Muratpaşa’ya yeni kan

Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal'ın basın danışmanlığı görevine Elif Mirmahmutoğlu'nun getirilmesinin ardından bir başka değişiklik de basın bürosunda yaşandı. 5 yıldan bu yana Muratpaşa Belediyesi Evlendirme Memurluğu'nda çalışan Faik Metin, uzun bir aradan sonra tekrar geri dönerek basın bürosu sorumlu olarak göreve başladı. Her iki arkadaşımıza da yeni görevlerinde başarılar diliyoruz.

SEFEROĞLU'NU KAYBETTİK

Antalya siyasetinin önemli isimlerinden olan ve uzun yıllar Beyaz gazetesinde köşe yazarlığı yapan Nedim Seferoğlu pazar günü pankreas kanseri tedavisi gördüğü Memorial Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Mekanı cennet olsun.

 
Kadın deyip geçmeyin!
 
"Bir kadına ne verirseniz verin, onu daha da büyük hale getirir. Ona sperm verirseniz, size bir çocuk verir. Ona bir ev verirsiniz, size bir yuva verir. Ona sebze verirsiniz, size yemek verir. Ona bir gülücük verirsiniz, size kalbini verir. Ona bir şarkı söyleyin, size konser verir. Kendisine verileni çarpıp çoğaltarak geri verir. Bu yüzden ona çamur atarsanız, karşılığında bir bataklıkta boğulmaya hazır olun…"
Aziz Nesin
...
Kuyruk acısı

Zamanın birinde bir oduncu, ormanda odun keserken çalı arasında bir yılana rastlamış. Elindeki baltayı kaldırıp yılanın başını vurmak üzereyken bir an göz göze gelmiş. Yaratana olan aşkı "yılan bile olsa" yaratılana yansımış ve yılanı vurmaya kıyamamış.
Yılan da duygulanmış, dile gelmiş. "Ey insanoğlu, sen bana kıyamadın, ben de sana bir iyilik edeceğim"demiş. Bir kör kuyuya dalmış ve kaybolmuş. Biraz sonra ağzında bir altın lira ile dönmüş ve oduncuya uzatmış. "Bundan böyle ömür boyu sana her gün bir altın lira vereceğim."
 Oduncu altını bozdurmuş ve evinde o gün şenlik olmuş. Hiç kimseye olan biteni anlatmamış, ailesi dâhil. Herkes sadece oduncunun çok çalıştığı için durumunun düzeldiğini zannetmiş. Yıllar boyu her gün o kör kuyunun başına gitmiş, yılan ile buluşmuş ve altınını almış.
Gel zaman git zaman, oduncu ağır hastalanmış. Kuyunun başına gidemez olmuş. Birkaç gün geçince bolluğa alışmış evinde darlık başlamış.
Oduncu oğlunu yanına çağırmış ve yılanın sırrını anlatmış."Git kör kuyunun başına ve oğlum olduğunu söyle, yılan sana altın verecek" demiş. Oğlu inanmamış ama gitmiş, yılan önce saklanmış, sonra ortaya çıkmış. Onun oduncunun oğlu olduğuna iyice kanaat getirince de kuyuya inip bir altın getirmiş.
Oğlan önce inanmadığı hikâyenin gerçek olduğunu görünce hırsa kapılmış, kim bilir daha ne kadar altın var kuyudan içeride demiş. Hırsla yılanı öldürmek için bir hamle yapmış, ıskalamış ama yılanın kuyruğunu koparmış. Yılan da can havliyle dönüp oğlanı sokmuş ve öldürmüş. Akşam yaklaşıp da oğlu gelmeyince oduncu iyice endişelenmiş. Hasta yatağından sürünerek bile olsa kalkmış.
Kuyunun başına gitmiş ki oğlu cansız yatıyor. Yılan o arada görünmüş ki, kuyruğu yok ve kanlar içinde.
 Oduncu durumu anlamış ve çok üzülmüş. Canının parçası oğlu yerde cansız, yıllardır velinimeti olan yılan yaralı…
- "Hatalı olan oğlum olmalı demiş ve yılandan özür dilemiş. Tekrar dost olalım" demiş…
Yılan ise acı acı gülümsemiş;
- Çok isterdim ama… Sende bu evlat acısı, bende de bu kuyruk acısı varken biz artık dost olamayız. 


HAFTANIN FIKRALARI
 
ŞEKER DAĞITIYORLAR
 Erzurum genelevinde çalışan kadınlar doktor kontrolünden geçmek için sıraya girmişler. Oradan geçen yaşlı bir kadın sırayı görünce oradan geçen bir çocuğa sorar. Oğul bu ne sırası? diye. Çocuk: 'Teyze orada akide şekeri dağıtıyorlar'der. Bunun üzerine yaşlı kadında sıraya girer ve sıra ona gelir. Doktor şaşkınlıkla sorar.. "Teyze sen utanmirsen böyle bi poh yisen".Yaşlı kadın cevap verir. "Yoh oğul ben yemirem ben agzima alirem emirem."

ERKEK ÖRÜMCEKLER
İki erkek karadul örümceği laflıyormuş. Aralarında şöyle bir erkek muhabbeti geçmiş:
-Oğlum hani bizim dişiler seviştikten sonra erkeği yermiş diyorlar ya, o yalanmış.
-Nereden biliyorsun?
 -Dün ben bir kızla tanıştım.Biraz konuştuk, bir şeyler içtik.Sonra eve gittik, işte bir şeyler oldu ama beni yemedi...Sabah ben kapıdan çıkarken arkamdan " sen harika bir erkeksin! Muhteşemsin, süpersin.." dedi.
 Bunun üzerine diğeri elini kaldırarak şöyle demiş:
-Yemiş oğlum işte seni yaaa..:))

GAYBOLDİM
-Bir TV kanalı Güney Doğu illerine belgesel çekmeye gitmiş. İşte köy köy dolaşacaklar, ahalinin halini, günlük yaşamını anlatacaklar.
 -Bir köyde yaşlı bir amca bulmuşlar, sohbeti kuvvetli. "Amca demişler''
 -Sen bize en mutlu günlerinden birini anlat, biz de kaydedelim. Âlem görsün ne mutlu günleriniz var!"
 Amca başlamış;
-Bi gün Hamdo'nun eşegi gayboldi. Daga gittik, eşegi aradık,aradık. Eşegi bulduk, çok sevindik. O sevinçle hepimiz eşegi bir güzel..."
 -Yönetmen bir panik atlamış,
-Kes, kes, kaydı kes!"
 Amcaya dönmüş
-Aman amca ne yapıyorsun? Hiç öyle hikâye olur mu? Eşekli filan. Sen bize başka mutlu bir hikâyeni anlat''
 Amca başlamış;
-Bi gün Memo'nun garisi gaybodi. Daga gittik, gariyi aradık.  Gariyi bulduk, çok sevindik. O sevinçle hepimiz bir güzel..."
-Aman aman Amca, anlaşıldı! Sen boşver mutlu hikâyeleri, sen en iyisi bize En üzüldüğün hikâyeyi anlat!"
 -Bi gün daga gittim gayboldim!

Yayın Tarihi
16.04.2014
Bu makale 11215 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!