Özgürüm

“Basın hürdür, sansür edilemez! Kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz. Herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir.. Basın hürdür.. ” Bunlar Anayasa'nın ve ilgili yasaların hükümleri. Yasalar ne derse desin özgürlük, kamuoyunda hissedilen sonuçtur! Basın özgürlüğü de yaşama yansıdığı ölçüde özgürdür!

ABD Büyük Elçisi, Türkiye'de basının özgürlüğüne müdahale edildiğini belirtmiş..İçişleri Bakanı, Türkiye'deki basın özgürlüğünün ABD'den ileri olduğunu savunmuş! Bu da Sayın Bakan'ın fikridir, kanaatidir! O da kanaatini söylemekte özgürdür!

Halkın “Halep orada ise, arşın burada!” deneyimi vardır. Kimin nerede, ne için tutuklu

olduğunu çok iyi bilir! Hem Uluslararası Yayımcılar Birliği (IPA) 2009 yılında basın özgürlüğü bazında, 175 ülkeyi sıralamış! Basın üzerindeki ekonomik, sosyal, siyasal baskıyı, gazete yöneticileri ve gazetecilerin çalışma koşullarını, gazetecilere açılan dava, takip ve baskıları ölçü almışlar. İyiden kötüye listeleyip sıralamışlar...

Danimarka basın özgürlüğü listesinin 1.nci sırasında. ABD, İng. ve Lüxemburg 20.nci sırayı paylaşmışlar! Türkiye 122.nci sırada! Hem bu sıralama 2009 yılı verilerine göre imiş! 2010 karnesi herhalde geçmez çıkacaktır!..

Tutuklu Gazeteciler Dayanışma Platformu, isim isim tutuklu gazetecileri listelemiş. 7.3.2011 tarihinde 11'i imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü olmak üzere 56 gazeteci tutukluymuş!...Devleti

yöneten siyasi irade sözcüleri, basın yoluyla işlenmiş bir suçtan ötürü Türkiye'de tutuklu gazeteci olmadığını söylüyordu. En son tutuklanan gazetecilerin suçu ve haklarındaki deliller, avukatlarına bile açıklanmamış.Gazeteciler evlerine baskın yapılarak toplanmış. Önce sanıkları, sonra delilleri topluyorlar anlaşılan! Açıklanamaz derecede devlet güvenliğini zorlayan deliller ellerindeyse, gizlilik anlaşılır değil!

Devletliler, bunlar “Yargı'nın işi ve kararıdır! Biz karışamayız!” diyorlar. HSYK'nin yapısı idarenin isteği doğrultusunda değiştirilmedi mi? Adalet Bakanlığı bürokratları bu kadrolara taşınmadı mı? Anayasa değişikliği öncesi, HSYK'nin yetkili savcı ve hakim atamalarına, Bakan karşı çıkmadı mı? Dosyaları bilen hakim ve savcılar yerinde kalsın diye direnmedi mi? Eeee? Şimdi ne oldu? Dosyaları bilen 102 ya da daha fazla yetkili hakim ve savcı görevlerinden alınıp başka yerlere atandılar! Sanıkların tahliyesi yönünde oy kullananlar tasfiye edildi. Karşı çıkacaklar atandı. Niyet idarenin! İdare 'Bu el benim elim değil, Yargının eli!' diyor. İnandınız mı?

Ergenekon diye bir ucube ürettiler! Kimin gözünün üstünde kaşı varsa, önce bir baskın, yallah içeriye alınıyor! Sonra delil toplanmaya başlanıyor. İstim ne kadar geriden gelirse o kadar iyi! Bir kere içeriye düşen artık ergenekon üyesidir, darbecidir. Böyle bir şey olabilir mi?.

Darbe nerede? Darbe marbe yok! İki bin bilmem kaç yılında, ordunun içinde bir senaryo yazılmış! Bu senaryoya göre darbe planlanmış! Eeeee? Eesi sonra darbe filan olmamış! Şimdi

“ darbe geliyor!” diye, yüzlerce değerli insan içeride.Ordu'nun yerleşik geleneklerine göre, 2023'e kadar oluşacak kumanda kademesinde yer alması umulan subayların önemli bir kısmı şimdiden saf dışı! Yüksek subayların % 10'u içeride. Beraat etseler bile şansları kalmayacak. Onlardan boşalacak kadrolara, günü gelinceye kadar, yetişip ikrar vermesi umulanlar atanacaktır! Hesaplar işliyor!..

Yetkili bir savcı, “Emniyette hazırlayıp getiriyorlar! Biz de imzalayıp mahkemeye havale ediyoruz!” mealinde yakınmış. Emniyet, Yargı'nın değil, İdare'nin emrindedir. Biz yapmıyoruz, Yargı yapıyor demenin güvenirliği var mıdır? Yargıyı temsil edenlerin bu oluşa izin ve fırsat tanıması doğru mudur?

Ülkenin değer yargıları, kurumları bir bir çürütülüyor! Kurumlara güven duygusu

aşındırılıyor. Bu gidişin kimseye hayrı dokunmaz! Umut bağlayanlara, alet olanlara da hayrı

dokunmayacaktır.!

Ne diyelim, özgürüm, özgürsün, özgürler....

Sağlıcakla kalın...