Seçenek var, Var!..

 “Kocaeli Devlet Hastanesi ve Adli Tıp Kurumu’nun “cezaevinde kalabilir, cezanın ertelenmesine gerek yoktur” yönünde raporlar verdiği ve bir aydan bu yana yoğun bakım servisinde yaşam mücadelesi veren ağır hasta tutuklu Mehmet Canpolat (48) dün hayatını kaybetti…
 Avukatı Gülizar Tuncer “Devlet, savcılık, idare, Adli Tıp Kurumu aracılığıyla göz göre göre, el birliği ile Canpolat’ı öldürdü. Bu yeni bir olay da değil. 31 Aralıktan bu yana 5 hasta tutuklu yaşamını yitirdi” dedi. Komünist Parti – İnşa örgütü davasında müebbet hapis cezasına mahkûm edilen ve 18 yıldır cezaevinde olan Canpolat, yaklaşık bir aydan bu yana da beyin tümörü teşhisi ile Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin yoğun bakım servisinde solunum cihazlarına bağlı yaşıyordu. (?)
 Hep söylüyoruz; cezaevindeki mahkûm ya da tutuklu, devletin teslim aldığı bir emanettir. Devlet “emanete hıyanet” etmemelidir, eğer devlet su vermezse susuzluktan, yiyecek vermezse açlıktan, ilaç ve doktor vermezse hastalıktan ölür.
 Cezaevindeki insanın hem canı, hem onuru hem de sağlığı devletin sorumluluğu altındadır.
 İçerideki (hapisteki) insan kuyuya düşmüş gibidir; bağırsa sesi duyulmaz. İnsanlar; kuyunun başındadır, yanındadır, geçerler giderler ama kuyudan gelen sesi duymazlar!
 Bu kadar ağır bir hasta nasıl olur da ailesinden birinin elini tutmasına bile izin verilmeden, son kez ailesinden birine gösterilmeden ölümüne kadar içeride tutulur? Bu nasıl bir insanlık anlayışıdır? Bizler, ölümcül hastaların serbest bırakılması için yasadaki değişiklikleri neden yaptık? Neden yasalar uygulanmıyor? Neden böyle bir hastaya “cezaevinde kalabilir” raporu veriliyor?
 Bunun tıbbi zorunluluktan çok; iktidarın içeriye attığı kişilerin bir daha çıkmaması için doktorları ve adli tıp yetkililerini baskı altında tutmasından kaynaklandığını biliyoruz.
 Bu baskılar sadece tıp yetkililerine değil, yaşamın her alanında sürüp gidiyor!
 Nitekim CHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bek?roğlu; 2015 seçim kampanyası için görüştükleri reklam şirketlerinin, iktidar baskısı nedeniyle CHP ile çalışmak istemediklerini, bu nedenle parti içerisinde bir ekip oluşturduklarını söylemiştir.
 Reklam şirketlerinin sahipleri devlet memuru olmadıkları halde bu baskıya uğruyorlarsa, devlet memuru olanların üzerindeki baskıyı hayal edebiliyor musunuz?
 Muhalefetin seçim kampanyasına bile müdahale eden bir iktidarla karşı karşıyayız.
 Böyle bir siyasal sistemin adının “demokrasi” olmadığı açıktır.
 Seçim hileleriyle, devletin bütün teftiş ve denetim kurullarını felç ederek, TBMM’nin denetim organı olan SAYIŞTAY’ı bile devre dışı bırakarak her çeşit yolsuzluğun yapıldığı bir sistem bir zulüm makinesidir artık…
 Devleti tek kişinin iradesine bırakan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’yu terör örgütü PKK’ya teslim eden bir iktidarın ülke bütünlüğü, yargı bağımsızlığı, insan özgürlüğü ve demokrasi adına tarihin çöplüğüne gönderilme zamanı gelmiştir.
 Bütün göstergeler AKP’nin çürüdüğünü, çöktüğünü, akıl ve bilim yolundan ayrıldığını, en temel konularda çağdışı bir anlayışa sahip olduğunu göstermektedir.
 Altı yaşındaki çocukla yetmiş yaşındaki bir erkeğin evlenebileceğini, buna İslam Dini’nin izin verdiğini, kadın spikerlere bakmanın haram olduğunu ve kadının çalışarak fuhuşa zemin hazırladığını, kadın ve erkeğin eşit olamayacağını söyleyen bir zihniyet ile yönetiliyoruz. “Deneye ne gerek var vahiy yoluyla bütün ilim yolları açılır” diyen bir anlayış ülkemize egemen olmuştur.
 Bu anlayışla Türkiye nereye gidebilir?
 Sermayesi yalan ve hile olan bir iktidarın yıkılamaz olduğu, seçeneğinin bulunmadığı fısıltısıyla durum sürdürülmek isteniyor.
 ANAP (Anavatan Partisi) da Turgut Özal başkanlığında sanki hiç gitmeyecekmiş, sonsuza kadar iktidarda kalacakmış gibi görünüyordu.
 Şimdi böyle bir partinin varlığından bile söz edemiyoruz.
 AKP de aynı akıbete uğrayacaktır.
 Ülkemizin çağdaş devlet düzenine geçmesi ancak CHP iktidarıyla olabilir.
 Bu konuda bütün hazırlıklar tamamdır.
 Cumhuriyet Halk Partisi’nin “Çağdaş Türkiye İçin Değişim Programı”nı okudunuz mu?
 As-Kur nedir bilen var mı?
 CHP kamu hizmetleri için ne diyor?
 Ülke bütünlüğü için ne diyor?
 Demokrasi, özgürlükler, kamu yönetimi için ne diyor?
 Çağdaş, laik, demokratik bir devlet düzenini nasıl kuracak?
 CHP için söz söylemeden önce “Çağdaş Türkiye İçin Değişim Programı”nı okuyunuz.
 Uğur Mumcu’nun dediği gibi; bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayınız…
 
 
(?)Cumhuriyet Gazetesi
13.01.2015 Sayfa:7

Yayın Tarihi
19.01.2015
Bu makale 1225 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!