DÜŞ-ünü-YORUM

Otel O Kadar da Komik Bir Yer Değildir

Otelin komik bir yer olduğunu anlatarak epeyce ‘mavra’ yaptık. E hadi şimdi o komikliklerin arka planına bir göz atalım.
Bu Ülkede otel bir arena, müşteri potansiyel ‘düşman’, çalışanlar da bu düşmana karşı ‘savaşan’ yiğit neferler gibi algılanır.
Tam da bu yüzden otellerde adeta militarist bir yapı vardır.
Mensubu olduğu kurumun verdiği ‘rütbenin’ otoritesini kullanarak bir nevi ‘sosyal tatmin’ sağlayanların aynısı otellerde de vardır.
Sokakta karşınıza çıksa fark etmeyeceğiniz bir sürü ‘ego bombası’, kuşandıkları o makam zırhı ile adeta bir Zaloğlu Rüstem portresi çizerler otel sınırları içinde…
Otel organizasyonu içinde yukarıdan gelen yazılı ya da sözlü talimatların nedeni sorgulanmaz. Uygulanır.  Yerine getirilen bir görevin sonrası da önemli değildir. İş bitirilmiştir ve bu yeterlidir.
Emir demiri ya askeriyede ya da otelcilikte keser. Otelcilikte emir sorgulamanın bir adım ötesi iş akdinin feshi olabilir.

Üniforma içinde herhangi bir otel çalışanı olarak hiç dikkat çekmeyen bir genç kız, sokak kıyafetleri içinde harika bir görünümle arzı endam eder.

Sivilde pırıl pırıl olan bir genci de askeri üniforma içinde ve kep altında annesi bile zor tanıyabilir. Nasıl da benziyor birbirine iki yaşam alanı.

Gelir getiren mekanlar en ince zevklerin eseri olarak yapılanır. Masraf kalemi olarak görülen mekanlar, ki otelin arka yüzüdür, en sıradan mobilyalarla, inşaat malzemeleri ile aradan çıkarılıverir.

Göz önündeki mekanların dekorasyonu için mimarlar, yatırımcı, genel müdür, dekoratörler günlerce kafa patlatır. Arka mekanlar genel müdüre bırakılır. Fazla masraf açmaması şerhi düşülür.

Lobby zemini genelde İtalyan mermerleri ile döşenir. Personel kafetaryası en ucuzundan kalebodur ile. Odaların armatürleri ithaldir. Personel mekanlarına Perşembe pazarından aparma malzeme yeter.

Lobby koltukları bir tarzı yansıtır.. İddialı olanlar mobilyaları da İtalya’dan ithal ederler.

Otel odaları en naif zevklerin ortaya çıkardığı tasarım harikalarıdır. Renkler ve zevkler çıldırtıcı bir temenna ile karşılar müşteriyi.

Personel lojmanları yorgun bedenlerin rahat ve huzurlu sığınağı olmaktan uzaktır. Sünger yataklarda, Sümerbank patiskasından yatak takımlarında hayat uykuya değil, çoğu zaman kabus gibi gecelere akar. Yorgun ciğerlerden bıkkın ve nikotin dolu nefesler üflenir odaya.

Personel yemekhanesi masa ve sandalyeleri evkurcudan satın alınır. Çoğu da senesini doldurmadan yıpranır. Birkaç ayda sağından solundan yırtılan plastik sandalye görmüşlüğüm vardır personel yemekhanesinde.

Personel yemekhanesi ile asker yemekhanesi arasında bir fark vardır ama. Asker yemeklerinde uzmanlar tarafından kalori hesabı yapılır, personel yemekhanesinde pişecekler personel aşçısının keyfine kalmıştır.

Çok şükür personel yemeklerinde o meşhur madde kullanılmaz. Şap…

Otel, Yönetim ekibinin kendilerini moda uzmanı olarak gördükleri bir yerdir. Personelin üniformalarının biçimine, kesimine ve renklerine onlar karar verir. Her ne kadar giyecek ve giydiklerinden keyif alacak olanlar başkaları olsa da, söz ve karar onlara aittir.

Personele giymek düşer. Bu dayatılan üniformalar da mesai sonrasında dolaplarda özenle askılara asılmak yerine, alt köşeye atılıverir. Kısa zamanda yıpranır, her yıl yenilenir.

Personel soyunma odaları Otelin görünen yüzüne göre arka sokak manzarası sergiler.

Küllükler bomboş, yerler sigara izmariti doludur. Ayakkabı ve çoraplar dolapların üzerindedir. Tuvaletler sifon sesine hasrettir. Kimya öğrencilerinin amonyak konulu deneyleri için ideal mekanlardır.

Otelin ön yüzü bir peyzaj harikasıdır. En güzeli doğanın kendi elleri ve fırçası ile süslediği topraktır, ama peyzaj mimarlarının hakkını yemeyelim. Seyir keyfi olan bahçeler hediye ederler otellere. Ağaçlandırma bile başlı başına sanattır.

Otel arka bahçeye bu kadar cömert olmaz nedense. Çöp kutularının, gider rögarlarının, bulaşıkhane kapısının, personel girişinin olduğu kısım çöl gibidir. Yeşil bu tarafa uğramaz. Simsiyah asfalt, kaba saba beton, ucuz kalebodur yol boyu gözümüzden ruhumuza işgal kuvveti gibi hücum eder.

Oteller zıtlıkların, hüznün binbir tonunun, iç dünyalardaki tuallere gergef gibi işlendiği yerdir.

İşi biter. Servis kalkar, semtine göre yakın çağa ya da orta çağa yol alır. Masa Dağına yaslanmış gecekondularda yüz yıl öncesi donmuş kalmıştır.

Güç, güven, stres, rekabet, dayanışma, korku, güvensizlik, endişe, hüzün, mutluluk gibi bütün insani duygular ve tepkiler bir aradadır.


İşin yoğunluğuna ve genel havaya göre bazen tümü, bazen birisi sahne alır.  Otele giriş yaptığınız kapıya göre değişebilir de.

Müşteri kapısından girdiğinizde ihtişam karşısında ezilebilir, personel kapısından girişte hüzünle merhabalaşabilirsiniz.

Otel, müşterilerinizin birinci sınıf insanlar olarak karşılanmak ve buna göre hizmet almak beklentisi içinde oldukları bir yerdir. Ama birinci sınıf hizmet için birinci sınıf insanların istihdam edilmeleri gerekir. Bu noktada kafamda sorular var. Sizce?

Yılda bir kez zorlama ile yapılan personel gecelerinde Genel Müdürlerin beylik cümlesi

‘’ Biz bir aileyiz’ olur. Ama her personel çıkışta güvenlik görevlileri tarafından üst aramasından geçer. Sofradan kalkarken cebi ya da okula giderken çantası aranan çocukların olduğu bir aile duydunuz mu hiç?

İnsanı yücelten bir yaşam felsefesinin hükümran olduğu topraklardan gelen konuklar bütün bu ihtişamın içinde bir şeyin eksikliğini hissederler nedense.

Çalışanlara bakarken garson, komi, belboy, meydancıdan önce üniformanın içindeki insanı gören gözler tatil bitene kadar arar durur o eksik olan şeyi.

Tatil biterken anlarlar mutlaka. Ruh yoktur.

Yayın Tarihi
15.01.2015
Bu makale 1522 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

ÇOK OKUNAN

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!