Türk Ulusu bir iç savaşa sürüklenmenin eşiğindedir. Üstelik bu iç savaş “ülkenin ve pek tabidir ki ülkede yaşayanların refahının geleceğe taşınması üzere sevk ve idare” edilmesinde sözüm ona demokratik işleyiş kanalları ile seçilenler tarafından tezgahlanmıştır. Muhtemel iç savaş çıksın diye tezgahlanmamıştır. Ancak böyle bir savaşın çıkması göze alınarak tezgahlanmıştır ki neresinden bakarsanız bakın maalesef sonuç değişememektedir. Tam da bu sebeple iktidarın, vatandaştan yana mı yok yoksa vatandaştan aldığı yetki ile onun kuyusunu kazmaktan yana mı olduğu artık ayan-beyan gün yüzüne çıkmış bulunmaktadır.
Aslına bakarsanız bu kızılca kıyametin nedeninin “salt kendinden yana olanlarla, insan ve insanlıktan yana olan diğer unsurların karşı-karşıya gelmesi temellidir” saptamasında bulunmak gerçeği yakalamak adına yerinde bir tesbit olacağı kanaatindeyim.
Ve.. ulus niteliği olan koca bir millet, göz göre göre esasen halkın kendisini, refah ve geleceğe taşıyacak olanları görevlendirmesi demek olan Cumhuriyet rejimini ve bu rejimi işler kılmak da demek olan “demokrasi”nin;
İşlemesi de öyle her elde ve her zeminde kolay olmayan iki ucu keskin, tam da bu nedenle kaygan ve tehlikeli olan işleyişinin kanalları vasıtasıyla gerçekleştirilmeye kalkışılmıştır ki.. olanların, demokrasi ile değil de olsa olsa demokratik işleyişin kanallarının kullanılması demek olduğu ikinci saptamasında bulunmak bence pek yerinde olacaktır.
Ve nihayet şapka düşüp yaşayanları ile beraber ülke üzerinde oynanan oyunun silüeti görülmüştür görünmesine ancak bu kez de Cumhuriyet düşmanları ile Cumhuriyet yanlı ve onun gerçek sahipleri karşı karşıya getirilerek ülke karanlık bir sürece doğru sürüklenmektedir.
Hani demem o ki..
Tam da biz seyrederken.
Anlatmak, anlatmak, anlatmak gerek.
Devam Edecek.
Sağlıcakla..