Rol model mi? İdol mü?

Geçen haftaki yazımda,  kişilerin ve sosyal toplulukların “rol modeli“ olma konusuna giriş yapmıştım. Özellikle rol modeli trendinin, ebeveynlerden, öğretmenlere ve toplum liderlerine doğru yeni şekil aldığını belirtmiştim. “Rol modeli olmak kişilere aşırı sorumluluk getirdiği gibi, rol modeli kurum ve topluluk olmak, daha da çok sorumluluk gerektirir” diyerek bu hafta bu konuda yazmayı planladım. İlk örneklemeleri yaparken Suriye ve Arap ülkelerinin Türkiye’yi nasıl rol modeli olarak seçtiklerini vurgulamak istiyorum.

Bilindiği gibi geçen yıl ve bu yıl Türk TV dizileri özellikle Ortadoğu ve Arap ülkelerinde en sevilen programlar olmaya başladı. Hatta dizilerin geçtiği İstanbul’daki mekanlara, turistik turlar bile düzenleniyor. Ama bence dizilerin en etkili yanı, Türkiye “life style” (yaşam tarzı). “Ne yani, bizde örnek alınacak bir yaşam tarzı mı var?” gibi soruları duyar gibi oluyorum. Evet, var. En azından biz bu yaşam tarzını, oynamaya çalışıyoruz. Yani geleneksel toplum yapısı ile modern yaşamı uyumlu halde, bir arada götürmeye çalışıyoruz. Bu çabamız dışarıdan bizim sunduğumuz kanallarda -sadece sinema, TV, müzik, tiyatro gibi sanatlarla değil turizm ürünümüzle de- olumlu algılanıp kabul görüyor. Bu sunuş, Türkiye’nin 1985 sonrasındaki liberal hayat tarzının anlaşılmaya başlandığı, Türkiye’nin dünyaya kimliğini açıkladığı dönemdir. Yani, işin başı, kendi kimliğini kabullenip ortaya çıktığı dönemdir. Dünyada işte o dönemde başlayan “İkinci Yeni Türk” imajı konuşulmaya başlanmıştır.

Çoğumuzun beğenmediği Eurovision şarkı yarışması ve oradaki üst üste alınan başarılar bile bunun destekçisi olmuştur.

Eski Osmanlı topraklarını düşündüğünüzde, Türkiye’nin bu topraklar üzerinde kurulmuş devletler üzerinde “rol model” olduğunu ve olacağını görebiliriz. Bugün eğer bu ülkelerin insanları tatillerini Türkiye’de geçirmeyi tercih ediyorlarsa, bu tercihi iyi okumalıyız. Kesinlikle son yıllarda turizm ürün kalitemizin Avrupa standartlarında ve kabul edilebilir fiyat dengesinde olmasının etkisi tartışılamaz. Avrupa’ya kendini kabul ettirmiş, marka olabilmiş bir Türkiye’yi, bu ülkelerin insanlarının tercih etmesi daha kolaydır. Bu kolay tercih yanlış anlaşılmamalıdır. Bu ülkelerdeki tanıtım ve pazarlama çalışmalarını küçümsemiyorum, hatta bu konuda geç bile kalınmış olduğunu da belirtmeliyim. Bir strateji gereği olmasa da bu ülkelerde gösterilen filmlerde, önce bir rol modellik ortaya çıkması ilginçtir. Şimdi bu konuda çalışmalar, Tanıtma Genel Müdürlüğü tarafından yeniden değerlendirilmelidir. Son açılan, dünyada bir bayanın iç mimarlığını yaptığı Üsküdar’daki Şakirin Camiisi bile, o ülkelerde Türkiye’nin yeni yüzünü göstermek için güzel bir örnek oluşturur.

Örnek olmak, rol model olmak sorumluluk getirir. Rol modelleri sorumluluk bilincine sahip olurlar. Hatayı en aza indirmek onların görevidir. Hele lider sorumluluğu ile kendilerini örnekleyen, model alanlara karşı, bir koruyucu kimliği sorumluluğu oluşur. Bu koruyucu kelimesi, biliyorum size Mardin olayını çağrıştıracaktır. Mardin’de çocuklar ve kadınların da uğradığı iğrenç olay, sözün yeri gelmişken belirteyim, “kötü rol model”e acı bir örnektir.

Bana “Rol modelin kim?” diye sorarsanız, benim bir değil birkaç rol modelim var. Sosyal sorumluluk ve turizm konusundaki rol modelimi, hatta idolümü açıklayayım; Çelik Gülersoy.

      

 SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR

Yayın Tarihi
13.05.2009
Bu makale 2062 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!