Özüyle, sözüyle Vali Altıparmak...

 

 

Sevgili Okurlarımız, yeniden merhaba...

 

Ben Nilhan TURAN KIRDI, haftalık özel sohbetlerimle sizlerle buluşmaya devam ediyorum. Bu gün çok özel bir konuğumuz var. Antalya Valisi Sayın, Dr. Ahmet ALTIPARMAK. Sayın valimizle Antalya Valilik makamında bir aradayız.

 

Sayın Valim, öncelikle hayırlı ramazanlar diliyor ve bizi makamınızda kabul ettiğiniz için de teşekkürlerimi sunuyorum. Her daim halkla iç içe olan, araştıran, doğru tespitler sunan, son derece centilmen, mütevazi, sportmen ve de iyi bir aile babasısınız.  Antalya’da göreve başladıktan sonra adeta bu kentle özleştiniz. Şimdi sizin hayat öykünüzü sizin ağzınızdan sunmak isteriz. Dr. Ahmet ALTIPARMAK kimdir efendim?

 

Soruların en zoru bu bana göre, insanın kendiyle ilgili söyleyeceği birkaç sözü vardır bu manada CV miz biliniyor. Aslen KIRŞEHİR’liyim. Hayatımı şekillendirme anlamında gençliğim Kırşehir’de geçti ve o kültürle beslendim. Daha sonra İstanbul Siyasalı tamamladığım için İstanbul gelişmemde çok önemli bir etken oldu. Burada geçirdiğim süreci çok önemsiyorum. Gelişmemiz, kültürel ve entellektüel anlamda İstanbul’da şekillendi. Daha sonra da tabi Anadolu nun çok değişik bölgelerinde kaymakamlık yaptım. 1996 yılında Ankara ya geldim. Ankara da benim için ve mesleki hayatım için önemlidir. Ankara daki yaklaşık 10 yıllık görev sürem sonrası Muğla valiliği ve iki yıl öncede Antalya valiliği.. Antalya  benim için ayrı bir yere, ayrı bir öneme sahip ,zira yeni geldiğim bir il değildi her yıl 10-15 gün ailemle bulunduğum, tatilimi geçirdiğim bir yerdi.

 

Antalya ve bölgemiz sizin için ne ifade ediyor?

 

Antalya turizm açısından tarım açısından ve buna bağlı olarak gelişen sanayi açısından bakıldığında kat ettiği yol da düşünüldüğünde fevkalade bir noktada olduğu söylenebilir. Ama ben işin içine girdikten sonra görüyorum ki, Antalya nın hala kullanılmayan, hala keşfedilmeyen inanılmaz bir potansiyeli var, bu saydığım bütün alanlarda, bu potansiyelin en iyi şekilde kullanılması açısından yapılacak iş, proje ve gayrete çok fazla ihtiyaç var. Antalya nın görünen değerlerinin dışındaki derinliklerini de gün yüzüne çıkartmak, tanıtımı ve ilin bir bütün olarak yaşanabilir olması anlamında bu gayretler  çok önemli diye düşünüyorum.

 

Antalya’da ramazanı yaşıyoruz. Son derece bunaltıcı sıcakta ve yoğun nem ortamında idrak ettiğimiz ramazan ayını nasıl değerlendiriyorsunuz? Size ulaşan oruç nedeniyle sağlık sıkıntısı yaşayan vatandaşımız oldu mu? Bayrama Antalya nasıl hazırlanıyor?

 

Antalya da bu sene ramazan rahat geçiyor. Sağlık sorunu yansımıyor bu vesileyle halkımızın ramazanını kutluyorum. Valilik olarak ve tüm kamu olarak  hazırlıklarımız var. Antalya’daki hemşehrilerimizin huzuru için kurumsal hazırlıklarımız var. Emniyet, sağlık, tedaş çok boyutlu hazırlıklarımız sürüyor. Huzurlu ve sağlıklı bir bayram geçirilmesidir esas olan amacımız.

 

Expo 2016 öncelikli gündemimiz, bu konuda da çeşitli eleştiriler ve memnuniyetsizliklerin olduğunu biliyoruz. Expo hakkında bilgi alabilirmiyiz? En bilgili ve bilinçli ağızdan gelişmeler hakkında bilgi edinebilirmiyiz lütfen?

 

İki Expo var botanik ve endüstriyel expo’su. Bizim aldığımız Botanik Expo’su düzenlenen il anlamında büyük önem taşıyor o ilin marka değerinin artmasında, o ilin bazı sorunlarının altyapı sorunlarıda dahil olmak üzere giderilmesinde ve o ilin kazanımları, organizasyon yapabilme becerisinin kazanılması anlamında önemli ve bu expo Türkiye için de büyük anlam ifade ediyor. Bu tecrübeden başarılı çıkmak, dersler almak çok önemli. Antalya ve Türkiye çok şey kazanacaktır bu illada maddi olmayacaktır. Kırgınlıklar, küskünlükler olmuştur ama bunların üzerinde çok da durmaya gerek yok. Saydığınızda yüzlerce binlerce sivil toplum kuruluşu var bunların hepsi içerde de dışarda da olsa katkısını koymak zorunda. Biz bu şehrin sahibiyiz, sakini değiliz. En beklemediğin yerde stk dan bir arkadaş çıkıyor ve ben şunları yapıcam fırsat tanıyın diyor, bu çok güzel.. Ama bazıları da ben şuna buna karşıyım diyor. Negatif yaklaşmamak gerekiyor. Burda şu yaptı, bu yaptının üzerinde durmaya gerek yok. Organizasyonun ihale ve farklı aşamalarında da farklı kişiler görev yapacaktır. Maksimum faydaya nasıl ulaşırız biz buna bakmalıyız.

 

Ulaşım Antalya için de maksimum önem arzediyor. Özellikle Antalya - Alanya karayolunun artık tur otobüslerinden dolayı aşırı trafik yaşanmasına ne gibi bir çözüm düşünülüyor 3. şerit olacak mı? Ayrıca Ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK vatanı demir ağlarla ördük diye övündü. Antalya’nın demiryolları anlamında şanslı olmadığını biliyoruz. Antalya-Alanya ve Eskişehir varsa başka noktalara hızlı tren projesi hakkında bilgi alabilirmiyiz? Ulaşım demişken soruma deniz ulaşımını da ilâve etmek istiyorum yeni ve olabilecek başka gelişmeleri öğrenebilirmiyiz?

Çok haklısınız. Antalya için yaptığım anketlerde ilk sorun ulaşım, ulaşıma bağlı alt yapı sorunları olarak ortaya çıkıyor. Antalya / Alanya yolu yeni duble yol oldu aslında şuanda mevcut trafik ağırlığını kaldırabilecek kapasitede, kullanımdan kaynaklanan sorunlarımızda mevcut. Bu yol daha rahat ve güvenli hale gelebilir. Ama malesef belediyelerimizde, il genel meclisinde, belediye meclisinde şöyle bir anlayış var. Vatandaşın talebi doğrultusunda yol kenarlarının ticari yol olarak imara açılması bu ciddi bir hatadır. Bu yolların herhangi bir işyerine ticari alana açık olmaması lazım. Aksu, Serik, Manavgat adeta şehirle iç içe kaynaşmış durumda. Giriş çıkışların daha az olması lazım. Bunlar ciddi anlamda trafiği etkiliyor. Normalde buraların imara açılması noktasında daha koruyucu davranılması gerekir. Dünya da baktığınızda yol boyunca yeşil alan, rekreasyon alanları, tarım alanı, ticari alan, konut alanları vardır. Ama bizde neredeyse tamamı ticari alandır. Gelen taleplerin tamamı karşılansa neredeyse Antalya’dan Alanya’ya kadar iki tarafı çarşı olan bir yol konumuna gelecektir. Bundan hızla kurtulunması lazım. Aksi takdirde hangi ebatta yol hangi vasıfta yol yaparsanız yapın bu sorundan kurtulmak mümkün olmaz. Şuan 3. şerit hakkında bir bilgim yok. Ancak kuzey yolunun bağlanması ve şehir trafiğinin rahatlatılması artı Antalya – Alanya arasında bir otoban şeklinde uzun vadede bir plan var bunun hayata geçirilmesi, hızlı tren projesi Antalya Alanya arasında ulaştırma bakanımız geldiğinde arzettik ve önemini belirttik ancak ANTALYA – ALANYA arasında bir koridor yok bunun belirlenmesi gerek bir ekip gelecek ve koridor belirlenecek ki arada kalan belediyeler burayı imara açmasın burası tren yolu olacaktır denilsin. Önümüzdeki dönemde çıkacak yasayla bebaraber bütün bölgenin Büyükşehir tarafından planıyor olması bu tür makro planlamaları daha kolaylaştıracaktır diye düşünüyorum.  Deniz yolu ulaşımı ise Antalya da hemen hemen hiç kullanılmıyor günü birlik tekneler ve belediyenin yeni başlattığı servis var onu da çok etkili görmüyorum fiyatları ve ulaşımın süresi açısından bunlar çok efektif, çok rantabıl olmuyor. Yarım saatte karadan gideceğiniz yolu 45 dakikada denizden gitmeyi vatandaş istemiyor.

 

 

Yurt dışına çıkan vatandaşlarımız pek çok yerde “ayak bastı parası” diye tabir edilen bir ödeme yapıyorlar. Turistin Antalya da ayak bastı parası ödememesi konusu için ne düşünmektesiniz? Belediye başkanlarımız bu anlamda 1 eura ya da doların gelen turisti etkelemeyeceğini hizmetin ise yükseleceğini düşünüyor. Bu konuda siz ne diyorsunuz? Şuana dek kaç turist şehrimize geldi?

 

Sezonun ortasında olmamıza rağmen şuana kadar gelen turist sayısı 6 milyona yaklaştı. Bence orada 1 euro almak ya da almamak noktasında takılı kalmasınlar. Her belediye üzerine düşen görevini yapsın, kentini temiz tutsun, hizmeti daha kaliteli hale nasıl getiririz bunu düşünsünler. Bizim şehirlerimizin bırakın turisti, kendimizin bile çok konforlu, çok kaliteli yaşayacağı şehirler olduğunu iddia edemeyiz. İmar açısından kirlilik, ulaşım noktasında alt yapı sorunları, demiryolunuz yoksa, ulaşım saatli ve dakik değilse çok zor. Şehri normal kirlilikten ve imar kirliliğinden kurtarmamız lazım, eğlence, gezinti alanları, yeme içme alanlarının kalitesini artırmamız lazım. Elimizdeki şelaleler, topçam gibi yerleri düşünelim.

 

Bölgemiz adeta turizmin kalbinin attığı yer büyük turizm şirketleri kazançlarını buradan sağlayıp vergilerini bağlı bulundukları şehirler adına ödüyorlar bu da bölgemiz adına bir kayıp değil mi? Çözüm öneriniz nedir efendim?

 

Nüfus başına gelir dağılımı olduğu için o konuda aslında fazla bir sıkıntı yok. Antalya’nın nüfusu 1 milyonu geçtiği için Büyükşehir’in de geliri arttı. Vergiden ve kamudan alacağı pay da artmıştır. Ama şehrin morali ve motivasyonu açısından bahsettiğiniz durum önemlidir.

 

Antalya’yı Avrupa kentleriyle kıyaslarsanız neler söylersiniz?

 

Antalya hakikaten Avrupa daki hiçbir şehirle kıyaslanamayacak güzelliğe sahip. Allah o kadar cömert davranmış ki, deniz, kum, güneş açısından eşi benzeri yok.. Su zenginlikleri ve akarsuları anlamında müthiş. Kullanma anlamına gelince büyük kısırlık var. Şehircilik anlamında ise, imar sorunu büyük. Avrupa şehirlerinde ki  imar güzellikleri bizde yok..

 

DÜRİAN diye bir uzakdoğu meyvesi vardır. İrice bir meyvedir. Bir Flipin ziyaretimizde o zamanki bakan sonra da devlet başkanı olan hanımefendi buradayken bu meyveden tadın demişti bizlere ve bu meyveyi şöyle adlandırdıklarını ifade etmişti. Kokusu CEHENNEM tadı CENNET.. Mutlaka tadın. Uçağa alamazsınız, otobüse alamazsınız kokusu çok kötü demişti. Ben de merak ettim. Bir akşam toplantımız sonrası şehri yürüyüşe çıktım bir manava gittim ve istedim. Meyveyi kestiler, kokusundan yaklaşamıyorsunuz yanına ama lezzeti fevkalade.. Antalya yı da ben bu meyveye benzetiyorum. Coğrafyasıyla sahip olduklarıyla CENNET ama şehircilik açısından DÜRİAN. Antalya Atatürk parkı, Karaalioğlu parkı ve Kaleiçi bakımından cennet ama şöyle yukardan baktığınızda şehir bir cehennem, aralara girdiğinizde DÜRİAN meyvesi gibi cehennem.

 

Endişem şu; Tamam önceden yapılmadı peki, bir gelişme var mı, bir yerden başlayan var mı? Yok, ne zaman olacak belli değil, o zaman Antalya da ümitsizliğe kapılıyorum. Aslında bu Türkiye’nin genel bir sorunu, şehir planlamacılarından, mimarından mühendisine kadar herkesin bir sorunu. Dünya’ da şöyledir, estetik kurulları vardır şehrin bir baş mimarı vardır, şehrin gelişmesinde bunlar sorumludur. Hangi bina nasıl olmalı o bölgenin panoramasını nasıl etkiliyor? Bunlara dikkat edilir. Bizde böyle bişey yok.

 

Üniversitelerimizde Mimarlık fakültelerinin derslerine baktığımızda kendi öz mimarimizi yansıtacak yapılar yapmaya müsait bir müfredatta yok. Valilik binası 1925 yılında yapılmış bu ne demektir? Osmanlı’nın devamı olan döneminde eğitim almış mimarların eserleridir.  2012 yılından geriye dönüp baktığımızda tescil edip bunlar bizim kültürel mirasımızdır diyeceğiniz kaç eser var? 50, 60, 70, 80, 90’larda ve 2000’lerde yapılmış ve korumaya alacağımız bu şehirde kaç eserimiz var hatta eserimiz var mı?  Malesef yok. Bizim koruyabileceğimiz eserleri çıkartmamız bunun kaygısında olmamız lâzım. Bunu kimseyi suçlamak adına söylemiyorum.

 

Hindistan’ da 1985 yılında İran’lı Azeri bir mimarın yaptığı LOTUS TEMPLE dedikleri Bahailer’in yaptırdığı o eseri 60 milyon insan ziyaret etti. Bizim yapacağımız camiler, belediye binaları, hükümet binaları adliye binaları bu manada 50-100 yıl sonra korunacak mirastır denilecek şekilde yapılması gerekir. Medeniyetin en büyük eseri mimaridir, sanattır, kültürdür. Aksi takdirde bu topraklarda nice medeniyetler batmış bizler ortada kalan anıtlarına kalıntılarına bakıyoruz. Bugün depremden yıkılan yok olan şehirlere baktığımızda moloz yığınları görüyoruz.

 

 Planlama en büyük sorun. Antalya, Gazipaşa’dan Kemer’e kadar bir salondur bunu en iyi şekilde planlamalıyız. Evimizde bile salonumuzu en iyi şekilde planlarız en iyi şekilde döşeriz, misafirimizi nerde ağırlıyacağımızı, eşyalarımızı, geçiş bölümlerini, bir biblonun bile yerini düşünürsünüz basit bir salon için.. Peki ya Antalya? Nerden yol geçecek, nerden demiryolu geçecek, nerede eğlence ve rekreasyon alanları olacak? En ufak yeri alışveriş merkezi olur mu olmaz mı diye konuşuyoruz. Şehrin nefes alacak alanları nereleridir şehiri yaparken yeşil kuşak atmak gerek şehrin ve mahallenin kimliklerini oluşturmak gerek. İleriki dönemde yeni çıkacak yasayla büyükşehirin tamamından sorumlu olduğu bir dönemde tüm bunlar gerçekleşir diye düşünüyorum. Bu benim hayalimdir.

 

Bu anlattıklarınıza ilave edeceğiniz Antalya’da kamuoyunun dikkatini çekmek istediğiniz geleceğe yönelik bir sorun, bir sıkıntı, uyarınız var mı?

 

Tarım alanı ve yeşil alanın korunması, şehirler arasındaki yolların ticari alana açılmaması ve korunmasını çok önemsiyorum. Şöhretli sorunlar dediğimiz çok önceden var olan ve halâ devam eden sorunların çözülmesini önemsiyorum. Ve tabiki temel önceliğim eğitimdir. Çok insana üniversite bitirtebilirsiniz ama bu insanlar nasıl bir insan olarak yetişecek bu önemlidir. Antalya da yaşayan çocukların ortak yaşama kültürünü benimsemiş, değerlerle bezenmiş olarak yetişmelerini çok önemsiyorum.

 

 

Ülkemizde kadına yönelik şiddet hakkında ne dersiniz? Bu soruyu, Bir kadın gazeteci olarak, www.antalyakadin.com bölgemizde Kadın ve Toplum temalı ilk haber sitesi adına da yöneltiyorum.

 

Bizim toplumumuzda tedbir almazsak şiddet artar. Ancak bunu polisiye tedbirlerle çözemezsiniz. Şiddet karşılıklıdır aslında, şiddet gören erkek yok mu sizce? Şiddet şiddettir ama kadın bu manada daha çok şiddete maruz kalan bir grup içindedir. Şiddet uygulayan erkeği dijital olarak takip etmek gerekiyor, şiddet görme ihtimali olan her bireye bir polis verme olanağınız bulunmuyor. Bizim eğitim sistemimizi gözden geçirmeli ve kılcal damalarlarına kadar da saygıyı öne çıkaran bir sistemi uygulamamız gerekiyor. Pazu gücünü kutsayan yaklaşımdan vazgeçirmenin yollarının aramalıyız ve bulmalıyız. Bu proje uzun vadeli  bir proje olsa da özenle uygulandığında başarı elde edilebileceğini düşünüyorum. Şiddetin tamamının, sokaktaki magandalıkların, kamu kurallarına uymadaki uygunsuz davranışların son bulacağına inanıyorum. Batı ülkeleri şiddet uygulayanlara küçük bir kavga için dahi ciddi cezalar veriyor.

 

Bu yoğun çalışmalarınız arasında tatile zaman ayırabiliyormusunuz? Bayram için tatil seçiminiz?

 

Antalya da bayramlaşma yaptıktan sonra Kırşehir’e babamın evine elini öpmeye gideceğim.

 

Bayram ve ramazan için özel mesajınız nedir?

 

Herkesin ramazanlarını tebrik ediyor ve güzel bir bayram geçirmelerini diliyorum. Çocuklarına hafızalarında iz bırakacak güzel bir bayram yaşatmalarını diliyorum. Herkesin bayramını tebrik ediyorum.

 

Makamında bizi ağırlayıp tüm sorularımıza samimi ve net cevaplar verdiği için teşekkür ediyor, şimdiden bayramlarını kutluyor, başarı ve mutluluklar dileyerek

 

Bir başka özel konuğumuzla, bir başka özel sohbette yeniden birlikte oluncaya dek esenlikler diliyorum.

Yayın Tarihi
22.08.2012
Bu makale 13212 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!