Kendimiz ilan etmiyoruz.
araştıran yazanlardan bize mantıklı geldiği için
kopya çekip yazıyoruz. Av.Erdem Akyüz
bulmuş yazmış bizde aktaralım
aktaralım ki kafalarda soru işareti kalmasın
bazıları o benim bu benim safsatasıyla
ortak değerimizi tek başına
sahiplenmeye kalkmasın
ortak değerimizi
kapıp kaçmasın
ORTAK DEĞERLERİ olan toplumlar
millet olmayı becerebilirler
bizde büyük bir milletiz
ve çok büyük bir devletiz
Nevruz, Türklerin Bayramıdır.
Kendisini bir başka şekilde tanımlasa bile,
Nevruz’u bayram olarak
kabul eden ve kutlayan herkes asıl
kökenini açıklamış olur.
Bu köken, Türk Boyu’dur.
Yapılan tören ve eğlencelerin ortak ritüeli,
demir dövülmesi ve ateş üzerinden atlanmasıdır.
Bu "Ergenekon Destanı"nda yer alan ve Göktürkler'in
Ergenekon'dan çıkışını yansıtan bir gelenektir.
Nevruz ve diğer kutlamalarda genellikle kullanılan,
“yeşil, kırmızı, sarı” renkleri geleneksel Türk renkleridir.
Türkmenlerin giysi ve çadırlarında
en çok kullanılan renklerdir.
Osmanlı Devletinin kuruluş yıllarında da
Türklerin kullandıkları
atkılarda yer almaktadır.
Her sene Söğüt’te yapılan törenlerde,
halk ve Türk boyları tarafından halen kullanılmaktadır.
Bir takım kasıtlı yanıltmalar, halk ve ülkeleri bölmek
için kullanılan yöntemler ve bilgi noksanlığı yüzünden
Türk’ün Bayramına değişik anlamlar yüklenmesi
kabul edilemez bir hatadır.
Nevruz Bayramında demir dövülmesi
ve ateş üzerinden atlanması,
lastik yakarak etrafı dumana boğmaya,
Ergenekon Destanı, meçhul bir terör örgütüne,
Geleneksel Türk renkleri, bölücülüğün
simgesine dönüştürülmek istenmektedir.
Nevruz, Ergenekon, yeşil-sarı-kırmızı renkli atkılar
Türklerin ortak malı ve bayramıdır.
Tamamen Türklere özgüdür.
Türk adet ve geleneklerinden kaynaklanmıştır.
Tarih boyunca gelmiş geçmiş bütün
Türk Devletlerinde kutlanmış ve kutsanmıştır.
Türkiye’de bir gelenek olarak devam
etmekte olan Nevruz;
altı Türk Cumhuriyeti (Azerbeycan, Türkmenistan,
Tataristan, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan)
ile dokuz Özerk Türk Cumhuriyetinde “Milli Bayram”
olarak kutlanmakta ve
“Genel Tatil” günü olarak kabul edilmektedir.
Törenler, bütün insanlara yaygın
ve coşkulu bir şekilde kutlanmakta,
giysiler, oyunlar birbirine büyük ölçüde benzemektedir.
Selçuklu ve Osmanlı’da da milli bayram olarak kutlanmıştır.
Yeryüzündeki Türkler’de ve Türk kökenli tüm topluluklarda,
bu günler birbirine benzer büyük şenliklerle kutlanır.
Kutlamaların birbirine benzer olması, Türklere özgü
ve ortak kökenli olduğunun ve bu günü kutlayanların
Türk kökenli olduklarının göstergesidir.
Günler öncesinden evler temizlenir,
yeni giysiler giyilir, geleneksel Türk yemekleri yapılır,
ikram edilir, ortak eğlenceler düzenlenir.
Kelime olarak;
yeni gün, toprağın ve hayatın canlanışı,
baharın başlangıcı, yeni bir doğuş anlamına gelmektedir.
İlk Türk topluluk ve devletlerinde olduğu gibi
M.Ö. 3.Yüzyılda Mete Han zamanında da
bu kutlamaların büyük şenliklerle
yapıldığına ilişkin bulgular mevcuttur.
Ayrıca Türk edebiyatı ve musikisinde
Nevruz, 700 yıllık geçmişe sahip olan
ve bir çok türü olan bir "musiki makamı"dır.
Kaşgarlı Mahmut,
Divan-ı Lügati’t Türk isimli eserinde
“Türklerde yılın başlangıcı Nevruz’dur” demektedir.
Atatürk de,
22 Mart 1922 günü Ankara Keçiören’de
Nevruz Şenlikleri düzenletmiş ve bizzat katılmıştır.
2010'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu,
asırlardan beri kutlanmakta olan Türk kökenli bu şenliği,
Dünya Nevruz Bayramı ilan etmiştir.
Bu suretle Türklerin, dünyaya
bir medeniyet hediyesi daha olmuştur.
Bütün bunlardan anlaşılacağı üzere,
Nevruz bir Türk günüdür ve bu günü
kutlayan ve tarihi bir gelenek olarak
benimseyen herkes Türk kökenlidir.
Her türlü yanıltma ve bölücülük
çığlıklarını reddetmesi gerekir.
Bütün Türk Dünyasının
ve insanlığın Nevruz Bayramını kutlarız.
Hayırlı haftalar, hayırlı başlangıçlar…