çok yoğun ve sıkışık bir yapılaşma sergilediğini düşünmüştüm. Ancak daha sonra çıktığımız şehir gezisinde, merkez hariç şehrin genel dağılımının hiç te yoğun olmadığını ve Adana’nın tahminimin çok ötesinde yeşil alanlara ve su kaynaklarına sahip bulunduğunu ve bu alanların çok iyi korunduğunu, özenerek izledim. Tabii hemen, önce mahvettiğimiz ve şimdi kurtarmak için çabaladığımız güzel Antalyamız geldi aklıma ve Adanalıları gönülden kutladım.

Bazı araştırmacılara göre sekizbin, bazılarına göre dört bin yıllık bir maziye sahip olan Adana, Türkiyenin en münbit ovası Çukurova’nın merkezi. Bir tarafta Toroslar, diğer tarafta Seyhan ve Ceyhan nehirleri ile buluşan Çukurova bu bölgeye hep güç vermiş... Adana’nın, yeri ve merkezi değişmeden yaşanılan, Dünyanın en eski kenti olduğunu biliyor muydunuz? Ya, Seyhan Nehri’ni süsleyen Taşköprü’nün, Dünya’nın halen kullanılan en eski köprüsü olduğunu? Yakın zamanda Seyhan baraj gölü üzerine inşa edilmiş olan Batı Köprüsü’nün (1575 m) Türkiye’nin en uzun köprüsü olduğunu bilir miydiniz? Peki! Ya dünyanın; en yüksekten düşen ikinci şelalesinin Seyhan Nehri üzerinde olduğunu; ilk “toplu iş sözleşmesi”nin Adana’da yapıldığını; ilk hastanesinin ve tıp eğitimi veren ünitelerinin Adana’da kurulduğunu; ilk organ nakli’nin Adana’da yapıldığını ve günümüze gelebilmiş en eski “tıp ve eczacılık” kitabının Adana’ da yazıldığını, Türkiye’nin en büyük camisinin Adana’da olduğunu biliyormuydunuz? Ben bilmiyordum.... Adana’nın “ilk” ve “en” leri saymakla bitmiyor, ama benim yazacak yerim kalmadı.

Tattığım olağanüstü kebap ve tatlıların tadı damağımda, Tüm okurlarıma, Adana’yı gezip görmelerini ve benim satırlara sığdıramadığım “ilk” ve “en”leri yaşayarak öğrenmelerini, bu arada Seyhan Oteli’ni de akılda tutmalarını, tavsiye ederek bitiriyorum bu haftaki paylaşımımı....

Her köşesi ayrı güzel bu ülkede doğup, yaşama ayrıcalığına sahip olduğumuz için ne kadar şüktretsek azdır.....

Her şey gönlünüzce olsun...