Patron mu Yönetim Kurulu Başkanı mı?

Patron Türk dil kurumundaki tanımına göre, bir ticaret veya sanayi kurumunun sahibi, başı, işvereni, sözü geçen paralı kimse olarak tanımlanmaktadır. Yönetim Kurulu Başkanını ise, yönetim kurulunun yönetiminden, gelişiminden ve etkin bir şekilde performans göstermesinden sorumludur, diye tanımlayabiliriz. Peki Türk şirketlerini patronlar mı, yönetim kurulu başkanları mı yönetiyor?

 

Bu iki kavram arasında ne fark var? Ülkemizdeki şirketlerin genel yapısı incelendiğinde, girişimci bir ruha sahip bir kişinin kişisel başarıları, azmi ve hırsıyla kurulan şirketin ilk on yılda belirli bir hacme geldiği görülmektedir. Ancak bu şekilde gelişen şirketlerin sürdürülebilirliği uzun olmuyor. Şirket ömürlerini incelediğinizde, aile şirketlerinin 2. Kuşağa geçiş oranının %15 ve 3.kuşağa geçiş oranının %3 civarında olduğu görülmektedir.  

 

Aslında bu konu yeni değildir, anonim bir söz olarak “Babalar kurar, oğullar yer, torunlar batırır” sözü istatistiksel verileri doğrular gibi.

 

Turizm sektöründeki şirketleri incelediğimizde de aynı gerçekleri görebiliyoruz. Zincir otel olan bazı ulusal şirketlerin, ikinci nesil yetişip okuldan döndükten sonra, otellerini ayırarak parçalandığını görmekteyiz. Bu parçalanmaları önlemek için, uluslararası otel markaları olan, Wyndham Hotels&Resorts, Hilton Hhonors gibi yüzlerce, binlerce oteli işleten şirketlerin yönetim yapısını incelemek gerekmektedir. Bu incelemelerde elde edilen bulgular, ülkemizin uzun soluklu turizm markalarını yaratmak için önemli hareket noktası olacaktır.

 

Burada, patronların özgüvenleri bir kenara bırakarak, çocukların şirkete aktif olarak girişinden önce, şirketin yönetimini sürdürülebilir kılacak, yönetim kurulunu kurması bir zorunluluktur. Şirket anayasasını, kurallarını, prosedürlerini, işletme standartlarını oluşturması gerekmektedir. Bu çalışmaları patronun eli şirketin üzerindeyken yapması en doğrusu olacaktır.

 

Patronların unutmaması gereken tarihsel gerçekler olmalıdır. 10 yıl önce 500 büyük firma listesinde yer alan şirketlerin yarısı bugün o listede bulunmamaktadır. Bugün yönetim kurulunu oluşturup bağımsız yönetimi kuramayan patronlar, işlerden ellerini çekmek zorunda kaldığı zaman, binbir güçlükle kurdukları şirketlerinin yok olduğunu maalesef görecektir.

 

Şirketinin sürdürülebilirliğini sağlama kararını veren, şirketinin nesiller boyu sürmesini hazırlamak isteyen patronlar nereden başlayacak? Tabi ki önce patronluğu bırakmayı göze alıp, yönetim kurulunu oluşturacak ve yönetim kurulu başkanlığına terfi edecek. 

 

Bir işletmede sistem kurulabilmesi için, strateji-planlama, uygulama-yönetim, denetim-iyileştirme süreçlerinin bağımsız hale getirilmesi gerekmektedir. Patron işletmelerinde, strateji-planlama, uygulama-yönetim patron tarafından yürütülür. Bütün işi yapan patron olduğu için tabi ki patronun yaptığı işlerin denetimini yapmak mümkün değildir.   

 

Patronun bu işleri yapmayı bırakması ve şirketinde kuvvetler ayrılığı ilkesini hayata geçirmesi önemli bir başlangıç olacaktır. Nedir kuvvetler ayrılığı ilkesi? Strateji-planlama, uygulama-yönetim ve denetim süreçlerinin, belirlenecek yönetim kurulu üyeleri tarafından yürütülmesi işidir.

 

Patron, uygulama-yönetim sürecini CEO veya Genel Müdüre, strateji-planlama işini başka bir yönetim kurulu üyesine, denetim ve iyileştirme sürecini ise diğer bir bağımsız bir yönetim kurulu üyesine bırakmalı ve artık yönetim kurulu başkanlığı yapmaya başlamalıdır.  

Yayın Tarihi
27.10.2015
Bu makale 1738 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!