Molla Mustafa (9)

Mustafa amcanın köyün Pazar yerinde bir su değirmeni var. Biz unumuzu hep orada öğütürdük. Derler ki, en çok laf değirmende olur, bu değirmende olmaz. Nedeni, Mustafa amca değirmeni ayarlar nöbeti gelen çuvalını sepete döker, değirmen çalışır. Çıkan unu eliyle bir yoklar, un istediği gibi çıkıyorsa, değirmeni oğlu Cafer’e bırakır, kahveye gider. Zaten herkes nöbetini biliyor. Değirmendekiler başına bir hak alınır, onu Cafer yapar.

Cafer ile oynadığım yıllar ve değirmen.

Cafer’le aynı yaştayız.

Molla Mustafa 1308 (1892) doğumlu, soyadı uçar. Mustafa amca çevrede lakabı ile tanınır. Akranları onu öyle çağırır. Ben yazacağım, sakın ayıplamayın.

Lakabı “karataşşak”. Mustafa amcaya bu ad bir yapışmış, pir yapışmış. Akranlarından dinlediklerimi size de aktarayım.

Mustafa 5-6 yaşlarında o yıllarda köyde çocuklara “fistan” dedikleri giyecek giydirilir, sokağa salınır. Köyün Pazar yeri çayırlık, oyun orada oynanır. Büyüklerden Kolak Ali çocukları güreştirmeye meraklı. Küçük Mustafa güreşirken, eğildikçe, arkadan kıçı görünür. Kolak Ali gayret vermek için “Ha Karataşşağım ha” dermiş. Küçük Mustafa bundan sonra hep böyle tanınmış. Eskimemiş, atılmamış oğulları, hatta torunları tanıtılırken hep o lakap kullanılır.

O nesil büyüdü asker oldu, onlar seferberlik buldu.

Arabistan Osmanlı toprakları. Bize göre Araplar din kardeşlerimiz. Halife Osmanlı padişahı.

Petrol bulundu. Arabistan topraklarına göz koyan çok oldu.1.dünya savaşı aslında paylaşım savaşı. Osmanlı askeri Arabistan’ın çok yerinde çarpıştı. En çok esir verdiğimiz yer bu topraklar. Din kardeşlerimiz bizi arkadan vurdu. Öndekiler esir oldu. Azrail’in yetişemediklerini İngilizler topladı. Esirler dünyanın değişik ülkelerine gönderildi. En yakın Mısır, sonrası Hindistan, Avustralya ve Latin Amerika.

Afrika’dan köle taşımaktan daha kolay.

Batının ağızlarından düşürmedikleri insan hakları savaş kuralları nerede?

Mustafa amcaya dönelim anılarını dinleyelim.

Savaşın bilinmeyen yazılmayan yüzü.

Beni Irak cephesine gönderdiler. Basra, Bağdat, çekildik Musul’a. Kazanmadık hep kaybettik. Açlığımız, bakımsızlığımız, silah yetersizliğimiz çekilmemizin nedeni. Din kardeşlerimizin arkadan vurmaları da eklendi. En çok esiri Irak cephesinde verdik. Esirlerin götürüldüğü uzak uzak diyarlar, aramızda konuşuluyor. Oralarda nelerle karşılaşacakları bilinmiyor. Söylentiler moralimizi bozuyor, yaşama ümidimiz bitiyor. Esir düşenlerin sağ döneceği düşünülmüyor.

Mısırda tutulan esirlerden alınan haberler. Tel örgüler içinde havuzlar yapılmış, su ilaçlanmış, esirler yıkanmaya zorlanırmış. Yıkananların gözleri sonradan kör oluyormuş.

Ölüm öyle geleceğine, beni yollarda bulsun, derdim. Musul’dan kaçtım. kaçtım ama Antalya’ya ulaşacağımı düşünemiyordum.

İnsanların geçeceği dereyi, tepeyi eşkıya tutmuş, devlet onlar. Sakladığım bir Osmanlı altınım var. Eşkıya kokusu aldım mı yutuyorum. ilk soygunda sırtımda ne varsa aldılar. Bir don bir gömlek kaldım. Yuttuğum altını devi hacette çöple pisliğimi karıştırıyor buluyor kumla temizliyor, beyaz donuma uşkurluğuma saklıyorum. Su bulursam yıkıyorum.

Altını her yutuşumda duyduklarım aklıma düşüyor. Çölde bedevi Araplar, soydukları insanların karnını da deşer para ararlarmış. Onlardan da korkmuyorum. Öldükten sonra bana para lazım olmaz. Köyüme 3 ayda geldim. Kaç kez soyulduğumu, lirayı kaç kez yuttuğumu bilmiyorum. Lirayı köyüme getirdim. Seferberlikte Osmanlı askerlerinin çektikleri hayal kurucuları bile şaşırtır.

Umutsuzluğun denizinde umuda yürümek, her cefaya katlanmak anlatıldığı gibi kolay değil.

Mustafa amca kalktın geldin sonrası ne oldu sorusunu sormaya fırsat vermiyor anlatmaya devam ediyor.

Ölümden korkmuyorum. Askerlikte çektiklerim ölümü aratmıyor. Günlerce askerlikten nasıl kurtulurum diye düşündüm. Aklıma bir fikir geldi. İçime kurtuluş umudu doğdu.

Kendi kendime, "cesaretini topla, düşündüğünü yap," dedim.

Tahrayı sol elime aldım sağ elimin işaret parmağımı odunun üzerine koydum, tahrayı kuvvetle üstüne indirdim. Parmağım dibinden kesildi, uzağa fırladı.

Görün, o şartlarda yaşam, insanı nelere zorluyor.

Bu tetik çekemez, askere almazlar hesabı yapmıştım yanılmışım. Kestiğim parmak beni kurtarmadı. Asker kaçağı olarak yakalandım. Parmağım yok tetik çekemem dedim. Orta parmağınla çekersin dediler, askere gönderdiler.

Mütareke yılları, yabancı ellere gitmekten kurtuldum. Kurtuluş savaşı başladı. Savaştık, kazandık askerlik bitti. Zor günler ve benim parmak gitti.

Mustafa amca Anadolu insanı, Osmanlı askeri.1.dünya paylaşım savaşında şehit olanlar çoğunluk. Sağ kalanların başından geçenler birbirinden acı. Yemeğe katsan yenmez. Bunlar tarihe geçmeyen arşivlere girmeyen.

Lafta kahraman Türk askeri.

Mustafa Kemal’in özlü sözü:

Yurtta barış, dünyada barış.

Neden insanlar çocukları başında yatağında ölmesin?

Savaş çıkaranlar sözüm size.

Yayın Tarihi
31.10.2016
Bu makale 1323 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!