SUBAŞININ BAKIŞI

Otoriterlik

Otoriter eğilimler genlerde olur mu bilmiyorum ama hani bir söz vardır ‘genlerimize işlemiş diye’ gerçekten tam da öyle… Toplumun her kesiminde rahatlıkla görürüz otoriter eğilimleri, ailede… Okulda… Cemaatde… Kışlada, yaşamın her alanında…

Geçmişimizde, Osmanlıda ve Cumhuriyet döneminde, çok açık ve baskın biçimde görünür, gözlenir…

Ceza yasamız, İtalya, faşist İtalya iken kullandığı ceza yasasıdır. Temelde cezacıyızdır ve bir türlü cezalar tatmin etmez. Cezaevlerine,  tutuklular ve hükümlüler sığmaz olduğunda zorunluluktan af düşünmeye başlarız.

Sosyetenin uğrak yerinde, kadınların konuşmalarında bile“Cezalarımız hafif şekerim, bir kaçını ibret için meydanda sallandıracaksın bak o zaman suç işleniyor mu?” şeklinde konuşmaları duymak mümkündür… İlkokulda uygun adım komutuyla yürüyen çocuklarımız, marş okuyarak, ant içerek, üniforma giyerek eli cetvelli öğretmenler nezaretinde yetişirler. Hele bizim dönemimizde, “eti senin kemiği benim” diye çocuklar öğretmenlerine teslim edilirdi. Aileler hangi okul daha disiplinli onu araştırırlar disiplinli okul ve öğretmen arayışına girerlerdi. Askerlikte yaşanan disiplin örnekleri ve yenilen dayaklar anlat anlat bitmez bir ömür yeterdi.

Çocuklarımız, gençlerimiz birer yetişkin olup siyasete ya da bürokrasiye girdiğinde, yaşamı boyu yetiştirildiği biçimde otoriterliği arar bulamazsa da özlemini duyar!

Ailedeki otoriterlik ailede, okuldaki okulda kalabilir ama siyasetteki otoriterlik ülkenin kılcal damarlarına kadar nüfuz eder. Anayasa ve yasalara ve yönetmeliklere kadar girer ve tüm toplumu şekillendirir. Toplumun eğitimli kesimi, yetişme tarzı olarak otoriter eğilimlerle yetiştiği için karşı çıkmaz hatta sevinçle karşılar!

Son günlerin ya da yılların çokça tartışılan bir konusu, otoriterlik… Hatta sivil diktaya kadar vardıranlarda oluyor. Bu konuya pek girmemiştim çünkü yukarıda açıklamaya çalıştığım gibi yetişme tarzımız özlemimiz zaten otoriterlik… Hele siyasetçilerin birbirini bu konuda suçlamasını anlamlı bulmuyorum. Son günlerin en günce konusu şike yasası… Başbakanın otoritesine bir örnek teşkil edebilir. Ak Parti milletvekili Şamil Tayyar, Şike yasasındaki ceza hafifletilmesine şiddetle karşı çıkmış hatta veto etmesi için Cumhurbaşkanına mektup yazmıştı. Bir söyleşisinde de otoriteye karşı çıkışından söz ediyordu. Partisi insan hakları komisyonunda görevlendirmiş. O da esasen bu görevi düşünmesine rağmen kendisinin bu konuda görüşü alınmadığı için istifa etmiş.

Doğrusu da bu… Şamil Tayyar bu çıkış ve söylemleriyle takdir de toplamıştı ama Başbakan’ın nekahat döneminde sinevizyon aracılığı ile guruba seslenmesi yetti arttı.

Diğer partiler ve siyasetçiler Ak Partinin disiplinini bazen sivil cuntaya kadar götürüyorlar ama ben doğrusu bunun yetişme tarzımızın sınırları içinde ve çok başarılı uygulanan bir disiplin olarak görüyorum. Doğru buluyor muyum? Hayır… Keşke bu yapıyı daha demokratik kriterlerle değiştirebilsek. Şike yasası örneği iyi bir örnek; ilki de ikincisi de yeterince tartışılamadan partilerin lider kadrosu çerçevesinde oluşturulan fikirlerle düzenlendi ve ikisi de kamu vicdanına oturmadı…

Söylemek istediğim şu; gördüğüm bildiğim tüm partiler, bu disiplini sağlamak için çırpınıyorlar ama Ak Parti, tam da hepsinin özlem duyduğunu yapıyor!   

Yayın Tarihi
13.12.2011
Bu makale 9127 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!