Muhacir Olmak

           Ninelerimin söylemiyle ben bir macır torunuyum. H harflerini kullanmaktan pek hoşlanmadıkları için kendilerini öyle tanımlarlarmış bizimkiler.  Doğrusunu çook sonradan öğrendim.

            Aslına bakarsanız paylaştığımız dünya da bir göçmen diyarı. Kocaman bir bilinmez yaşamın içinde bir yerlerden gelip, bir yerlere göçüp duruyoruz. Doğumları ve ölümleri de bu serüvenin içinde düşünmemek elde değil.

            İnsanlar çoğunlukla canlarını kurtarabilmek için  büyük  tehlikeleri göze alarak yollara düşüyorlar. Son zamanlardaki şişme botlarla çıkılan, ne olacağı belirsiz göç yolculukları sınırlarımızdan akın akın canlarını kurtarmak için yurdumuza sığınan mülteciler  beni yüz yıllar ötesine, sülalemin  muhacirlik serüvenlerine  taşıdı.

            Karaman oğlu Mehmet bey, Osmanlılarla defalarca savaşmış. Yenmişler, yenilmişler yeniden  yenilince  Osmanlılar içinde benim sülalemin de bulunduğu Kızıl Oğuzlar boyunun insanlarını Rumeli ye  sürmüş. Düşünebiliyor musunuz,  Karaman nere, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya nere. O zamanların koşullarında nasıl ulaşabilmişler oralara bir mucize. Her halde, yollarda ölenler öldü,  dayanabilenler  ulaştı yaşayacakları yerlere. Aynı canımız  yana  yana  tanıklık ettiğimiz  kıyıya ölüleri vuran yavrular gibi. İş  bu kadarla bitse iyi. 93 Muharebeleri diye bilinen 1878  Osmanlı Rus savaşları sırasında  Osmanlılar yenilince , bizimkileri bu kez de Anadolu’ya göçe zorlamışlar. Bursa ‘ya yerleştirilmeleri uygun görülmüş. Eşimin soyu   da Şam’a  gösterilmiş. O yıllarda Suriye bir Osmanlı vilayetiymiş. Kadere bak şimdilerde de Suriye’den akın akın mülteciler Anadolu’ya

Sığınıyorlar.

            Dünyanın bu düzeni sonsuza kadar böyle sürüp gidecek gibi geliyor bana. 60’lı yıllarda ekonomilerini düze çıkartabilmek için yurt dışından işçi ithal eden Almanlar, aradan birkaç yıl geçtikten sonra , gelen işçiler ailelerini de getirmeye başladıktan sonra , isyan etmeye başlamışlardı. Bizim  ülkemiz  küçük , bu  kadar yabancıyı barındıramayız diyerek  gelenleri aşağılamaya başlamışlardı . Şimdi ne yapıyorlar bilmem. Gelen sığınmacılara kapılarını açmak zorunda kaldılar.

            Karaman’a Orta Asya’ dan mı göç edip geldiler bilemiyorum  . Ailemin   göç serüvenini bilmeyi çok isterdim. Ben çok küçükken hemen hepsi sonsuzluğa göç edip gittiler. Büyüklerimden bilgi almak gibi bir şansım olmadı. Keşke olabilseydi. Hepsi ışıklar içinde olsunlar. Kim bilir yeni bir kâinat varsa belki oralarda yeniden buluşuruz. Bu kadın da amma yaşam arsızı diye düşünebilirsiniz. Evet,  her  şeye karşın yaşama tutkunum, sonsuzluğa da inanmak istiyorum . Belki de bu ölüm olgusuna karşı kendi kendime geliştirdiğim bir teselli  mekanizması.  Ellerinle en sevdiklerini gömüyorsun. Türlü acılı ölüm olaylarına tanıklık ediyorsun . Aslan  gibi,  gencecik,  çiçeği burnunda evlatların şehit haberlerinin hava durumu sunulur gibi yayımlandığına  tanık oluyorsun .Ah desen ne fayda,vah desen ne yazar. Milyonlarca lanet okusan gidenleri geri getiremiyor  ki !  Elde  yalnızca ölüm mölüm yok . Bir  gün  sevdiklerimizle  buluşacağız   avunması  kalıyor.

            Aslolan dayanabilmek, direnebilmek,  acıları  bal eyleyebilmek. Bir gerçek de şu ki yaşam tekrardan ibaret.  Son  yaşanan   dünya  olayları  beni  soyumun muhacirlik serüvenlerine götürdü. Gerçek şu ki yaşamın kendisi en büyük serüvenmiş. Tadını çıkarabildiğiniz kadar çıkarmaya çalışın dostlar.

Yayın Tarihi
07.09.2015
Bu makale 1693 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

ÇOK OKUNAN

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!