SUBAŞININ BAKIŞI

Özgürlükçü Fransa'nın Hali!

Özgürlükler ülkesi denilen İsviçre’den sonra Fransa’da da, ‘Ermeni soykırımı’ yoktur demek suç sayılacak. Meclis önergeyi onayladı. Sarkozy’nin de başı göğe değdi! Daha da tartışılmasına gerek yok demek istiyorlar…

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, Avrupa ülkelerinin seçilmiş parlamenterlerinden oluşuyor. Merkezi;  Fransa’nın Strasbourg kenti. Özgürlükçü Avrupa’nın özgürlükleri temsil eden parlamentosu. Başkanı da hemşehrimiz  Mevlüt Çavuşoğlu… Bu konu, gündeme gelirse nasıl fikir yürütecekler sahi? Fransa toprakları içinde nasıl görev yapabilecek parlamenterler?  Birileri, 1915 tehcirini, AKPM’ye taşımak isterse, Stasbourg’ta alınacak karar belli, öyle mi? 

 Meclisin kararı, senato tarafından da onaylanırsa,  AKPM’nin merkezini taşımak için teklif vermek gerekecek herhalde.

Fikir ve düşünce özgürlüğü, tartışma, bilgilenme artık onlar için gerekli olmasa gerek!

1915’in yüzüncü yılında, 2015 de yaşanacaklar, çok daha zorlu olacak ülkemiz için… Ermeni tehcirinde yaşananlar büyük trajedi. Bunu tartışmak anlamak yüzleşmek yerine “biz yapmışsak başkaları da bize yaptı demek, Fransa’nın Cezayirlilere, Amerika’nın yerlilere yaptıkları unutulmasın demek kötü bir savunma biçimi. Amerikalılar, yerlilere ne yapmışsa en eleştirel biçimde filmlerinde romanlarında izlemek mümkün. Orada herkes olanı biteni tartışabiliyor.

Bizde ise konuşmak tartışmak kolay olmadığı için baskıcılığının başka bir türü de biz de yaşanır. Tarihimizi yeterince bilmeyiz. Bazı sayfaları açılsın istemeyiz. Bu da hem içeri de hem dışarı da başımıza dert açar. Dersim’in tartışılıyor olması bir ilk olmuştur. Bakış açımızda genişleme yaratacaktır kuşkusuz.

O yıllarda, Balkan yenilgisi ve imparatorluğun toprak kayıpları, Dünya savaşının başlaması, Ermeni çetecilerin Ruslarla işbirliği,1915 tehcirine’ yol açmıştı. Büyük bir trajedi yaşanmıştırYaşananlar, parçalanmakta olan ve küçülen imparatorluğu korumak adına ve harp psikolojisi içinde yaşanmıştır.

Tarihimizin her sayfasını doğru okumak, yüzleşmek çekilen acıları paylaşmak en doğrusudur. Tümden yok saymak ya da başkalarının nasırına basmaya çalışmak karşımıza hep senaryoların en kötüsünü çıkarıyor. Bu gün, geçmiş ile yüzleşmeden geçiştirmek pek mümkün görünmüyor.

NEDEN YEDİ YIL?

Cumhurbaşkanı, 1982 Anayasasına göre Meclisin içinden bir kereye mahsus ve Meclis tarafından 7 yıl için seçilmiştir…

Seçimden hemen sonraki değişiklikle, 101. Madde; ‘…seçilme yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından halk tarafından seçilir. Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.’ Şeklinde değiştirilmiştir.

Bu değişikliğin, halk tarafından seçilecek Cumhurbaşkanı için olduğu çok açıktır. Yasanın düzenlemeden önceki hali ile seçilen Cumhurbaşkanı yedi yıl için seçilmiştir ve bu değişiklik, daha önceden kazanılan hakkı, geriye dönük kısıtlayamaz. Ayrıca meclisin, seçtiği Cumhurbaşkanının yedi yıl olan görev süresini, hemen seçimin ardından yaptığı bir değişiklikle beş yıla düşürmek iradesini taşıdığı olağan karşılanabilir mi?  

Hukuka bağlı devletlerde herhalde örneği de yoktur.

Milletvekili seçimlerini beş yıldan dört yıla indirmek, uzatmak kısaltmak erken seçime gitmek ise her zaman parlamentonun iradesi ile mümkündür. İkisi farklıdır. Kıyaslamak hatadır.

Yayın Tarihi
27.12.2011
Bu makale 8144 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!